İslâmcılık adıyla yeni bir doktrin, ideoloji çıkarttılar. Bendeniz bunu kesinlikle kabul etmiyorum, benimsemiyorum. Müslüman olmak bana yetiyor.
Müslümanlıkta olumlu, faydalı, müsbet çeşitlilikler vardır.
İtikaden Mâturidî mezheben Hanefîyim.
Şu veya bu tarikata mensubum demek bence yanlıştır.
Tarikat reklamı yapılmaz.
Ülkemizde çok faydalı dinî cemaatler var. Bunlardan birine mensup olmak iyidir, cemaatçilik yapmak iyi ve doğru değildir.
Dindar bir Müslümana dinci demek de yanlıştır. Zaten bu dinCİ kelimesini din düşmanları çıkartmıştır.
Dinini, vatanını, devletini, halkını savunan Müslümanlara terörist demek yanlıştır. Onlar, fıkıh ve şeriatin hükümleri dairesinde savaşıyorlarsa yaptıkları iş cihaddır, kendileri de mücahidtir.
Müslümanlar dinî alt-kimliklerini bayraklaştırmamalıdır.
Lüzum ve zaruret varsa "Ehl-i Sünnet Müslümanıyım..." denilebilir.
İslâmcılık tuzağına düşülmemelidir.
Cemaatlere ve tarikatlara karşı değilim; cemaatçiliğe ve tarikatçılığa karşıyım.
İkinci Mahmud'tan bu yana Türkiye'de ve İslâm âleminde dine en büyük hizmeti Nakşîler yapmıştır.
Tekkelerin ve tarikatların kapatılmış olmasına rağmen Türkiye'de İslâm'a ve Ümmet'e en büyük hizmeti tasavvuf mensupları yapmaktadır.
Nurculuk tarikat ve cemaat değildir. Risale-i Nur yoluyla imana, İslâm'a, Kur'ân'a büyük hizmetler edilmiştir.
Kendilerini Nurcu olarak tanıtanların hepsi gerçek Nurcu değildir.
1. Gerçek Nurculukta tarikatçılık ve cemaatçilik yapılmaz.
2. Gerçek Nurculukta din ve iman hizmetleri parayla yapılmaz.
3. Gerçek Nurculukta, din ve siyaset, din ve particilik birbirine karıştırılmaz.
4. Gerçek Nurculukta, Ehl-i Sünnet ve Cemaate aykırı hiçbir şey yoktur.
5. Gerçek Nurculuk tefrikayı, hizipleşmeyi, Nurcu geçinenlerin birbirleri aleyhinde konuşup gıybet yapmalarını kabul etmez.
6. Bediüzzaman hazretlerinin sağlığında bir tek Nur hareketi vardı. Bugün yirmi kadar... Hangisi aslına uygun, hangisi değil?
7. Gerçek Nurculukta müsbet veya menfi kavmiyetçilik yoktur.
Bugün Nurcu geçinen bazıları, Bediüzzaman hazretlerinin hizmet metodlarına aykırı işler yapmaktadır.
Müslümanlıkta mânevî üstünlük takva iledir. Takva da ilimle, irfanla, yüksek ahlâkla, faziletle, mürüvvetle, ihlâsla olur. Lâfla, edebiyatla, ben çok dindarım demekle olmaz.
Farz namazları açıkça ve cemaatle kılmak fazilettir. Nafile ibadetleri göstermek riyakârlık ve faziletsizliktir. Biz her gece kalkıyor ve teheccüd namazı kılıyor, tesbihat yapıyoruz reklâmı yapanlar münafıktır. Nafile ibadetler söylenmez, gösterilmez, fahr ve reklâm konusu yapılmaz.
Bugünkü Diyalogçuluğun Bediüzzamanla, Nurculukla, Risale-i Nurlarla bir ilgisi yoktur.
Nakşîlik çok yüksek, çok ulvî, çok muazzez bir tarikattir ama sırf Nakşî olmakla kişi yükseklik ve üstünlük kazanamaz. Takva bakımından daha ileride ise Kadirî Nakşîden üstündür.
Ben filan veya falan şeyhe bağlıyım... Benim tarikatım feşmekân tarikattır diye durmadan reklâm yapan, vır vır eden kimselere acınır.
Allah Kur'ân'da bütün mü'minleri kardeş yapmıştır. Bu kardeşliği bozanlar kötü ve günahkârdır.
Adamda Ümmet şuuru yok, tarikat veya cemaat asabiyeti çok... Böylesi iyi ve olgun Müslüman değildir.
Kendisine iyi diyen Müslüman iyi değildir.
İyi Müslüman ise iyiyim demez.
İyi Müslüman değil ise yine iyiyim diyemez.
Futbol kulübü tutar gibi tarikatçılık ve cemaatçilik yapanlar cahil kimselerdir.
Dinde holiganlık yoktur.
Bize şeref olarak iman ve İslâm yeter.
İSLÂM'IN SAF, DOĞRU ve TEMİZ YORUMU
İslâm İslâm diye feryat etmek yetmez. Bid'atsiz, reforme ve deforme edilmemiş, yanlış yorumlanmamış, Kur'ân'a ve Sünnete yâni aslına uygun, cumhur-i ulemânın anlattığı saf ve katışıksız İslâm için çalışmak, insanları ona çağırmak, ona bağlanmak, onu savunmak gerekir.
Yıllar önce bozuk bir mezhebe bağlı olan birisi "Sizin en sağlam hadîs kaynağı olarak gösterdiğiniz Buharî'de belki sadece iki sahih hadîs vardır" demişti.
Bu kişinin İslâm'ı aslına uygun İslâm değildir.
Yetmiş iki bozuk fırkanın mensupları İslâm İslâm demez değil.
İslâm'ın çeşit çeşit beşerî yorumları bulunmaktadır. Önemli olan şu ölçülere uygun olan gerçek ve saf İslâm'dır.
* Kur'ân'a uygun İslâm,
* Sünnete uygun İslâm,
* İcmâ-i ümmete uygun İslâm,
* Cumhur-i ulemânın anlattığı ve öğrettiği İslâm.
* Hepsi din konusunda âdil olan Ashab-ı Kiram radiyallahu anh efendilerimizin anladığı ve anlattığı İslâm.
* Yüce Allah'ın göndermiş olduğu bozulmamış, tahrife uğramamış ilâhî ve münzel (hak katından indirilmiş) İslâm.
* Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) insanlara tebliğ ettiği, kendi hayatına uyguladığı İslâm.
* Sevad-ı A'zam İslâm'ı.
* Ondört asırdır nesilden nesile icazetli ulemâ, fukaha, eimme tarafından bize ulaştırılan İslâm.
İşte gerçek ve saf İslâm budur.
Bunun dışında çeşit çeşit, türlü türlü yanlış yorumlar vardır.
Fazlurrahman'ın Tarihselcilik ekolü bu yanlış yorumlardan biridir.
Gerçek ve saf İslâm'a, Kur'ân'ın ve Sünnetin doğru yorumuna bağlı Müslümanların Fazlurrahman fırkasından uzak durmaları gerekir.
"Kur'ân âyetlerinin ve sahih hadîslerin önemli bir kısmı tarihseldir, hükümleri bugün geçerli değildir" dediniz mi, bir müddet sonra elinizde din diye bir şey kalmaz.
"Eskiden etler kontrol edilemiyordu. Şimdi ediliyor. Binaenaleyh, vaktiyle trişin yüzünden haram kılınmış olan domuz eti yenilebilir" diyen çıkarsa, dinden de çıkmış olur.
Din bir bütündür. Bu bütünün aslî ve zarurî bir hükmünü inkâr, red, tekzib eden (yalanlayan) iman dairesinden çıkmış, küfre sapmış olur.
İslâm dini zinayı büyük bir günah, büyük bir suç olarak kabul etmiştir. Batı medeniyeti ise suç saymıyor. İslâm'ı bu konuda AB standartlarına uygun hale getirmek kişinin imanını götürür.
İmanın şartları altıdır. Bu altı şarttan, temelden olan kaderi inkâr eden dinden çıkmış olur.
Tesettür konusunda ondört asırlık genel bir icmâ vardır. Bunu inkâr edenin Müslümanlığı tehlikeye girer.
Müslümanları sekülerleştirmek isteyenler İslâm'ı yıkmak istiyor.
İslâm'ın, Kur'ân'a ve Sünnete dayanan doğru yorumunu bırakıp da bid'atlere sapanlar yanlış yoldadır.
Diyanet'in mezhepler üstü olmasını savunanlar var. Bu da son derece yanlıştır.
Komşumuz İran'da Şiîlik ve Şiîler hâkimdir. Aramızda fitne ve fesat çıkartılmamalıdır. Lakin Türkiye'nin Şiîleştirilmesi faaliyetlerine kesinlikle karşı çıkarız.
Türkiye'deki Sünnî itikadın, Sünnî fıkhın, Sünnî kültürün yıkılmasına, onun yerine şu veya bu bid'at cereyanlarının ve mezheplerinin getirilmesine izin vermeyeceğiz.
Mert iseler taqiyyeyi bıraksınlar ve açık, samimî bir şekilde "Sünnîlik yanlıştır. Biz onun yerine ılımlı ve evcil Fazlurrahman mezhebini getirmek istiyoruz..." desinler.
Saman altından su yürütmesinler.
Müslüman, temiz ve şeffaf kişidir. Din ve iman kardeşlerine taqiyye yapmaz, onları aldatmaz.
Çok yüklü ücretler karşılığında dini tahrife, tağyire, bozmaya çalışanlar iyi bilsinler ki, bu iş için aldıkları ücret ateştir.
Mehmet Şevket Eygi
7 Haziran 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder