Terörün biteceği, hiç değilse hızını keseceği yönündeki beklentiler arttıkça, sanki ona paralel olarak, terör eylemleri de artıyor. Hem de biçim değiştirerek...
Evini müstahkem mevkiye dönüştürmüş şehir gerillası dönemi çoktan kapandı sanılırken, İstanbul/Bostancı'da 'Bonny ve Clyde' filminin final sahnesi yaşanıyor gözler önünde; Çanakkale/Bayramiçli teröristin evden PKK adına kustuğu şiddet İstanbul'u mesken tutmuş Diyarbakırlı bir ailenin çocuğunun canını alıyor...
“Üç canlı bomba şehirlerde fink atıyor” haberinin gazetelere yansıdığı gün kendini patlatmaya hazır iki canlı bomba suçüstü yakalanıyor; biri büyük bir üniversitenin anfisine kadar sızmış, eski bir adalet bakanı olan hocayı kendisiyle birlikte öldürmek üzereyken...
Güneydoğu'da bir mayın patlıyor, dokuz er şehit oluyor; başka bir uğursuz eylemde uzaktan kumandalı bombanın hedef aldığı askerler yaralanıyor...
Bugünün 1 Mayıs olmasından istifadeyle sokakları kan gölüne çevirmeye çabalayanlar da çıkacak mıdır? Yarın-öbürgün önemli kişi veya kişilere yönelik suikastlarla da karşılaşır mıyız? Daha önemli soru şu: Türkiye yeniden terörün sokaklara hakim olduğu günlere mi dönüyor?
En başta söylenebilecek olanı söyleyelim: Son günlerde azan terörü başlatan parmağın arzu ettiği sokaklara hâlâ hakim olduğu görüntüsünü vermektir. Bunu elinin uzanabildiği bütün unsurları devreye sokarak yapıyor. Bir yandan etnik görüntülü terör azıyor, diğer taraftan ideolojik/sol görüntülü terör... 'İslâm' ile bir biçimde irtibatlanacak cinsten şiddetin uç vermesi de an meselesi gibi...
Dün, Başbakan Tayyip Erdoğan, terörle mücadele kararlılığından söz ederken dikkatten kaçmayacak ilginçlikte ifadelerde de bulundu: “Neyin nelerle ilintili olduğu, bağlantılı olduğu hepsi gün be gün, gün yüzüne çıkıyor; inanıyorum ki, yapılan bu çalışmalarla bunlar gün yüzüne çıkmaya devam edecek.”
Başbakan Erdoğan'ın elindeki istihbari bilgiler sebebiyle böyle konuştuğunu varsayabiliriz.
Farklı düşünmeye sevk edebilecek olaylarla zaman zaman karşılaşılsa bile, hiç kuşku duyulmaması gereken gerçeği bir daha kayda geçirelim: Türkiye temsil ettiği değerler ve sahip olduğu siyaset yapısı ve siyasi iktidarla önemli bir ülkedir bugün; önemini azaltan iki noktada (nispeten zayıf ekonomisi ve terörün varlığı) Türkiye'nin hayrına gelişmeler mutlaka yaşanacaktır...
Terörün tasfiyesiyle sonuçlanacak sürecin sancılarını çekiyoruz bugün; tasfiye edilmek istenenler ile kendilerini ancak terörle ifade edebilenler, elele, başlarına gelene/geleceğe karşı direnmeye çalışıyorlar...
Nafile bir çaba bu.
Eskiden olsa, terörün istediği zaman başını kaldırıp istediği eylemi rahatlıkla sahneye koyabildiği dönemlerde, at izi it izine karışır ve ipin ucunun kimin elinde olduğu hiç bir biçimde anlaşılmazdı. Şimdiyse, hangi cins teröre el atarsanız, iplerin ucunun aynı adrese çıktığını çok geçmeden fark ediyorsunuz.
Adres şaşırtmak, sağ gösterip sol vurmak giderek daha da zorlaşıyor; tasfiye eylemi ve destekçilerin kendilerini çekmesi yüzünden... İzleri yok edebilecek güçte olanların kimisi güçsüzleşti, kimisi ise parmaklıklar gerisinde zaten...
Doğası gereği, terör, bitişine yüz tutan dönemde de azar; son zamanlarda karşılaştığımız öyle bir artış işte... Çaresizlik içerisinde düğmeye basan el kendisini de ele vermiş oluyor...
Türkiye bu günleri de geride bırakacak, terörsüz bir dönem fazla uzakta değil.
Fehmi Koru
1 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder