Geçen günkü ‘Sayın Başbakan gelin şu işi çözelim...’ başlıklı yazıma tahminlerimin çok üzerinde mesaj yağdı...
Yazı şöyle son buluyordu:
‘Gerisi ise çok kolay diyorum...
Çünkü...Son ‘ilerleme raporu’ndaki ‘reformları’ yapmak yetecek...
Gerçekten ‘2013’de tam üye olmak istiyor musunuz?
İnanın bana, bu siyasal samimiyet ve irade söz konusu olursa, tek karar verici biziz.
Yeter ki siz tam gaz reformları yapın, ‘ilerleme raporundaki’ eleştirileri ortadan kaldırın.
Ve o zaman bakın, Avrupa’da ‘etkili’ bir Türkiye muhalifi ayakta kalabilecek mi?’
* * *
Yazının yayınlandığı gün...
Türkiye’nin üyeliği hem Almanya’da, hem de Fransa’da yeniden gündeme geldi.
Çünkü biz ilgilenmiyoruz ama AB üyesi ülkelerde ‘Avrupa Parlamentosu’ seçimleri var.
Liderler harala gürele seçim kampanyası sürdürüyor.
Özellikle ‘iç siyasal tüketime’ endeksli bu koşuşturmalar sırasında...
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Türkiye’ye AB üyeliği konusunda ‘boş vaatlerde’ bulunmaktan vazgeçmeleri gerektiğini söylerken...
Alman Başbakan Angela Merkel de Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu tekrarladı:
‘Türkiye ile imtiyazlı ortaklığa ‘evet’, AB üyeliğine ‘hayır’ diyoruz’ dedi.
Tabii tam tersini söyleyen partiler de var... Onlar da kampanyalarını o istikamette sürdürmekte.
Örneğin...
Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkışını yinelerken, Sosyalist Parti ilke olarak Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkmayacağını, kriterler yerine getirildiğinde Türkiye’nin üye olabileceğini tekrarlamakta.
* * *
Hep söylüyorum...
AB ile Avrupa ayrı şeyler.
Sarkozy ve Merkel Avrupalı siyasetçiler...
AB’yi ise bir anlamda ‘AB hükümeti’ sayılabilecek ‘AB Komisyonu’ temsil ediyor.
Bu açıklamalar ertesinde Komisyon’un ne diyeceğinin peşine düştüm.
Komisyondan önce...
Avrupa Parlamentosu’ndaki Yeşil Grup lideri Daniel Cohn Bendit, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’e tepki gösterdi...
Haziran ayında düzenlenecek Avrupa Parlamentosu seçiminde aşırı sağın oylarını alabilmek için Türkiye’nin AB üyeliğini tekrar tartışma konusu yapmaya başladığını söyledi.
La Tribune gazetesine konuşan Cohn Bendit, Sarkozy’yi, ‘Türkiye konusunu iç politika malzemesi olarak kullanmakla’ suçladı ve ‘Sarkozy, bunu aşırı sağın oyu için yapıyor’ dedi.
Alman ve Fransız liderlerinin Türkiye’ye ‘tam üyelik’ yerine ‘imtiyazlı ortaklık’ önermelerini eleştiren Cohn Bendit, bu önerinin ‘Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamayacağını’ vurguladı.
Türkiye’nin AB üyeliğinin şu anda gündemde olmadığını, bu üyelik için şimdiden ‘evet’ ya da ‘hayır’ demenin anlamsız olduğunu kaydeden Cohn-Bendit, ‘Türkiye’nin üyeliği gündemde olduğunda zaten Sarkozy cumhurbaşkanı koltuğunda olmayacak’ ifadesini kullandı.
* * *
Çok geçmedi...
Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in Sözcüsü Krisztina Nagy, ‘Bizim Türkiye konusunda tavrımız çok nettir. Bunu da onlarca ve yüzlerde defa dile getirdik. Burada önemli olan Türkiye’nin AB kriterlerini yerine getirmesidir’ dedi.
Peki, Türkiye kriterleri yerine getiriyor mu?
Geçen hafta ‘Türkiye’de Demokratik Süreç’ konulu oturumda Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye’den karışık sinyaller geldiğini belirtti ve iki adım ileri bir adım geri gidildiği hissinin uyandığını söyledi.
Rehn, müzakere sürecinin hızının laikliğe saygı ve hukuk devleti çerçevesinde, temel hak ve özgürlükleri artıran reformlar alanında kaydedilecek gelişmelere bağlı olacağını ifade etti.
* * *
AB üyeliğimiz ‘reformlara’ kaldıysa yandık.
Çünkü reformlar mafiş... Sizlere ömür.
Nereden mi biliyorum?
Hatırlar mısınız bilmem, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde yol haritası özelliği taşıyan ‘3. Ulusal Program’, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında geçen yılın son günü ittire kaktıra yayınlanmıştı...
Ulusal Program, Türkiye’nin önümüzdeki 4 yıl içerisinde AB’ye üyelik sürecinde yapmayı öngördüğü taahhütleri içeriyor. Programda, AB’ye uyum konusunda 100’ün üzerinde yasa değişikliği ile 300’den fazla tüzük ve yönetmelik gibi düzenlemeler yer alıyor.
Peki, beş aydır ne yapıldı?
Hiçbir şey.
Ve üstelik Meclis tatile giriyor.
* * *
Tevekkeli değil...
‘Sayın Başbakan gelin şu işi çözelim...’ başlıklı yazıma tahminlerimin çok üzerinde mesaj yağdı.
Kamuoyu, ‘reformlar mafiş’ dönemine girildiğini gördükçe dövünüyor, dövündükçe de yeni bir atılımdan medet umuyor.
Başbakan’a bunu da iletmiş olayım.
Mehmet Altan
12 Mayıs 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder