11 Mayıs 2009 Pazartesi

Gözleri açık, ama...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dün akşam Metin Şentürk'ün TRT-1'de yayınlanan 'Eğlence Pazarı' programına konuk oldu. Umarım hoş geçmiştir. Ama sanatçıyı beğendiğini, hatta biraz 'filozof' bulduğunu biliyorum Cumhurbaşkanı Gül'ün... Nereden? Anlattığı şu olaydan:

“Ak Parti'nin görme özürlü milletvekili Lokma Ayva her olaya olumlu tarafından yaklaşmasıyla tanınır. Bazı yeni gelişmeler pek çok kişiye karalar bağlatırken, Lokman Ayva onlarda bile sevinecek bir yön bulur. Bir gün kendisine, 'Bunu nasıl sağlıyorsun?' diye sordum. Güldü. 'Sayın Cumhurbaşkanım, ben de aynı soruyu Metin Şentürk'e sormuştum; hiç düşünmeden, galiba olan-biteni görmediğimizden cevabını verdi.”

Sanırım program sırasında konuşmayı Metin Şentürk'e hatırlatmıştır Cumhurbaşkanı Gül...

Onlar gibi bir 'şansımız' yok bizim; görüyoruz, okuyoruz. Sonra da kahrediyoruz...

Ben uzaklardayken eski Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt 32. Gün'e konuşmuş, görev süresi içerisinde başından geçen bazı olaylar ile şimdiye kadar pek paylaşmadığı düşüncelerini anlatmış... Ertesi gün pek çok kalem, programdaki anlatım üzerine yorum yapıyordu gazetelerde... Gözüm ikisine takıldı.

Yek diğerine çok yakın görünen iki yazarın birbirine taban tabana zıt yazdıkları iki yazıya...

İlki Hürriyet'ten. Gazetenin 'yazı işleri müdürü' de olan yazarı Tufan Türenç, Yaşar Büyükanıt'la sosyal bir ortamda buluşmasını anlatmış yazısında... Aralarında kalması için kendisine tevdi edilmiş özel görüşleri, “Madem M. Ali Birand'a anlattı, ben de yazabilirim” mantığıyla bizlere de anlatıyor...

Dikkatimi çeken bölüm yazının sonlarına doğru karşıma çıktı. “Birkaç ay önce emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve eşi Filiz Büyükanıt'la bir oyunun galasında tesadüfen bir araya geldik” girişinden sonra komutanın emeklilik günlerinde karşılaştığı sevgi dolu muamele anlatılıyor.

Okuyalım: “Halkın sevgisi insanı çok mutlu ediyor- Biz bu sohbetleri yaparken zaman zaman kesintiler oluyordu. Çünkü masanın önünden geçen insanlar duruyorlar ve Paşa'yı selamlıyorlar, onunla ve eşiyle konuşmak, sevgilerini bildirmek istiyorlardı. / Paşa her zamanki sıcaklığıyla sohbete ara veriyor ve ayağa kalkıp vatandaşların ellerini sıkıyor, onlara teşekkür ediyordu.

“Oyunu izlemek için kalktığımızda hemen karşıdaki dükkânın sahibi geldi yanımıza. Elinde küçücük bir paket vardı. Filiz Hanım'a şöyle dedi: / 'Efendim, demin bizim dükkâna girip bu küpeye bakmıştınız. İzin verirseniz bunu size armağan etmek istiyorum. Bu küçük armağanımızı bir anı olarak kabul ederseniz size minnettar kalırız.' / Filiz Hanım teşekkür etti, 'Ücretini ödemek koşuluyla kabul ederim' dedi. / Dükkân sahibi, 'Hanımefendi küçücük bir armağan. Fiyatı da küçücük, lütfen bunu kabul ediniz. Bizi çok mutlu edersiniz' diye ısrar etti ve küçük paketi Filiz Hanım'a verdi.

“Tiyatro salonuna girerken Büyükanıt Paşa, 'İşte Tufan Bey, halkın gösterdiği bu sevgi benim için en büyük güç kaynağı. İnsan mutlu oluyor. Bu çok güzel bir şey' dedi.”

İkinci yazı Doğan Medya'ya son katılan gazete Vatan'dan Mustafa Mutlu'ya ait. Orada anlatılan da bir gözlem. Fakat tam tersi bir gözlem. Okuyalım:

“Sizi, emekli olduktan sonra bir kez gördüm Yaşar Bey... / Eşinizle ve kızınızla, Ali Poyrazoğlu'nun Caddebostan Kültür Merkezi'ndeki bir oyununa gelmiştiniz. / Yaklaşık 500 kişinin bulunduğu o salonda, bir kişinin bile size ve ailenize sevgi gösterisinde bulunmaması dikkatimden kaçmamıştı.

“Gerçi; siz artık alışmışsınızdır 'sessiz protesto'ya ama acaba bu ilgisizliğe siz de benim kadar olsun kafa yordunuz mu? / 'Neden selam bile vermiyorlar' dediniz mi? / Yanıt belli Yaşar Bey: / Yukarıda arka arkaya sıraladığım sorular! (T. Kıvanç'ın notu: Soruların ne olduğunu tahmin etmişsinizdir. Özeti şu: “O bildiriyi yayınladığınız halde neden gereğini yerine getirmediniz?”)

“Bu soruları tüm içtenliğinizle yanıtlayacağınız güne kadar, varlığınızla yokluğunuz birçok kişi için hiçbir anlam taşımayacak... / Çünkü bizzat kaleme aldığınızı söylediğiniz o 'bildiri'nin faturasını, bu ülkenin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak kalmasını isteyen bizler ödedik...

“AKP, sizin bu bildirinizden sonra, yoktan yere 'mağdur' rolüne soyundu ve oy patlaması yaptı! / Ama siz; arkasında bile duramadınız... / Ya da... Durmadınız!”

İkisi de gözleri açık gazeteciler, benzer ortamlarda bulunmuşlar, ama farklı gözlemleri var: Biri “Yaşar Paşa sevgiyle karşılanıyor” dediği halde, diğeri “Kendisine selâm bile verilmiyor” iddiasında...

Lokman Ayva ile Metin Şentürk gözleri kapalı diye hiç üzülmesin...
Taha Kıvanç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder