13 Temmuz 2009 Pazartesi

MEHMET BARLAS

AK Parti küçülürse diğer partiler büyür mü?

Genel Başkan Devlet Bahçeli MHP'nin Adana il kongresinde gelecek seçimde AK Parti'nin oyunun yüzde 30'lara gerileyeceğini, sonraki yıllarda da yok olacağını ileri sürmüş.
Sayın Bahçeli'nin AK Parti'nin siyasal ömrü hakkındaki öngörüsü tabii ki tartışılabilir.
Neticede Arap atasözüne göre bütün müneccimler yalancı değil midir?
Sayın Bahçeli geleceğe dönük oy tahmini yapmak yerine geçmişte yaşananları tahlil etseydi ve mesela "CHP'nin oyu hep yüzde 20 kalacak ve sonraki yıllarda da bu böyle devam edecek" deseydi, kimse bu değerlendirmeye karşı çıkamazdı.
Bu noktada Türk siyasal partilerinin var oluşlarını ve yok olma nedenlerini mutlaka bir gözden geçirmemiz gerekiyor.
Tek Parti döneminde de çok partili demokraside de varlığını hep sürdüren ve 12 Eylül askeri geçiş dönemi dışında hiç kapatılmayan tek parti CHP'dir.
Seçmenin büyük oy çoğunlukları ile iktidar yaptığı Demokrat Parti de, Adalet Partisi de askeri rejim dönemlerinde kapatılmıştır.

Özal'ın öngörüsü
Askeri rejimzede olmadığı halde yok olma sürecine giren kitle partisine örnek ise ANAP'tır. Bu kaderi Turgut Özal "ANAP diğer partilere benzerse yok olur" diyerek tahmin etmişti.
Ecevit'in DSP'sinin bir seçimde en büyük parti ve iktidar ortağı, ertesi seçimde ise yok olmasının nedenlerini henüz doğru tahlil edebilmiş kimse yok.
Bir seçim dönemi sonunda DSP'nin yüzde 22'den yüzde 2'ye düştüğünü öğrenen İngiliz İşçi Partili bir milletvekilinin "Acaba bu partinin liderinin adı porno skandalına mı karıştı" diye sorduğunu Ahmet Tan anlatmıştı...
Şimdi Sayın Bahçeli'nin lideri olduğu MHP'nin durumunu tahlil etmek ise pek kolay değil.
Osman Bölükbaşı'nın Millet Partisi'nden Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne ve Türkeş'in bu partiyi yeniden örgütleyip bir ideolojiye kavuşturmasına uzanan yoldaki kapatılmaları da ayrılıkları da hep birlikte izledik.
Milliyetçi sağ kanatta Türkeş'ten sonra en karizmatik lider olan Muhsin Yazıcıoğlu'nun Büyük Birlik Partisi de, siyasal yaşamımıza renk katan partilerden biri oldu.
Dilerim bu partinin gençlerinin örgütü olan "Alperenler" son Topkapı Sarayı eylemi gibi girişimleri bir daha tekrarlamazlar ve merhum Yazıcıoğlu'nu mezarında huzursuz edecek bir reaksiyonerliğin simgesi haline gelmezler.
Bu noktada Türk siyasi partilerinin nasıl ortaya çıktıklarını bilebildiğimizi söylemeliyiz.

Yok oluşun nedenleri
Ancak bu partilerin yok oluş nedenleri karmaşıktır.
Bazen askeri darbeler, bazen Anayasa Mahkemesi, siyasi parti kapatmalarının etmenleri olmakta.
Ama ANAP örneğinde olduğu gibi, seçmen de bir partinin sonu geldiğini işaret edebiliyor.
Devlet Bahçeli'nin öngörüsü belki doğru çıkar.
Belki gerçekten AK Parti önce yüzde 30'a iner, sonra da belki yok olur.
Ancak bu öngörünün doğru çıkması için ya CHP'nin ya da MHP'nin oy oranlarının yüzde 30'un üzerine çıkması gerekiyor.
Oysa bu iki partinin oylarının toplamı son genel seçimde AK Parti'nin tek başına aldığı oydan daha azdı.
Ayrıca bu iki parti Türkiye'nin bir bölgesinde adeta yoklar.
Yani Sayın Bahçeli'nin AK Parti'nin oy oranının yüzde 30'a düşmesi ihtimalinden çok kendi partisinin oy oranının şimdiye kadar neden hiç yüzde 30'a bile çıkmadığını söz konusu etmesi daha doğru olmaz mı?
İsmet İnönü ileri yaşlarda "Herkesin istikbal olarak gördüğü benim için mazidir" demişti.
AK Parti'nin yüzde 30 oy oranlık kötümser tahmine dayalı geleceği bile CHP ve MHP için nurlu ufukları ifade eden bir durumu yansıtmıyor mu?
Üstelik şimdi Mustafa Sarıgül de kendi partisiyle bu pazara girmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder