17 Temmuz 2009 Cuma

MEHMET ŞEVKET EYGİ

Dinimizi nasıl öğrenelim?

Sevgili kardeşim... Din konusundaki tartışmalar ve çekişmeler bitmek tükenmek bilmez. Kaç kuşaktır sürer gider bunlar. Ömür biter münakaşalar bitmez. Kıyamet'e kadar sürer çekişmeler. Hesap Günü her şey aydınlığa kavuşur; kimin doğru yolda, kimin hatâlı olduğu anlaşılır.

Biz Türkiyeliyiz, anadilimiz Arapça değildir. Din lisanını bilenler vardır ama sayıları azdır. İyi bilenler ise enderdir.

Yakın tarihimizde büyük ârızalar oldu, milletçe ağır kazalara uğradık. Güçlü din eğitimi görmemiş nice kuşaklar yetişti.

1909'a kadar, ülkenin en modern lisesi olan Galatasaray'da bile günlük namazları, okul imamının arkasında okul camisinde kılmak bütün Müslüman talebe için mecburî idi. Nereden nereye geldik. Şu anda laik rejimin İmam-Hatip okullarında bile öğrencilerin hepsi namaz kılmıyor.

Din düşmanları İslâm'ı mihraptan yıkmak için gizli planlar yaptılar, nice hile ve desiseye başvurdular. Halkın ve gençliğin kafası karıştı. Dışarıdan bir yığın farklı İslâm ithal edildi.

Din konusunda kaos ve anarşi çıktı.

Petro-dolarların gücüyle, 18'inci asırda zuhur etmiş bir bid'at fırkası gerçek ve saf İslâm olarak tanıtıldı.

Tasavvufa şirk ve küfür, evliyaullaha -hâşâ- evliyauşşeytan denildi.

Edille-i erbaanın dördüncüsü olan kıyas-ı fukahanın sapıklık olduğu iddia edildi.

Müteşabih ayet ve hadîslere lügavî manalar verilerek zamandan, mekandan ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah'a yakışmayan sıfatlar izafe edildi.

Peygambere (salat ve selam olsun ona) saygısızlık edildi. Türbesi yıkılmalıdır, mezarı başka yere taşınmalı ve düzlenmelidir denildi.

Tevessül ve istigase inkâr edildi. Yapanlara şirk damgası vuruldu.

Fitne ve fesatların listesini yapmaya kalksam büyük bir kitap olur...

Böyle bir kaos, bu hercümerç içinde imanımızı, dinimizi, ebedî saadetimizi korumak için ne yapmalıyız?

Sevgili Peygamberimiz "Ümmetim içinde tefrika baş gösterirse siz Sevad-ı Azam içinde olunuz" buyuruyor. Sevad-ı Azam büyük karaltı, büyük topluluktur. Bu da Ehl-i Sünnet ve Cemaat topluluğudur.

Bu topluluğun itikad, bilgi ve hükümlerinde iki imamı (din önderi) vardır. İmamı Eş'arî ve İmamı Mâturidî. Fıkıh, muamelat konusunda da hepimizin bildiği dört imamı bulunmaktadır.

Bizim vazifemiz, itikatta, ibadet hükümlerinde, muamelatta, ahlakta, ahkam-ı sultaniyede, velhasıl bütün din işlerinde bu imamlara tabi olmaktır. Bunların hepsi usûlde, temellerde, esasta ittifak halindedir. Teferruata ait bazı meselelerde küçük farklılıklar vardır.

İslâm'ın cadde-i kübrası bunların yoludur.

İyi niyet, salah, takva, zühd, vera, aşk, şevk, mânevî neş'e, nuraniyet, ruhaniyet bu yoldadır.

Güler yüzlü İslâm'ı bu yolda yürüyen Müslümanlar temsil eder.

Bu yol Ashab'ın, Tâbiîn'in, Tebe-i Tâbiîn'in, Selef-i Sâlihîn'in, sonra kuşaktan kuşağa, asırdan asıra gelip geçen büyük ulemanın, büyük mürşidlerin yoludur. Bu yol Evliyaullah'ın yoludur.

Bu yolu bırakıp da dar ve çıkmaz bid'at patikalarına sapanlara şaşılır.

Evliyaullah'ın büyüklerine şeytan evliyası, müşrik, kafir diyen zalimlerin peşlerinden gitmeyelim, onların hile ve desiselerine aldanmayalım, tuzaklarına düşmeyelim.

Dinimizi öğrenmek için şu yolu takip edelim.

Hanefî fıkhına ve mezhebine bağlı olan kardeşlerimiz (mesela) Ömer Nasuhi Bilmen efendi hazretlerinin Büyük İslâm İlmihali'ni (Mehmet Talu sadeleştirmesi) alsınlar. O kitabın baş tarafında akaid (inanç bilgileri) kısmı vardır. Allahü Teâlâ'nın sıfatları orada nasıl yazılıysa, o şekilde öğrenmeli ve kabul etmeliyiz. İbadetler ve ahlâk bölümündeki bilgileri de özet olarak öğrenip bellemeliyiz. Şâfiî mezhebine bağlı olanlar muteber bir Şâfiî ilmihali alır, dinlerini ondan öğrenirler.

Bid'at fırkaları "Mezhepler puttur... Fıkha lüzum yoktur... Herkes dinini doğrudan doğruya Kur'ân'dan öğrensin..." diyor.

Yaldızlı sözler... Bunlara aldanmamalıyız. Şu anda piyasada yüzlerce meal, tercüme, tefsir bulunmaktadır. Bunların büyük kısmı para kazanmak, Kur'ân ticareti yapmak, bid'at mezheplerini yaymak için çıkartılmıştır. Bunlardan, din eğitimi görmemiş Müslümanlar hüküm çıkartamaz.

Bu iddiamın isbatı çok kolaydır: Din eğitimi almamış din kültürüne sahip olmayan iyi niyetli bir Müslümana birkaç Türkçe tefsir verelim. Bir sene gece gündüz okusun, yine de iki rekat namazı dosdoğru şekilde kılmasını öğrenemez.

Küçük bir ilmihalden veya namaz hocasından ise birkaç saatte öğrenir.

Peygamberin türbesini yıkacağız, mezarını başka yere nakl edip düzleyeceğiz diyen bid'atçilerden hayır gelmez. Biz onlara, (onların bize dediği gibi) kâfir demiyoruz ama aşırı gittiklerinde hiç şüphe yoktur.

İtikadımızı, ibadetlerimizi, muamelat hükümlerini, ahlak ilkelerini Ehl-i Sünnet kitaplarından öğrenelim. Kesinlikle bid'atçilerin kitaplarını okumayalım. Birşey öğrenelim derken sapıtabiliriz.

Onların elinde akıllara durgunluk verecek miktarda petro-dolarlar olmasa, bid'atlerinin ve aşırılıklarının böyle yoğun reklamını yapamazlar, birtakım Müslümanları aldatamazlar.

Onlar petro-dolarlarla taraftar kazanıyor.

Ehl-i Sünnet ise iman, aşk, şevk, halis niyet, mânevî ve ruhanî neş'e ile fütuhat yapıyor.

Petro-dolarlarla beslenen ve semiren bid'atçilere, müellef-i kulûba sakın kanmayınız.

Bid'atçilerin nasıl namaz kıldıklarını hiç gördünüz mü? Ben gördüm... Namaza durmadan önce sakindirler. İftitah tekbirini aldıktan sonra bir hareket, bir kaşınma, bir kıpırdanma, bir çırpınma başlar... Namazda kol saatini kuranları, cebinden mendil çıkarıp burnunu silenleri, her secdede yere düşen küçük not defterinin sayfalarını karıştıranları görmüşümdür.

Evet itikatta, ibadet hükümlerinde, muamelatta, ahlakta, her konuda Ehl-i Sünnet ve Cemaat... Bu yol Kur'ân, Sünnet yoludur.

Evliyaullaha evliyauşşeytan diyenlerde hayır yoktur, onlar aşırıya kaçmışlar ve doğru yoldan sapmışlardır. Peygamberin türbesi yıkılsın, mezarı nakl edilsin diyenlere sakın sempati beslemeyin.

Bendeniz bu yazıyı petro-dolar mukabilinde yazmadım. Hakarete uğrayabilirim ama doğrusu benim anlattığım gibidir. Çünkü kendimden yazmıyorum. Ulemanın, sulehanın, mürşidlerin, velilerin dediklerini nakl ediyorum.

ÇOK ZARURÎ DÖRT KİTAPÇIK
Doktor, mühendis, avukat, iktisatçı, ziraatçi... hangi meslekten olursa olsun, lise ve üniversite eğitimi görmüş bütün Müslümanların usûl-i fıkıh, usûl-i tefsir, usûl-i hadîs ilimlerinin özetini, kendilerine yetecek miktarda, ehliyetli ve icazetli bir din hocasından öğrenmeleri gerekir.

Bu üç ilmin özetini bilmeden hiçbir câhil Müslümanın dini konularda ve meselelerde kendi re'yi ile konuşması, "Bu dinî mesele bana göre şöyledir veya böyledir..." diye laflar etmesi caiz değildir.

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bozuk fırkalara girmiş bazı Müslümanlar başta Buharî ve Müslim olmak üzere Kütüb-i Sitte'deki sahih ve hasen hadîsleri reddediyor.

Ortalık petro-dolarlarla tercüme ve telif edilmiş, içlerinde vahim hatâlar bulunan meal ve tefsirlerle doldu.

Ülkemizde üç şey ayağa ve dile düştü. Dinî konular... Siyasî konular... Futbol.

Fıkıh, tefsir, hadîs usûllerinin özeti 15'er sayfalık üç broşürde anlatılabilir. Lakin böyle müfid özetleri herkes yazamaz. Ahmed Cevdet Paşa gibi dehalar ve zekalar yapabilir bu işi.

Bozuk bid'at fırkalarının da kendilerine göre, zikr edilen üç konuda usûlleri vardır.

Biz Ehl-i Sünnet ve Cemaat kıyas-ı fukahayı kabul ederiz.Necid fırkası mensupları kabul etmezler.

Bizde cahillerin gerçek alimleri taklid etmesi gerekir. Necdîler bunu da kabul etmez.

Yine, "Ehl-i Sünnetin Esasları" adıyla, numaralı maddeler şeklinde yazılmış, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye'nin başındaki "Kavaid-i Külliye" bölümüne benzeyen bir kitapçık yazılmalıdır.

Kimisi milyarlarca, kimisi yüz milyonlarca dolarlık imkanlara sahip İslâmî cemaatler yukarıda anlattığım hizmeti yapmalıdır.

Konularını belirttiğim dört kitap, iyi hazırlandıkları, iyi hocalar tarafından okutuldukları taktirde çok faydalı olacak, nice mü'minin ayaklarının kaymasını engelleyecektir.

Yok mu himmet ve gayret sahipleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder