15 Temmuz 2009 Çarşamba

MAHMUT TOPBAŞ

Niçin Kenan Evren paşa?

Bu günlerde özellikle eskiden komünist iken şimdilerde kapitalist veya onların gelgit işlerini yapanlar, 12 Eylül 1980 darbesini yapanların özellikle de Sayın Kenan Evren'in yargılanıp cezalandırılması için yanıp tutuşmaktalar.

Uzun zamandır bunu savunanların konuşmalarını ve yazılarını izliyorum.

On iki eylülde sola verdikleri zarardan mı diye dikkat ettim o değil.

Çünkü Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan gibi üzerinden para ve itibar kazandıkları devrimcileri asan Kenan Evren hükümeti değildi. ( Ben 1971'in son baharında Deniz Gezmiş idamla yargılanırken bir mektup yazarak "Süleyman Demirel'e bakarak İslam hakkında karar verme. Hapishane günlerinde Kur'an-ı Kerim'in tefsirini oku ve ondan sonra karar ver" anlamında bir mektup yazıp göndermiştim. Keşke okusaydı. Ölürken "Yaşasın Komünizm Leninizm" diyeceği yerde "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Mühammeden rasülüllah" diyebilseydi de şimdilerde Rusya tarafından iflası ilan edilen Komünizm adına değil de Baki olan Allah adına ölebilseydi diye hep ciğerim yanar onun için)

Onları ve onlar gibi nicelerini asan 12 Mart 1971 darbecilerinin de yargılanmasını isteyen hiçbir Deniz Gezmiş hayranına da rastlanmamıştır.

12 Mart darbesini yapanlar, TİP, THKO gibi kurumları silmiş, Doğan Avcıoğlu, Cemal Madanoğlu gibi ileri gelenlerini köreltmiş

Bir Başbakan, iki bakan asan, Lütfü Kırdar gibi insanların hapishanede can verdiği 27 Mayıs 1960 darbesini yapanların yargılanmasını da isteyen yok.

Peki, 12 Eylül 1980 darbesini yapanların suçu ne?

Bunu bir tek konuşmalarından anlamak mümkin değil.

Ancak bir yıllık makale veya söyleşileri içinde en çok gündeme getirdikleri ve kaldırılmasını istedikleri en önemli suçları, Anayasaya din dersini zorunlu dersler arasına koymaları.

Türkiye'nin İslamlaşmasında bu derslerin önemine dikkat çekenler bu yargılamanın öncülüğünü yapanlardırlar.

Kindarlar, kendilerini yormaktan başka hiçbir iş yapamazlar.

Hepimizin sağ, sol, ön, arka, alt ve üst olmak üzere altı yönü vardır ve en çok ön tarafa bakarız.

Çünkü gözlerimiz önde olduğu gibi özlemlerimiz de önümüzdeki zamanlardadır.

Öne bakan gözlerimizle arada bir geriye de bakarız.

Geriye ne kadar bakacağımızın ölçüsü ileriye bakışımızın oranı kadardır.

Üniversitede doktora tezlerine bakıyorum hep geçmişle ilgili tezler.

On beşinci asırda filan ülke ile ticari ilişkilerimiz nasıldı doktorası yapılır da nasıl olması gerekir doktorası genelde yapılmaz.

Siyasilerimiz "Enkaz devraldık" diye başlarlar ve başarılarını geçmiş hükümetin başarısızlıklarını anlatmakla geçirirler.

Profesör Tarık Zafer Tunaya, "İnsan derisine kaplı anayasa" isimli bir kitap yayınlamıştı. Özeti şu: Fransa ihtilalinden sonra ihtilalciler, kral ailesinden birini Paris meydanında kesiyorlar. Derisini yüzüyorlar. Dibağat yaptırıyorlar ve "İnsan hakları" kitabının dışına kap diye geçiriyorlar. Şimdi bu insan derisiyle kaplı "İnsan hakları" isimli kitap müzede sergileniyormuş.

Bir insanın hakkını öbür insan belirlemeye kalkınca ister istemez hak belirleyen kişi veya kişiler hakları kendine, ailesine, kabilesine, milletine, dindaşına veya ırkdaşına doğru yontar. Bir zulmü kaldırırken yeni zulümler ortaya çıkar.

Halbuki Kur'an-ı Kerim'de "Geçen geçmiştir" anlamına bir çok ayeti kerime vardır.

Bizim sevgili rahmet peygamberimiz hiç kan akıtmadan Mekke'yi fethettiği gün, Mekke'yi o güne kadar yöneten bütün kâfirler, katiller, zorbalar, zalimler, vurguncular, soyguncular, elleri böğründe, boynu bükük olarak Sevgili peygamberimizin karşısına dikildiklerinde onlara Sevgili Peygamberimiz: "Size ne yapmamı bekliyorsunuz?" der.

Suçluların başları öne eğik olarak "Biz seni, babanı, dedeni, tanırız. Baban ve deden kerim/ cömert, iyiliksever adamdı. Sen'den de o beklenir" derler.

Efendimiz de: "Ben de Yusuf kardeşimin dediğini derim. Yusuf, kardeşlerine: "Bu gün size kınamak yok. Allah sizi afvetsin. O merhamet edenlerin en merhametlisidir." Dediği gibi derim. Hepiniz evlerinize gidiniz ve hepiniz hürsünüz." Buyurmuş ve yoluna devam etmiş. (Yusuf suresi ayet 92 ve Beyhaki, Süneni Kübra 9/118, hadis no: 18739)

Peygamberler, kendilerine her türlü işkenceyi reva görenlerin iman etmeleri ve medeni olmaları için çalışmışlar, onlardan intikam almakla vakitlerini zayi etmemişler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder