Stratejik cücenin dev adımı!
Ankara'da görkemli bir törenle imzalanan Nabucco anlaşmasının, daha çok Türkiye açısından ne kadar büyük bir stratejik hamle olduğu konuşuluyor.
Bunda şüphe yok. Gerçekten de Türkiye, coğrafi konumunun verdiği büyük avantaj sayesinde doğumuzdaki enerji üreticisi ülkelerle batıdaki enerji tüketicisi ülkeler arasında stratejik bir koridor haline geliyor ve her siyasi adımda mutlaka hesaba katılması gereken değer kazanmış oluyor.
Bu proje, tam üyelik talebi karşısında nazlı davranan ve her fırsatta topu taca atmaya çalışan Avrupa'ya karşı belki de Türkiye'nin en somut ve AB için de sokaktaki insandan devlet başkanlarına herkesin açık seçik göreceği bir kart niteliğinde.
Türkiye, bu projeyle kıtalar ve kültürler arasındaki merkezi konumuna zümrütten yeni bir taş daha eklemiş, çoğu soydaş ve dindaşlardan oluşan Kafkas, Hazar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleriyle de kader birliğini güçlendirmiş oldu.
Yalnız projenin Avrupa'ya bakan yönü, asla Türkiye'ye bakan yönünden geride değil. Hepsinden önemlisi bu proje, uluslararası ilişkilerdeki aşırı zayıflığı nedeniyle "ekonomik dev, stratejik cüce" olarak tarif edilen Avrupa Birliği'nin kendine güvenini tazeleyecek çapta bir adım. Çünkü gerçekten AB'nin bu projenin altına imza koyması, Birlik'in geleceği açısından anlamlı bir umut işareti.
Doğrusu 2005 kışında Ukrayna üzerinden gelen doğalgaz vanası kısılıp insanlar üşümeye başlayınca, Brüksel'in gözü açılmıştı. Siyasi ilişkileri pek istikrarlı olmayan Rusya'ya bu konuda ne kadar bağımlı olduklarını, gelecekte bunun ne kadar daha tehlikeli boyutlara ulaşacağını anlamışlar ve Brüksel'deki uzmanların peş peşe hazırladığı onlarca raporda enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin AB için stratejik zorunluluk olduğu kanaatine varmışlardı.
Ancak bir stratejik cücenin, Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Irak, İran gibi hepsi birbirinden farklı anlamları ve boyutları olan ülkeleri kapsayan bir konuda karar vermesi hiç kolay değildi. Nitekim zaman zaman o kadar umutsuz bir tablo ortaya çıktı ki, bu projenin asla hayata geçemeyeceği konuşulur oldu. Konunun çok önemli taraflarından Amerika adına bu güzergahtaki başkentler arasında mekik dokuyan bir yetkilinin daha 1 yıl önce Avrupalılar hakkında söylediği aşağılayıcı sözler hâlâ kulağımda yankılanıyor.
Ayrıca Brüksel'de uzmanlar düzeyinde varılan bir kanaati, 27 ülke arasında uzlaşarak bir karara ve en nihayet Ankara'daki imzaya dönüştürmek imkansız gibi bir şeydi. Çünkü Avrupa ülkelerinin hepsinin bu konudaki analizleri farklılık arz ediyordu. En önemlisi, ülkelerin Rusya'ya bağımlılık oranları bir değildi. Mesela, Birlik'in ağır topları olan Almanya ve Fransa'nın Rusya kaynaklı bir doğalgaz kesintisinde yaşayacakları sıkıntı bir değildi. Doğu Avrupa'daki ülkelerin bağımlılığı neredeyse yüzde 100'lere yaklaşırken Batı Avrupa'da vaziyet bu kadar korkunç değildi. Böyle olunca ortak bir karara varmak doğal olarak zorlaşıyordu.
Son Irak Savaşı'nda, Doğu Avrupa'nın ABD'ye bakışı Batı Avrupa'nınkinden farklıydı. Doğu'dakiler için Rusya'ya karşı NATO ve ABD ile ilişkiler hayatiydi. Rusya'nın eski kötü günlere dönme tehlikesine karşı tek emniyet supabı ABD idi. Ama bir Fransa veya Almanya bu açıdan daha rahattı.
Avrupa ülkelerinin enerji konusundaki bu farklı bakış açıları, çözüm konusunda herkesin kendi yolunu bulması sonucunu doğuruyordu. Örneğin, Brüksel'de hazırlanan bütün enerji raporları, Rusya'ya bağımlılığı en büyük tehlike olarak işaret ederken Almanya, hem de eski Başbakan Schröder'in yer aldığı dev projelerle Rusya ile yeni anlaşmalara yöneliyordu. İtalya, Nabucco'ya rakip olan, Rusya merkezli projelerle flört yapıyordu. Ülkeler ortak ses veremeyince, sektördeki Avrupalı şirketler kısa vadeli çıkarları nereyi gösteriyorsa oraya yöneliyorlardı. Maydanoz Adası veya Kardak gibi minik krizlerde bile doğru dürüst varlık gösteremeyen Avrupa'nın Nabucco gibi dev bir konuda karar alması AB için tarihi bir başarı. Bunun için kendilerini tebrik edebilirler. Umarım, bu başarı onlara, hep erteledikleri Türkiye kararını almada da cesaret verir...
15 Temmuz 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder