TÖRE cinayetlerini, kan davasını, Bilge köyünde yaşanan vahşeti Kürt kimliğiyle ilgilendirerek analiz edebilir miyiz?! Basında bu yönde bir tartışma var. Bu konuda kendi görüşümü yazmadan önce bazı maddi olgulara dikkat çekmek istiyorum.
Başbakanlık Aile Kurumu’nun bulgularına göre:
- Türkiye’de beş yıl içinde gerçekleşen töre cinayetlerinden 212’si Marmara bölgesinde işlenmiş; Marmara bölgesi birinci sırada! Aynı süre içinde Güneydoğu’da işlenen töre cinayetlerinin sayısı ise 121’den ibaret; neredeyse yarısı!
- Fakat... Töre cinayetini işleyenlerin doğum yerlerine bakıldığında tablo tersine dönüyor; Güneydoğu doğumluların sayısı 386’ya fırlıyor! Bölgesel dağılımda Marmara’nın birinci sıraya çıkmasının sebebi, iç göç yoluyla töre cinayetlerinin buraya taşınmış olmasıdır.
Kürt tarihi
Türk ya da yabancı tarihçilerden örnekler vermeyeceğim. Kürt kültürünün en önemli yazılı kaynaklarından biri olan Şeref Han’ın 1597’de yazdığı “Şerefname” adlı tarih kitabından bahsedeceğim.
Şeref Han’a göre, Kürtlerde çokeşlilik yaygındır, çok çocukları olur. Bu sebeple her yere yayılabilirlerdi ama “aralarında öldürme yaygın”dır, “birbirlerini yok ederler”, bu yüzden nüfusları da çok artmaz.
Kürt aşiretlerinin hep birbiriyle kavga ettiğini anlatan Şeref Han’a göre:
“Kürtler arasında, şimdilik, genel olarak emrine uyulacak ve yargısı uygulanacak bir kimse bulunmadığı için, çoğu kan döker, güvenlik ve düzen kurallarını çiğnerler. Kürtler en ufak ve en önemsiz nedenlerle ayaklanarak, önemsiz hatalar ve küçük suçlar yüzünden büyük suçlar işlerler...” (Sf. 20, 25)
Niye böyle? Kürtlerin ırki özelliklerinden, biyolojik genlerinden dolayı mı? Hayır...
Kürtlerde göçer aşiret ya da kabile denilen hayat tarzı çok kökleşmiş ve uzun süre devam etmiş olduğundan...
Türkmen, Arap, Çerkez aşiret törelerinde ve Avrupa feodalizminde de vardı bu tür töreler.
İranlı Kürt merhum Qasımlu’nun yazdığı gibi, Kürtlerin dağlık ve yaylalık coğrafyaları göçebelik ve hayvancılığı gerektirmiştir. Bu da aşiret yapılarını ve törelerini daha dayanıklı hale getirmiştir. Gökalp’in belirttiği gibi, Anadolu’ya göçen Türkmen aşiretleri dağ ve yaylalardan ziyade ova ve şehirlere yerleştikleri için göçebelikten daha çabuk kurtulmuşlar, töreler asırlar içinde çok marjinalleşmiştir.
Reel sorunlar
Bugün Türkiye’deki namus ve kan davası cinayetlerinin Kürtler arasında daha yaygın olduğu toplumsal ve istatistiksel bir gerçektir. Ama bunun sebebi onların Kürt olmaları değil, bu tarihsel ve sosyolojik faktörlerdir.
Bu töreleri Kürt kimliğinin bir özelliği diye nitelemeyi ‘politik doğruculuk’ açısından yanlış buluyorum. Zaten Kürtlerin büyük çoğunluğu bu törelere karşıdır.
Hem gerçekler görülmeli hem yapıcı bir dille anlatılmalı.
Kürt milliyetçilerinin işkencelerden, köy boşaltmalardan bahsederek “Türkler böyledir” diye neler yazdıklarını biliyorum; bunlar “kan davası” kültürünün etnik milliyetçi tezahürleridir.
Töre cinayetleri yüzünden “Kürtler böyledir” diyormuşuz gibi bir izlenim yaratmaktan da dikkatle sakınmak gerekir.
Şunu da belirtmeliyim, Kürtçü milliyetçiler “Matematiği de Kürtler icat etti” gibi ilkel fantezilerle kendilerini dolduruşa getirmeyi bırakmalı, töre cinayetleri, kadın, kızların okuması gibi reel sorunlarımızla ilgilenmelidir.
Taha Akyol
15 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder