14 Temmuz 2009 Salı

SEYFETTİN GÜRSEL

Geleceği düşünmek (3)

Perşembe günü "Büyük Ayrışmadan" söz ederek 5 büyük blok temayüz edecek demiştim: 1) ABD'nin başını çektiği teknolojik ilerlemeciler 2) Doğal kaynak rantçıları 3) Rekabetçi yükselenler (Asya) 4) Tüketici yükselenler (Türkiye, Doğu Avrupa....) 5) Marjinalleşenler. Bu ayrışmanın motoru enerji ve emtia fiyatlarındaki büyük yükseliş olacak. Bu gelişmenin ülkeden ülkeye doğuracağı farklı sonuçlar 2030'ların dünyasını şekillendirecek.
Oluşmaya başlayan söz konusu bloklara yakından bakalım. Hangisinden başlamalıyız? Doğrusu karar vermek kolay olmadı. 19. yüzyıldan itibaren dünyanın efendileri haline gelen ama bugün egemen konumları sarsılmakta olan gelişmiş Batı ülkelerinden, ABD'den ve Avrupa'dan başlamayacağım. Rekabetçi Yükselenler adını verdiğim 3 no'lu bloktan başlayacağım. Gerekçem oldukça basit. Gelecek 20 yılda dünyanın şekillenmesinde en belirleyici iki dinamik ucuza sanayi malı üreterek büyük cari fazla veren 3 no'lu blok ülkelerindeki gelişmelerle bu ülkelerin doğal kaynak rantçısı ülkelerle yapacağı işbirliği tarafından oluşturulacak.
Rekabetçi yükselenlerin uzak ara en önemli ülkesi tartışmasız Çin. Çin 1.3 milyarlık nüfusuyla sadece en kalabalık ülke değil (Hindistan Çin'i 2030'larda 1.5 milyarda yakalayacak), aynı zamanda en hızlı büyüyen ülke. Tasarruf oranı çok yüksek. Gelecekte tasarruf oranı düzenli düşecek ama Asya normu olan yüzde 30 civarında kalacak. Büyüme hızı da 20 yıl içinde yüzde 10'lardan yüzde 6'lara gerileyecek ama 20 yıllık ortalama büyüme yüzde 8 olacak. Bu, yirmi yılda ortalama gelirin dörde katlanması demek. Ama Çin yalnız değil. Hindistan daha yavaş ama artan nüfusuyla birlikte büyüyor. Bir diğer yükselen Asya yıldızı Vietnam 2020'lerde 100 milyona ulaşacak. O da hızla büyüyor. 20 yıl sonra Güney Kore kadar ağırlığı olacak.
Tüm bu yükselen Asya ülkeleri, dengeli Hindistan hariç, hızla artan sanayi malı ihracatları sayesinde muazzam cari fazla veriyorlar. Ancak bu fazla gelecek 20 yılda giderek azalacak. Bu dengelemede iki etken rol alacak: Artan enerji ve emtia fiyatları ile büyümeden daha hızlı artacak olan iç talep. İç talebi artırmak amacıyla Çin sosyal devleti geliştirmeye çabalıyor. Sosyal devletin gelişmesi aynı zamanda tasarruf oranını düşürecek. Daha dengeli bir ekonomiye doğru kararlı bir evrilme olacak. Ama esas dengelemeyi enerji fiyatları yapacak. Çin halen 7.5 milyon varil petrol tüketiyor ve bunun yarısını 3.5 milyon varili ithal ediyor. 2030'larda bu miktar 4 ile çarpılacak. Petrolün nispi fiyatı da en az 3 katına 200 doların üzerine çıkacak. Doğalgazda durum daha ağır. Bu koşullarda Çin'in enerji faturası yirmi yıl içinde 12'ye katlanacak.
Enerji faturası ve iç talep zaman içinde Çin'in ve diğerlerinin cari fazlasını eritecek. Ama o zamana kadar Çin ve diğer rekabetçi yükselenler cari fazla vermeye ve uluslararası rezerv biriktirmeye devam edecekler. Bu rezervlerin cinsi ve uluslararası para sistemini ayrıca tartışacağım. Burada üzerinde durmak istediğim nokta, başta Çin olmak üzere rekabetçi yükselenlerin ulusal döviz rezervlerinin bir bölümü ile İran'da ve Ortadoğu'da, Afrika'da ve Latin Amerika'da doğal kaynak yatırımlarını büyük boyutlara taşıyacak olmalarıdır. Enerji ve hammaddeyi, bedelini ödemek istesen de bulmak giderek zorlaşacak. Bu bakımdan tedarik güvencesi en önemli jeostratejik konu haline gelecek. Aslında geldi bile.
Bu bağlamda Çin'in, genel olarak Asya'nın Rusya, İran, Ortaasya ve Ortadoğu ile geliştireceği ekonomik ve siyasal işbirliği dünyaya damgasını vuracak. Bu işbirliğinin kurumsal çerçevesi çoktan kuruldu: Rusya, Çin ve Orta Asya cumhuriyetlerini kapsayan Şanghay 5'lisi. Bu kuruma İran, Hindistan ve Pakistan gözlemci olarak alındılar. Bu işbirliği ABD ve AB'yi dışlayıcı mı olacak yoksa dünya birlikte mi yönetilecek? İleride tartışacağız. Gelecek yazıda doğal kaynak rantçılarını tartışacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder