Sarayda şarap
Şarap firması, kendi reklâmı için sarayı ne kadar ucuza getiriyor öyle. Konsere sponsor olacaksan, bir tarih ve sanat abidesi Topkapı Sarayı'nı niye böyle hovardaca harcıyorsun ki.
Konsere ve sanatçıya da hakaret ediyorsun.
Sanatçı orada canını dişine takmış sanatını icra ediyor.
Dinlemeye değil de bedava şarap içmeye gelenlerin umurunda değil.
Çimenlere yayılıp, sanata saygısızlık yaparak bedava şarapla meşguller.
Bu durumu önce İdil Biret'in protesto etmesi gerekirdi.
Zira orada emek veriyor, kendini yoruyor, sanat eserini iyi yorumlamak için bütün gücünü harcıyor.
Dinleyici daha fazla nasıl şarap içerim telaşında.
Sonra kutsal emanetler yanında içki içilmesine üzülen bir avuç halk çocuğuna birileri Zeus oluyor.
Kültür Bakanı yıldırımlar yağdırıyor:
"ilkel yaratıklar".
Paha biçilemeyen, insanlığın ortak malı bir sarayda şarap içenler "ileri yaratıklar" öyle mi?
Sayın bakan, asıl; tarihi bir mekâna saygısızlık edenler, bir sanatçıyı dinlemeyerek bedava şarap peşine düşenler; çağdışı ve ilkeldir.
Siz hiç Avrupa'da tarihi bir eserde, bu tip bir rezalet gördünüz mü?
Ama bizde saraylar orta malı gibidir.
Futbol takımlarının şampiyonluk kutlamalarına verilecek kadar, kadir kıymetleri bilinmez.
Taşkın taraftarın ona vereceği zarar hiç hesap edilmez.
Avrupa'da saraylara topuklu ayakkabı ile girilmesi yasaktır, tarihi dokuyu zedeleyeceği için adamlar, akıllıca önlemler almışlar.
Flaşlı fotoğraf çekilemez
Dondurma ve köpekle de tarihi saraylara giremezsiniz.
Bizde ise insanların ellerine şaraplar verilerek, " buyurun daha fazla tahrip edin"mi denmek istenmektedir.
Ne gaflet ve dalalettir ki, bizde bütün defileler saraylarda yapılır.
Dolmabahçe Sarayı'na doluşan eğitimsiz mankenlerin topuklu pabuçları ile merdivenlere ve tarihi el dokuması ipek halılara verdikleri zarar kimsenin aklından bile geçmez.
Cahil bir mankenin elbisesine ağzı açık takılır kalır medya.
Siz hiç duydunuz mu Luvr ya da Versay Sarayı'nda defile yapıldığını.
Beylerbeyi Sarayı'nda balolar yapılır.
Bahçesinde ama diye itiraz edebilirsiniz.
Sarayların bahçe mimarileri de çok değerlidir.
Anıt ağaçlar bir hazine değerindedir.
Asırlık manolyaları bir daha yetiştirebilir misiniz?
Kuvvetli ışıklar, bu nadide floraya da geri dönüşümsüz zarar vermektedir.
Bir cinayette Sepetçiler Kasrı'nda.
Zarif mimarisini denizden gelen vapurların seyretmeye doyamadığı bu devasa incinin başının belası restoran.
Soğanlı lahmacun kokularının revakına, eyvanına, portaline sindiği kasrın, ağlamcıl melodilerini duymamak için her seferinde kulaklarımı kapatırım.
Siz ne hakla bu milletin malını birilerine peşkeş çekip, kiraya verip, tarihi eser kıyımı yaparsınız ki.
Kandilli'de Adile Sultan Sarayı ayrı bir dram.
Elli yıllığına birilerine kiralanmış.
İçinde yüz milyarlık düğünler yapılmakta.
Müze olarak işletseniz de; bu memleketin evlatları gidip geçmişini, tarihini, mimarisini, estetiğini öğrense ne olur.
Her şey para mı?
Hem tarih, sanat, mimari böyle hovardaca harcanır mı?
Kültür Bakanı " ilkel yaratıklar" diye bir avuç genci suçlayacağına, milletin malı olan tarihi bir sarayda, bedava şaraba üşüşen kimi ayak takımının yaptığı tahribatın hesabını vermelidir.
İçip içip sarayın lavabolarına kusan, çimenleri ezen, sütunları çizen bu bedavacıların tarihi dokuya verdiği zararı millete açıklamalıdır.
Bu tahribata göz yumanlar, hepimizin ortak mirası, milli evimiz olan Topkapı Sarayı'na saygısızlık edenler; sorgulanacak mıdır, halk olarak bunun cevabını beklemekteyiz.
14 Temmuz 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder