16 Temmuz 2009 Perşembe

AHMET TAŞGETİREN

Andıçın suç niteliği neydi?

Olayın güncel boyutu "Akın Birdal'ın Çevik bir için yaptığı suç duyurusu" haberinde yer alıyor.
Yani suikasta maruz kalan Birdal, buna azmettirdiğini düşündüğü bir general hakkında dava açıyor. Güncel haberi okuyalım:
"Askere sivil yargı yolu açan yasanın ardından bir suç duyurusu da eski Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir hakkında yapıldı. DTP'li Birdal, Çevik Bir'i kendisine suikast düzenlemeye azmettirmekle suçladı.

Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt hakkında yapılan başvurudan sonra ikinci önemli suç duyurusu eski Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir hakkında yapıldı. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı olduğu dönemde Genelkurmay'da hazırlanan andıçtaki ifadeler yüzünden suikasta uğradığını iddia eden DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ile İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Çevik Bir hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda eski generalin, "suç işlemek amacıyla yasa dışı silahlı örgüt kurma, insan öldürmeye azmettirme, suç işlemek için tahrik etme, hakaret ve iftira" suçlarından cezalandırılması istendi.

Suç duyurusunda, Sakık yakalandıktan sonra 24-25 Nisan 1998 tarihli gazetelerde Sakık'a ait olduğu iddia edilen ifadelere atfen "Akın Birdal'ın PKK ile ilişki içinde olduğu Apo ile defalarca telefonda görüştüğü, Apo'nun kendisine para gönderdiği ve 'O benim Türkiye'deki tabancamdır' dediği" haberlerinin çıktığı belirtildi. Bu haberlerden yaklaşık iki hafta sonra Birdal'ın suikasta uğradığı ve yaralı olarak kurtulduğu hatırlatılan dilekçede, daha sonra gazetelerde yayınlanan ifadelerin Sakık'a ait olmadığının ortaya çıktığı belirtildi. Suç duyurusunda sahte ifadelerin "Andıç" başlıklı "Güçlü Eylem Planı" isimli belgede yer aldığı ve altında Çevik Bir'in imzasının yer aldığı bu belgenin basına sızdırılarak haber yapılmasının sağlandığı kaydedildi. Suç duyurusunda belgedeki planların icraya konulduğu belirtilerek, "Bu belge ile Çevik Bir'in, Akın Birdal'a yönelik silahlı saldırıdaki rolü açığa çıkarılmalı ve azmettirmeden dolayı yargılaması yapılmalıdır" denildi.

Birdal, adliyede yaptığı açıklamada, 1998'de PKK'lı Şemdin Sakık'a ait olduğu ileri sürülen ifadelerin bazı gazetelerde yayımlandığını hatırlatarak, "Bu ifadelerde muhalif kurum ve kuruluşlar ile kişiler hedef gösterilmişti. Daha sonra ifadelerin, Sakık'a ait olmadığı, Genelkurmay Karargahı'nca hazırlanmış bir andıç belgesi olduğu açığa çıktı. Bu belgenin altında Çevik Bir'in imzası bulunduğunu ve dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak tarafından gazetelere servis yapıldığını öğrendik. O hedef göstermeden sonra uğradığımız hayatımıza yönelik bir olay oldu. 30 Kasım 2000'de, Bir hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Fakat olumlu ya da olumsuz bir bildirim yapılmadı" dedi.

Suç duyurusu Ankara Başsavcılığı'nın yanı sıra İstanbul özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na da gönderildi. İHD Başkanı Türkdoğan, suç duyurusunun Ergenekon soruşturması çerçevesinde dikkate alınmasını talep ettiklerini söyledi.

Böyle bir haberi okuduğunuzda, sivil ve adli yargı düzenlemesi ile ilgili tartışmalarda nasıl bir noktaya geliyorsunuz?

Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada "Karargah içi bir çalışma olduğu" ve uygulamaya konulmadığı savunulan "Andıç", birçok gazetecinin başını yiyor, bu arada hedef gösterilen İHD Başkanı Akın Birdal da suikasta maruz kalıyor.

Andıç'ın altında da Çevik Bir'in imzası var.

Ne yapılmalı bu durum karşısında?

Malum, 30 Kasım 2000'de suç duyurusunda bulunulmuş ama olumlu-olumsuz bir bildirim yapılmamış.

Yani Çevik Bir'in güçlü günlerinde olay hasıraltı edilmiş.

Şimdi hangi suç askeri suç sayılsın hangisi adli yargı konusu olsun, meselesi tartışılıyor.

Ne yapalım bu Andıç'ı? Bir kere "suç" sayılsın mı?

Bakın o günlerde "suç"lama üzerine herkes kulağının üstüne yatmış.

Askeri bir suç sayılıp da soruşturma açılmamış. "Genelkurmay içi bir çalışma" denip kapatılmış.

Demek ki, "Asker içinde hazırlanan andıç" yüzünden sivillerin gördüğü zarar, askeri yargı nezdinde dikkate alınmamış.

Şimdi aynı mesele, adli yargı alanında ele alınacak.

Aradan 10 yıl geçmiş.

Akın Birdal, "Ben canımdan oluyordum. Bunun bir sorumlusu olmalı" diyor.

Belki o dönemde ihanetle suçlanan ve işlerinden kovulan tanınmış gazeteciler de yargılama isteyecekler.

Belki, ifadesine müdahale edilen Şemdin Sakık da dava açacak. Cezaevindeki bir sanığın ifadesine girdiler yapma hakkını hangi asker kişiye veriyor bizim hukukumuz?

Bu da mı yargılanmasın?

Çevik Bir gibi birileri daha, andıçlar hazırlayıp, kimi sanıkların ifadelerine ilaveler yaparak provokatif bir kampanya yürütebilsin mi?

Rütbesi general olunca her şey mubah mı olsun?

-Ya generallere dava açılırsa...

Çok yadırgamamızın beklendiği bu ihtimalin karşıtı yine bir sorudur:

-Ya generallerin yaptıkları yüzünden insanlar can derdine düşüyorsa...

Anlaşılıyor ki, asker içinde, general seviyesinde bile, çok yanlış işler yapılmış... Bu, yapanın kesesine de kalmış.

Şimdi yeni yargı düzeni bunu önleyecek. Önlemeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder