Dün Obama’nın tüm gününü...
Ve her söylediğini izleyince...
Biraz abartılı da olsa zihnimde dolaşan ama cümleye dökmediğim soruyu yüksek sesle kendi kendime sordum:
-Orta-Doğu’da İsrail’in yerini Türkiye mi alıyordu?
Soruyu iyice açıp, cevaplamadan önce... Dünkü ‘Yeni Dünya Düzeni ve Obama’ başlıklı yazımdaki şu bölümü yeniden hatırlatayım:
‘Uluslararası sistem ve ABD...
AK Parti iktidarı ile Türkiye’nin bu bölgede yeni bir görev üstlenmesine çalışıp duruyor...
Müslüman bir ülkenin, insan hakları, demokrasi ve piyasa ekonomisi ile kol kola yürüyebileceğini, idealler doğrultusunda vatandaşlarını özgürleştirip zenginleştirebileceğini Türkiye’nin göstermesini istiyor.
Mesajı çok iyi algılayıp, kendi çıkarları doğrultusunda gerçekleştirmekte çok becerikli olmasa da...
Türkiye hala bu modelin örnek ülkesi olma şansına sahip.
Obama’nın da Müslüman Türkiye’nin AB kriterleri ile evlenmesini sağlamak için çalışacağını ilk baştan açıklaması bu yüzden...
ABD’nin örnek ülke olarak Müslüman dünyaya göstereceği Türkiye, AB standartlarında bir ülke haline gelecek...
Bu, bireyin öne çıkması, refahının artması, yaşam alanının, özgürlük sınırlarının genişlemesi demek...
Ayrıca Türkiye, ‘modern İslam’ın’ taşıyıcılığını da üstlenmiş olacak...
‘İslam’da reform’ anlayışını da sahiplenerek, radikal bir anlayışa karşı cephe oluşturacak.
Bunların başarılması, Kafkaslar’a uzanan Ortadoğu’da Türkiye’nin mevcut etkinliğinin artmasını ve hatta başarısına orantılı olarak ‘alt küresel güç’ olması da rahatlıkla mümkün hale gelecek...’
Obama’nın Türkiye ziyaretinden önce kaleme aldığım bu bölümü, Obama’nın dünkü tüm konuşmalarını dinledikten sonra hiç değiştirmeye gerek yok...
Ama biraz daha derinleştirebiliriz...
* * *
Benim açımdan...
ABD Başkanı Barack Obama’nın tüm geziyi en derin ve anlamlı, üstelik tüm içeriğini de kapsayacak şekilde ifade eden açıklaması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı basın toplantısının sonundaki soruya verdiği cevapta saklıydı:
‘Türkiye’nin önemini vurgulamak istiyorum. Türkiye batı ve doğu arasında köprü görevi gören bir ülke olarak adlandırılır. Sıradışı ve zengin bir mirasa sahip. Söz konusu eski medeniyet ve yeni ulus devletlerin birlikte barındığı, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye önem veren, canlı ekonomisi olan, NATO üyesi ve çoğunluğu Müslüman olan, bu anlamda özgün bir yere sahip. Bölgesel ve stratejik anlamda son derece önemli. Bunun sonucu olarak birlikte çalışmamız bizi heyecanlandırıyor. Birlikte çalışmak Müslüman dünyası ile Batı dünyası arasında birleşmeyi sağlayacak, bizi refah ve güvenliğe götüren bir yol olacak.
Başarı Türkiye ve ABD’nin model ortaklık oluşturmasıyla mümkün olabilir. Baskın bir Hıristiyan ulusla Müslüman ulus bir araya gelecek ve 2 kıtayı birleştirecek. Bizim son derece büyük bir Hıristiyan nüfusa sahip olmamıza rağmen biz kendimizi vatandaşların oluşturduğu, ideallerin birbirine bağladığı bir ulus olarak görüyoruz. Laik bir ülke vaadinin ve hukuk üstünlüğüne saygı gösterme vaadinin sürdürülmesinin Batı ve Doğu olarak birlikte hareket edebilecek olursak son derece sıradışı bir etkisi olacaktır.’
* * *
Obama...
Ve Demokratlar’ın Amerika’sı...
Müslüman Türkiye’nin bundan böyle İsrail’in yerini tutması arzusunda gibi gözüküyorlar...
Ama bir şartla...
AK Parti’nin pek de becerdiği söylenemeyecek olan ‘muhafazakárlık-demokratikleşme’ dengesini sağlamasını, evrensel hukuka, temel hak ve özgürlüklere olağanüstü ve sürekli bir titizlik göstermesini isteyerek...
Yani başörtüsüne özgürlük isterken, Moda’ya yasak koymaya kalkmadan...
Darwin’e sansür getirmeden...
Yönetim sırasında kutsal metinlere değil, evrensel hukuk kurallarına referans yaparak...
Obama’nın Anıtkabir defterine yazdıklarından muhalefetle görüşmesine kadar tüm jestlerinde, Türkiye’nin tüm diğer Müslümanlara örnek olabilecek vitrin kimliğini AB standartlarında demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi ve Müslümanlığın ‘kültürel boyutu’na dayalı gerçekleştirme vurgusu gördüm...
Bir önceki dönemde ‘laiklik, demokrasi ve hukuk’ Müslüman kimliğin gölgesindeydi, şimdi eşitlenmiş, hatta bir adım öne çıkmış görüyorum...
Çünkü istenen siyasal İslam değil, kültürel İslam... Bu kültürün bireyin temel hak ve özgürlüklerine baskı yapar hale gelecek bir şekilde siyasallaşmasının önlenmesi...
* * *
AK Parti ve Türkiye...
‘Muhafazakárlaşma ile demokratikleşmeyi’ sağlıklı bir dengede tutabilir ise, ABD’nin yeni dönemde İsrail düzeyinde bir kankası olacağa benzemekte...
Mehmet Altan
7 Nisan 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yazının İslam'ı belli sınırlara hapseden bazı cümlelerine karşı çıkmakla beraber, israilin substitute'u olarak gösteren özgün yorumundan dolayı koymak durumunda hissetim kendimi
YanıtlaSilAK