3 Şubat 2009 Salı

Bürokrasi bu kez Erdoğan'ın arkasında

Pazar günkü yazıyı şu satırlarla bitirmiştim: " Başkan Obama dönemi, Türkiye'nin milliyetçi ve statükocu kesimlerinde ciddi sıkıntılara (mesela soykırım meselesi) yol açacak. Onu da bilelim."
Niye böyle olacak?
Çünkü: Politik psikiyatride dünyanın bir numaralı uzmanı olan ve çalışmalarını ABD'de sürdüren Prof. Vamık Volkan'ın da belirttiği gibi, Obama, " Terörizmle savaş bitti " diyor. (Pınar Öğünç ile röportaj, Radikal, 2 Şubat)
Ne demek bu?
Eğer bir örgüt, amacına ulaşmak için ya da bazı güçlerin maşası olarak terörizme başvurursa, göz mü yumulacak? O örgütle mücadele edilmeyecek mi?
Öyle değil! Başkan Obama'nın kastettiği şu: Terörizmle savaş, artık ABD dış politikasının belirleyici kavramı olmaktan çıkacak.
Diplomasi, gerilimin yerini alacak.
Bu yeni anlayışın pratikteki karşılığı kabaca şöyle: Hamas, İsrail'e karşı savaştığı için ve " İslamcı " olduğundan ABD tarafından da terörist örgüt olarak kabul ediliyordu.
Birçok ülke Hamas'ı terörist örgüt olarak görmemesine rağmen (mesela Fransa ve Rusya ) ABD'nin baskısıyla Hamas dışlanıyordu.
Öte yandan aynı Hamas, Filistin seçimlerinde, 132 üyeli parlamentoda 76 koltukla temsil edilir hale gelmişti.
Bu açıdan bakıldığında karşımızda Filistin halkının önemli bir temsilcisi bulunuyordu.
Dolayısıyla 11 Eylül İslamofobisi mantığıyla hareket ederek bu hareketi dışlamak yerine onu masaya oturtmak çok daha akılcı bir politikaydı.

Gelelim Türkiye'ye.
Hamas'ın terörist örgüt değil bir siyasi aktör olarak uluslararası diyaloga davet edildiği bir dünyada, Türkiye'nin durumu ne olacak?
Başkan Obama döneminde Ankara, Kürt meselesinde nasıl bir tavır takınacak? PKK ile masaya oturmasa da, mesela Kürt Partisi DTP ile ilişkisi nasıl şekillenecek?
Tam da Hamas'ın seçimleri kazandığı 2006'da, Başbakan Erdoğan, Güneydoğu'da meydana gelen olayların ardından şöyle diyordu: "Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa, kim olursa olsun eğer terörün maşası haline gelmişse, gerekli müdahale ne ise bunu yapacak. Hiçbir demokrasi standardı bu tür şiddet olaylarına müsaade etmez."
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e, Filistinli çocukları öldürdüklerini söyledikten sonra, Erdoğan 2006'daki söylemini tekrar kullanabilecek mi?
Genelkurmay'ın DTP'yi yok sayma tavrı devam edecek mi? Acaba askerler bilhassa 1990'larda ciddi hatalar yaptıklarını kabul edebilecek mi?

Bir başka yakıcı konu da 1915 olayları: Soykırım mı, değil mi? ABD Kongresi, "1915 tehciri soykırımdır" kararı alırsa, Ankara'nın hali nice olacak? (Başkan Obama'nın bu temayülde olduğu biliniyor.)
Bugün sevgilimiz olan Obama, bu kararın ardından tu kaka mı edilecek, yoksa dönemin ruhuna ayak mı uydurulacak?

1) Bence Ankara, TRT Şeş, Alevi açılımı, CHP'nin çarşaf açılımı, Ermenice yayın gibi hamlelerle Başkan Obama dönemine hazırlanıyor. Ergenekon operasyonları da bu sürece eklemlenecektir.
2) Başbakan'ın Davos Tavrı belli ki bürokrasi tarafından destekleniyor. Başta askeriye olmak üzere kurumlar, Türkiye'nin Ortadoğu'da etkin bir siyasi aktör olması konusunda hevesli gözüküyor.
3) Eski bir spekülasyonumu tekrarlayayım: Musul-Kerkük'ün yitirilmesini Osmanlı-Türk çizgisi hiçbir zaman kabullenmedi.

Emre Aköz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder