13 Temmuz 2009 Pazartesi

İBRAHİM KAHVECİ

Herkes bir gün çiftçi olup Lamborghini'ye binecek

Her krizin aynı zamanda bir fırsat olduğunu en fazla Türk yatırımcısı bilir. Krize kadar fırsat gibi görülen yatırım alanları, krizle bir anda tersine dönerek batık alan haline gelebilmiştir. Öyle ki krizden önce nerede ise kimsenin görmediği yatırım alanlarıysa, krizden sonra yeni cazibe merkezleri oluvermiştir.

Bugün küresel kriz yaşanıyor ve şartlar bize özgü değil. Bu nedenle yeni iş fırsatları aynı zamanda küresel dengeleri belirleyecek özellikler taşıyor. Yani yeni yatırım fırsatları sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın fırsatı olacaktır.

İlk fırsat aslında bir kaçış öyküsü içeriyor. Çin ve Rusya gibi cari fazla veren ülkeler rezerv para sıkıntısından ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Özellikle Çin yatırımcıları kendi ülkelerinin dışında varlık yatırımlarına yönelmiş durumdadır. Nerede bir maden var, nerede uygun bir tarım arazisi var orayı kapatmanın peşine koşuyorlar.

Yurtiçine baktığımızda ise üç ana yatırım eğilimi görüyoruz. Kamuoyuna yansıyanlara göre birinci sırada enerji yatırımları yer alıyor. Hatta açıklamalara bakılacak olursa enerji yatırımlarının şu anki geri dönüş oranı maksimum 10 yıl olarak hesaplanıyor. Şu anki borsa şirketlerinin ve reel faiz düzeyine göre bu geri dönüş oranı oldukça makul bulunuyor. Ama sektörün krize karşı hassasiyeti düşünüldüğünde o bugünkü hesaplar tabii ki şaşabilir.

Ülkemizde öne çıkan ikinci yatırım alanı ise yine konut olarak göze çarpıyor. Krizden önceki konut çılgınlığı henüz bitmemişken, krizden sonra bile bu sektöre yeni giriş yapan gruplara rastlanmaktadır. Oysa yeni teşvik planının gelişmiş bölgelerden ziyade gelişen bölgeleri hedeflemesi karşısında, üretim tesislerinin olduğu bölgelerin kriz sonrası nasıl bir şekil alacağı büyük merak konusudur.

Türkiye ve dünyanın tek ortak yatırım hamlesini ise toprak üzerinde ve altında görüyoruz. Bazı önemli grupların hem ülkemizde hem de dünyanın diğer bölgelerinde toprak altı yatırım arayışlarını görüyoruz. Tıpkı Çin yatırımcısının arayışlarının bir benzerini Türk yatırımcısı da sürdürmektedir.

Bugün ülkemizde belki de en bakir görülen alan toprak üstü olarak bulunabilir. Yılların yanlış teşvik ve uygulamalarının sonucu, sürekli göç veren bir tarım ülkesi olmaktan kurtulma aşamasındayız. Mesela ovada fındığa verilen teşvik sonucu dağlık arazilerimiz neredeyse sürekli boşalıyordu. Ovada yetişme imkânı hayli yüksek ürünler ise yüksek fiyatlarla dışarıdan alınmak zorunda kalınıyordu.

Türkiye yeni tarım teşvik sistemi ile ülke insanının ana geçim kaynaklarından birini daha harekete geçirecek adımı atmaya başlıyor. Tarım arazisinin verimine göre yeni teşvik sistemi uygulamaya alınacak. Bu büyük bir adım; hem de tam küresel krizin fırsatı olarak görülen alanda atılması sebebi ile çok önemli bir adım.

Ünlü borsacılar küresel krizin tam ortasında önemli bir tespitte bulunmuşlardı. George Soros ile Jım Rogers kendileri ile söyleşi yapan muhabire, çiftçiliğin yaygın olduğu bölgeye taşınması tavsiyesinde bulunarak “Çiftçiler Lamborghini marka araba kullanırken ticaretle uğraşanlar traktör kullanmayı öğrenmek zorunda kalacak” demişlerdi.

Şimdi ülkemize baktığımızda da bazı şirketlerin ana faaliyet kollarından ayrı olarak tarım alanına yatırımlarını artırdıklarını görüyoruz. Uzun vadeli bu yatırım fırsatının yeni teşvik sistemi ve küresel kriz fırsatı eşliğinde neler getireceğini hep beraber göreceğiz.

Şirketlere baktığımızda ise Lamborghini hayali sadece çiftçilere bırakılmayacak gibi duruyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder