Siyasette boşluk falan yoktur.
Siyasette fiilen "iki buçuk parti sistemi" yerleşmiş kalmıştır.
Bir büyük iktidar partisi, onun yarısı kadar büyük bir muhalefet partisi, onun yanında daha da küçük ikinci bir muhalif parti... Diğer bütün partiler de "aksesuar" konumunda...
Beğensek de, beğenmesek de tablo budur. Görünür bir gelecekte değişeceğine dair hiçbir işaret de yoktur.
Seçmen kitlesinde "iktidarı değiştirmek" yolunda önemli bir eğilim falan da görülmemektedir.
Memlekette esen hava budur.
"Yeni bir parti" gibi safsatalar, doğmadan ölmüş çocuklar gibi gazete sayfalarında gömülü kalıyorlar.
Bu "muhayyel" yeni partinin sağ ya da sol olması da doğumu gerçekleştirmiyor. Gökten zembille de parti inmiyor.
Fakat... Seçime daha iki yıldan fazla var, ortada siyasi bir "hareketlenme" falan da yok, gene, bir bardak suda bile değil, bir fincan suda fırtınalar koparılmak isteniyor...
Bugün küçük bir partinin kongresi var. Öbür gün de başka bir küçük partinin kongresi daha...
Ama onun adı kongre değil, "kurultay". (Böyle deyince solcu oluyormuş.)
Şu kişi kazansa ya da bu kişi kazansa, "haber değeri" tek sütun...
"Tek sütuna ne verirse", reklamcılık deyimiyle...
Ama hükümetin yeminli düşmanları, bu önemsiz posttan bile deri biçmeye kalkacak kadar zavallı durumlara düştüler.
Uzun uzun yorumlar, senaryolar, değerlendirmeler... Adaylara şirinlikler, espriler... Çişini tutamayan adamlara övgüler ya da yergiler, parlatıla parlatıla aşınmış ama bir türlü parlayamamış "meçhul şahsiyetlere" yağlamalar yıkamalar, alınamayacak oyların hesapları, oturulamayacak koltukların paylaşımı... Küçük partiyi başka bir küçük partiyle birleştirip iktidara gelme hayalleri...
Gülünç oluyorlar.
Küçük partilerin yılmaz savaşçıları değil, iktidar partisine "vurmak" için ne yapacağını bilemeyen zavallı basın amigoları...
Otuz beş kişinin okuduğu dandik yazısıyla "kamuoyuna yön verdiğini" sanan, oturduğu yerden hükümet devirip hükümet kurdurmaya kalkan zavallı basın amigosu...
Ne yapsınlar, çapları bu kadar, akılları da başka şeye ermiyor.
"Pantolon uyduramadık ceket verelim" gibilerden, "soldan vuramadık sağdan vuralım" çabası... Yıllarca alay ettikleri, hatta küfür ettikleri Necmettin Erbakan'dan ve Saadet Partisi'nden medet umacak kadar yerlere düşmemişler miydi belediye seçimlerinde? Yeter ki iki puan çalsın...
"Âlem buysa kral benim" diye bir lumpen lafı vardır ya...
Muhalif basın buysa AKP gelecek seçimde de iktidar, bir dahaki seçimde de. Görürsünüz.
Engin Ardıç
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder