10 Mayıs 2009 Pazar

Mor Tv ödülleri - Top 10

Biliyorsunuz; Nokta dergisinde yayınlanan 2003-2004’teki darbe girişimlerini ortaya çıkaran Özden Örnek’e ait günlüklerin kayıtlı olduğu CD’leri inceleyen dört bilirkişi günlüklerin kaynağını “Donanma Komutanı’nın Bilgisayarı”, yazarını “Amiral Örnek”, son kaydedenini de “Deniz Kuvvetleri Komutanı” olarak saptadı. Yani günlükler kimin tartışması sonsuza kadar kapandı.

Christopher Nolan’ın Memento (Akıl Defteri) filmini izleyenler hatırlar. Başroldeki Leonard (Guy Pearce) öylesine hafızasını yitirmiştir ki az önce karısının katili diye öldürmeyi düşündüğü adamı birkaç dakika sonra karşılaştığında hatırlamaz, hatta onunla işbirliği yapıp karısının katillerini arayamaya koyulur. Şöyle bir çözüm bulur bu hafızasızlığına: Unutmaması gereken önemli bilgileri vücuduna yazar. Hatta bazen dövmeyle kazır.

İşte bu yazı Leonardlar ülkesi olan Türkiye’nin vücuduna yazılmış bir yazıdır.

Hatırlayalım: Alper Görmüş gibi iyi bir gazeteciye, uydurulması mümkün olmayan o kadar ayrıntıya rağmen günlükler nasıl inkâr edilmişti? Hangi komplo teorileri uydurulmuştu? Örtbas için ne numaralar çekilmişti?

Ve düşünelim; O gün bunları yapanlar bugün neler yapmıyorlardır?

İşte aynı isimler tarafından yeniden kandırılmamak için “2007 yılında Nokta dergisi o günlükleri yayınladığında kim ne demişti?” hiç unutulmayacak Top 10 listesi:

1) Emekli Oramiral Özden Örnek’in bilgisayarına giren “uzman hacker”ler onun bilgisayarındaki tüm dosyaları hortumlamışlar. Ve tespit edilen o ki, bu dosyalar da UTAH’a yollanmış. Özden Örnek’ten alınan bilgiler Utah’ta mukim üç kişilik bir ekip tarafından titizlikle işlenmiş; içine anlam bütünlüğü bozulmayacak şekilde yanlış bilgiler gömülmüş ve tam da bugünler planlanarak servise konmuş. (Serdar Akinan, Akşam, 01.04.2007)

2) (Görüştüğü çok önemli bir askerî yetkiliyle görüşmesini aktararak)

Asker: Bakın günlük tutmak bir alışkanlıktır. Günlük tutanlar sürekli tutarlar. Bir süre tutup bırakmazlar. Özden Örnek Paşa’nın günlükleri diye yayınlananlar sadece belirli, kısa sayılabilecek bir dönemi kapsıyor. Çünkü bunlar günlük değil.

Altaylı: Ne o zaman?

Asker: Özden Örnek Paşa bir gün komutanları lojmanına davet etti. Dediğim gibi ortada günlük falan yok. Ancak Özden Örnek bu toplantıları kaydetmiş.

Altaylı: Peki Özden Örnek kendisini de sıkıntıya sokacak bu bilgileri sızdırır mı?

Asker: Özden Örnek’in bilgisayarındaki bu bilgiler, belki de biraz üzerinde oynanmış olarak AKP’ye yakın birilerine, Özden Örnek’e yakın birileri tarafından sızdırılmış olabilir.

Altaylı: Burak Örnek mi?

Asker: Burak Örnek’in ilişkilerini takibe almak lazım. (Fatih Altaylı, Habertürk, 15.07.2008)

3) Bir süredir medya çarşısında emekli bir komutanın günlüğü olduğu iddia edilen belgeler dolaşıyor. Ciddi basının büyük bölümü, bu belgelere itibar etmedi. Ama askere karşı antipatisi belli bazı çevreler, mal bulmuş Mağribi gibi bunun üzerine atladı. Adı geçen komutan ısrarla “Bunlar benim günlüklerim değil” diyor. Komutanı yakından tanıyan insanlar, onun kişiliği ile asla uyuşmayacak ayrıntı ve iddialar bulunduğunu söylüyor. Belli ki birileri “özel bir imalat” yapmış. Ama takan yok. Şimdi ben de soruyorum. Bu bir “sivil andıç” değil mi? Günde otuz kez demokratlıktan söz edenlerden çıt yok. Yani asker yaptığı zaman andıç oluyor da, aynı haltı siviller yediği zaman “haber” mi oluyor? Demokratlığımız işte bu kadar... (Ertuğrul Özkök, Hürriyet, 30.03.2007)

4) Günlük çıkar... İlgilisi olayı yalanlar... Peki, iki bin sayfalık bir metni yazacak hayal gücü kimde vardır? Tabii ki cemaatte... Hükümet ise şaşkındır. Açık söylemek gerekirse... Ben bu iddiaları pek inandırıcı bulmuyordum... Komplo teorilerine prim verenleri hafiften küçümseyerek, Woody Allen gibi yapıyor ve şu soruyu soruyordum: “Peki ama bir cemaat bunu yapabilir mi bakalım?” Ama yanılmışım. Meğer yapabilirmiş! Nasıl mı uyandım? Anlatayım... Bir sabah kahvaltısında buluştuğumuz hükümet içinde etkili bir “Bakan”, artık laf nereden açıldıysa, bir ara gözlerini kısıp, “Bu cemaat de çok olmaya başladı... El attığı bütün işlerden biz zararlı çıktık” demesin mi? (Ahmet Hakan, Hürriyet, 02.04.2007)

5) Emekli Oramiral Özden Örnek adına sahte 2 bin sayfalık günlük hazırlayanların teşviki neydi? Dikkat edin beş-on hatta 100 sayfadan değil, 2 bin sayfadan söz ediyoruz. Sırf bunları yazmak bile ciddi bir fiziki çaba meselesi. Bu sahtekârlık öyle tek bir kişinin işi olamaz, arkada ciddi bir ekip çalışması bulunmalı. Sahte günlüklerin, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı makamına da kendi istediği kişiyi seçecek olduğu tam da bugünlerde ortaya çıkması tesadüf olarak izah edilebilir mi? (İsmet Berkan, Radikal, 31. 3. 2007)

6) İnsan düşününce bir kuvvet komutanının, bir oramiralin 18’lik genç kızlar gibi her olayı satır satır ve şifresiz olarak tüm detaylarıyla yazmasını hiç de akla yakın bulmuyor. Yani birilerinin, kuvvet komutanları veya Genelkurmay Başkanı’nın yaptığı konuşma veya basın açıklamalarından esinlenerek aradaki bilgileri senaryo şeklinde kafadan yazmış olması çok mümkün. (Ruhat Mengi, Vatan, 31.03.2007)

7) Ve ‘anılar hayalî değil, çünkü anlatılan olayların detayları gerçekçi’ diye düşünenleri hayal kırıklığına uğratacak bir not: Benim adım bile yanlış yazılmış! Kurmay okulunu bitirip oramiralliğe kadar yükselmiş bir askerin günlüklerini yazarken asla yapmayacağı bir yanlış! (Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet, 31.03.2007)

8) “29.03.2007 günlü Nokta Dergisi’nin 26. sayfasında ‘28 Şubat 2004’ günü notlarına ilişkin bölümde Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili yazılanlar gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyunun bilgisine sunulur.” (Ahmet Necdet Sezer)

9) Üst düzey komutanlarının darbe hazırlığı içinde olduğunu iddia eden, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu söylenen ama gerçekte olmayan sahte günlükler yayınlandı. Ardından, “gazetecileri fişleyen” sözde andıçlar ortaya çıkarıldı. (Soner Yalçın, Hürriyet, 19.10.2008)

10) İlk sayısından bu yana güdümlü bir güzergâhta yol alan ve Yeni Şafak Gazetesi’nin bir dergi şubesi olan Nokta, “kuru deriden bal çıkartan” dosyalar yayınlıyor. Fare doğuran dağ sonucundan kurtulamayan uyduruk dosyalar. (Özdemir İnce, Hürriyet, 13.03.2007)

Yıldıray Oğur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder