16 Mayıs 2009 Cumartesi

Özgürlüğün ve hoşgörünün kriterleri

CNNTürk'te dile getirdiğim görüşlerim günlerce malum medya grubu tarafından provokatif bir biçimde gündeme taşındı. Konuyu manşete çıkaran Milliyet Gazetesi beni "ortaçağ kafalı" ilan etti. Üste de "Bir zamanlar o da 'hoşgörülü'ydü!" koymayı uygun gördü.
AK Parti'yi, cemaatleri, bazı muhafazakâr-geleneksel çevreleri eleştirdiğim zaman beni "demokrat, özgürlükçü" ilan edenler, sıra eşcinsellerin eleştirisine geldiğinde "ortaçağ kafalı" diyorlar. 30 senedir herkes için özgürlüğü, bir arada yaşamayı, diyaloğu ve hoşgörüyü savunuyorum. Bu kavramların politik kültürümüzde yerleşmesinde sağladığım katkıyı hakkımda yapılmış yerli ve yabancı tezler ortaya koymaya yeter. Görüşlerimden vazgeçmiş değilim. Eleştirilmeyi hak eden her düşünceyi eleştiririm. Benim üzerimden bir taşla iki kuş vurulmak isteniyor:

1) Linç kampanyasında asıl hedef ben değil, "diyalog ve hoşgörü"yü savunanlardır. Bu sayede hem belli cemaatlere saldırılmış oluyor, hem "mahalle baskısı" propagandasını takviye edip mevcut iktidar zayıflatılmak isteniyor.

2) Gerçek gündem Ergenekon, Kürt sorunu konusundaki açılımlardır. Gündemi değiştirmeye çalışmak klasik bir taktiktir.

Eşcinsellere gelince. Ben tabii ki, eşcinsellerin Irak ve Afganistan savaşında kategorik olarak sivilleri öldürdükleri kanaatinde değilim. Tartışılan bir konudan söz ettim. Irak'ta utanç verici işkenceleri ve sivil katliam suçunu işleyenlerin, bu suçları hangi saiklerle işledikleri Ortadoğu'da tartışılıyor; belirleyici ve etkileyici faktörleri bulmaya çalışıyorlar. Bir görüşe göre işgalden önce ABD'liler bölge halkı üzerinde derinlemesine araştırmalar yapıp şu sonuca varmışlar: "İşgale karşı direnci kırmanın yolu, Ortadoğu halkının çok değer verdiği onurlarını (şeref) kırmaktan geçer." Bunun için de onları utanç verici tutum ve durumların içine düşürmek lazım. Ebu Gurayb Hapishanesi'nde açığa çıkan yüz kızartıcı işkence ve bazı Amerikan askerlerinin Iraklı erkek esirlerin ırzlarına geçmeleri, direncin kaynağı olan şerefi zedelemekle ilgilidir. Bu işte eşcinsel askerleri kullanmışlardır. Öne sürülen diğer bir görüşe göre, hava saldırılarında özellikle sivilleri katledenler arasında eşcinseller daha istekli, daha agresif davranıyorlar. Bu tabii ki kanıtlanmış değildir, bir iddiadır. Her iddia gibi kanıtlanırsa eğer, bir gerçeklik kazanır. Ama tezler, iddialar sadece laboratuvarlarda kanıtlanmazlar; tartışılırlar. Tartışma, doğrunun anlaşılması için gereklidir; ifade özgürlüğü bunun için gereklidir.

Hepsi değilse bile, sıkı örgütlü eşcinseller, her türlü eleştiriden muaf tutulmak, kendilerine özgü hukukî ve toplumsal imtiyaz tanınsın istiyorlar. Yani cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet, asker bile eleştirilecek, dinle ilgili konuşulmamış hiçbir konu kalmayacak; ama eşcinsellere kimse en ufak bir eleştiri yöneltmeyecek. Onlar tercihlerini savunacaklar, hatta başkalarına empoze edecekler, aileler ise çocuklarını bu tercihe karşı koruyamayacaklar, eleştirenleri, "bize karşı nefret suçu işliyorsun" diye kıyameti koparacaklar. Bu olamaz!

Özgürlükleri savunmanın, hoşgörünün kriterleri nelerdir? Demokrasilerde bazı gruplar eleştiriden muaf tutulabilir mi? Hayır. Bir arada yaşama iradesini gösterenler, başkalarının farklılıklarını kabul ederler. Mademki kendileri farklıdır, farklılıklarını koruma ve başkalarında beğenmediği düşünceleri, davranışları eleştirme hakkına sahip olmalılar. İfade özgürlüğü bunu gerektirir. Hoşgörü, tasvip etmediğimiz düşünce ve yaşama tarzlarına gösterdiğimiz tahammüldür; tahammül ederiz, ama tasvip etmek zorunda değiliz. Eşcinseller, bununla yetinmiyorlar, bizden onları tasvip etmemizi, çocuklarımızı da kendileri gibi yapmaya çalışırlarken sesimizi kısmamızı istiyorlar.

Benim söylediklerim şu: "2004 değişikliğinden sonra cinsel tercihleri tartışmak veya toplumun nefretini bunun üzerine çekmek suç oldu. Bunun aleyhinde tahkir edici propagandalar yapılamaz. İnsanın cinsel tercihlerde bulunma hakkı varsa onları eleştirme hakkı da olmalı. Mazbut paradigmadan dünyaya bakan insan, cinsel tercihte bulunan insanı eleştirme hakkına sahip (olmalıdır). Cinsel tercihte bulunan insan bu tercihini evrensel doğru olarak empoze edemez. Ben çocuklarımın ve torunlarımın eşcinsel olmasını istemem. Olmaması için de elimden geleni yaparım. Eşcinsellere karşı bir nefret ve ayrımcılık da gütmem." Bu sözlerin neresinde ırkçılık veya nefret suçu var?

Ali Bulaç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder