24 Ağustos 2009 Pazartesi

MUSTAFA İSLAMOĞLU

Bize rağmen yine de hoş geldin!

Ramazan, Allah'ın belirlediği gündemdir. Müminlerden bir ay boyunca tali ve günübirlik gündemlerle meşgul olmayıp, Allah'ın belirlediği gündemi yaşamaları istenir.

Ramazan, bir iç imar seferberliğidir.

Ramazan, insanın hep ihmal ettiği iç dünyasına yapması gereken seferin ideal zamanıdır.

Ramazan, nefsi terbiye, ruhu tezkiye ve şeytanı tasfiye etme dönemidir.

Ramazan, dört boyutlu maddeye beşinci bir boyut eklemek için insana verilen İlahi bir fırsattır.

Herkesin herkesle meşgul oluyor göründüğü dünyada, insanın en az ilgilendiği kendisidir. Herkesin hep birilerini kurtarmak için koşturduğu bir ortamda, insanın en çok ihmal ettiği yine kendisidir.

Ramazan, bir yıl boyunca yangın kovalayan, hatta yoksa önce yangın çıkarıp arkasından söndürmek için seğirten eteği tutuşmuş itfaiyecilerin kendi eteklerindeki yangını söndürme vaktidir.

Ramazan, hayatın yoğun ve karmaşık trafiğinde bir yıl boyunca seyreden insanın bakım ve onarıma, rektefiye ve revizyona alınmasıdır.

Tahrip edemediği değerleri tahrif eden “seküler/laikçi mantık” ve bu mantığın şifa bulmaz tezgahtarları Ramazan'ı “geleneksel bir şenlik”, Ramazan Bayramı'nı “şeker bayramı”, Kurban Bayramı'nı da “et bayramı” olarak lanse ediyorlar.

Gündemine alanlar için bir rahmet ve mağfiret sağanağı olan Ramazan'ı “iftar pidesi” ve “sahur davulu” edebiyatına kurban etmek olayı sulandırmaktır. Oysa ki Ramazan çok fazla dünyevileşen hayatımızın yeniden dinileştirilmesi ve ona aşkın bir boyut eklenmesinde bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Şimdi kendimizle tanışmanın tam vakti...

Ümmetin coğrafyasında kan gövdeyi götürüyor.

Müslümanlar uluslararası ve ulusal küfür odaklarının kıskacında.

Üniversal kafirler, bölgesel kafirler, tümü tek yumruk olup İslâm'a ve onun evrensel değerlerine saldırıyorlar.

İslâm ümmeti param parça. Her bir parçanın başına musallat edilen ulusal devletler ve baskıcı rejimlerin zulmü sürüyor.

Düşünce felç.

İlim kör.

Hikmet yitik.

Hırsızlar yönetici.

Alimler namussuzlar kadar cesaretli değil.

Böyle bir zamanda geldin ey Ramazan.

Hoş geldin ama hoş bulmadın.

Hoş bulmadın, çünkü:

İslâm İslâm'a düşman.

Müslümanın Müslümana tahammülü yok.

Papyonlu hocalar,

Köşe dönücü hacılar,

Feminist bacılar var artık.

İmanlara illet, müminlere zillet tebelleş oldu.

Kimileri dolmuşa binerken, kimileri de dolmuş taşlıyor.

Çocuğun boğuluşunu seyredenler cesedini paylaşamıyorlar.

Sevgiyi tanımadan “Müslüman” olanlar var.

Entel takılanlar, nostaljik takılanları 'ti'ye alıyor.

“Telsiz güdümlü füze”lerden sonra, telsiz güdümlü beyinler de çıktı.

Yamuk bakanlar, hatayı bakışında değil de baktığında arıyorlar.

Kerameti kendinden menkul beyler, efendiler, beyefendiler “beş arşın atlamak” için Haleb'i yetersiz buldular, artık “uzay istiyorlar.

Yeryüzünün şu kurak mevsiminde çölleşmiş gönüllerimizin dudakları çatladı.

Ey rahmet ayı,

Ey Ramazan,

Bize rağmen, yine de hoş geldin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder