Irak bölünemez
BÖLÜNEMEZ kelimesini kullanmaktan kastım Irak’ın asla bölünmemesi gerektiğini güçlü bir şekilde vurgulamak içindir. Irak’ın bölünmemesinin gerekliliği sadece Türkiye’nin çıkarları açısından değildir. Bunun ötesinde bölgesel ve küresel barışın temini, tesisi ve devamı için de zorunludur.
Zira Irak Orta Doğuda yaşayan bir taraftan Araplar-Türkler ve İranlılar; diğer taraftan ise Sünniler ve Şiiler arasındaki dengenin düğüm noktasıdır. Irak bölünürse bu güçler sonucu nereye kadar varacağı belli olmayan her türlü çatışmanın içine girerler.
1- 1636 yılında Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan Kasrı Şirin anlaşması sadece Türkiye ile İran’ın arasındaki bugünkü sınırları çizmedi. İran ile Irak arasındaki bugünkü
sınırı da çizmiştir.
2- Irak’ın bölünmesi halinde veya çok sulandırılmış bir federal devlet modeli içerisinde Bağdat’ın Irak’ın bütünlüğü üzerindeki etkisi zayıflatıldığı takdirde İran’ın güneyi, oradaki Arapların Şii olması dolayısıyla İran’ın egemenliği altına girecektir. Bu da Basra Körfezi’nin tamamı ve Irak’ın petrolünün %85’i demektir. Hamas ve Şii Hizbullah örgütü bu tabloya eklendiği vakit İran’ın nüfuzu Doğu Akdeniz’e kadar yayılacak demektir. Tarihin hiçbir döneminde rastlanmamış bir olaydır. Böyle bir durum Orta Doğudaki bütün dengeleri bozar ve burasını sürekli bir çatışma ve savaş alanına dönüştürür.
Türkiye buna razı olamaz. Önleyecek gücü vardır. İşin özü budur.
Gerisi laf-ı güzaftır.
15 Temmuz 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder