Şu görüş yanlıştır: Cumhuriyet kurulduktan sonra Kürtlere karşı yoğun bir asimilasyon politikası uygulanmış ve Kürtler Türkleştirilmeye çalışılmıştır.
Lâkin şunu söylüyorsanız anlaşabiliriz: Cumhuriyet kurulduktan sonra millî temele dayalı üniter bir devlet kurulmuş; ancak bu yapılırken vatandaşların benzeştirilmesini sağlamak için etnik temelli olmayan bir asimilasyon politikası uygulanmıştır. Cumhuriyet ’in zorla Batılılaştırma dayatması, etnik entegrasyon konusundaki baskılardan daha güçlüdür.
Aslında devlet, ‘üst kimlik’ üzerinde durmuş; ‘alt kimliği’ görmezden gelerek zaman içinde entegrasyonun sağlanacağını varsaymıştır.
***
20. asır başlarında Osmanlı ’nın son döneminde, bir taraftan azınlık isyanlarıyla uğraşılırken diğer taraftan da ‘Türk’ unsurunun hâkimiyetinde bir ‘millî devlet’ fikri, milliyetçi/Türkçü akımlar tarafından savunulmuştur. İmparatorluğun en gerçekçi değerlendirmesini yapan II. Abdülhamid , kendi döneminde Anadolu başta olmak üzere İslâm/Türk unsurların yaşadığı coğrafyaya önem vermiştir. Abdülhamid Han , Batı ’nın emperyalizmi karşısında panislamizmi kullanmıştır.
Millî Mücadele döneminde Atatürk , ‘anâsır-i İslâm’ a önem vermiş ve yıkılan İmparatorluğun imkânlarından faydalanmıştır.
1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti ise yepyeni, ‘millî’ ve ‘üniter’ bir devlettir. 1924 Anayasası ’nın 88. maddesine göre; “Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese ‘Türk’ denir.” 1982 Anayasası ’nın 66. maddesinde ise; ‘Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür’ denilmektedir. Her iki düzenlemede de ‘etnik kimliğin’ kastedilmediği; din ve ırk ayrımı yapılmadığı; sadece siyasî ve hukukî ‘üst kimlik’ ten bahsedildiği âşikârdır.
Son döneme gelinceye kadar etnik kimlikler karşısındaki devlet politikası, ‘alt kimliği görmezden gelme’ şeklinde özetlenebilir. Özellikle son çeyrek asırda, ‘Türk kimliği’ nin etnisite kastetmediği ve siyasî üst kimlik olduğu, ‘Vatandaşlık’ ön plâna alınarak izah edilmiştir. Esasen, bırakınız üniter devletleri, federatif siyasî yapılarda bile ‘vatandaşlık üst
kimliği’ tektir.
***
Vatandaşların demokratik hak ve hürriyetler ile kültürel çeşitlilik bakımından geniş bir yelpazenin içinde her türlü imkânlardan faydalanması normal karşılanmalıdır.
Ancak bu imkânlardan faydalanılırken ayrı bir siyasî kimlik talebinin karşılanabilmesi düşünülemez. ‘Millî’ ve ‘üniter’ devletlerde bu ayrılık, devletin ana yapılanmasına ve bütünlüğüne tamamen aykırıdır.
Eğer Anayasa ’daki vatandaşlıkla ilgili tanımlama, etnik kimlik olarak anlaşılıyorsa bunun telâfisi mümkündür. Ancak, Anayasa ’da bunun ötesinde, devletin ‘millî ve üniter devlet olma’ özelliğine zarar verecek bir yapı plânlayanlar varsa boşuna hayâl etmesinler. Zira milletimiz, Türküyle , Kürdüyle bu emrivâkilerin karşısına çıkacak ve her hâlükârda bütünlüğünün bozdurulmasına müsaade etmeyecektir.
***
Türkiye , heterojen etnik kimliklerin yaşadığı, çokkültürlü bir mozaik değildir. En az yüzde 85’i etnik kimlik olarak da Türk olan ve yüzde 97’sinin Türkçe konuştuğu bir ülkedir. Çok daha önemlisi, yaklaşık olarak nüfusun yüzde 10’unu teşkil eden Kürt kardeşlerimiz ile aramızda ‘kültürel kimlik’ bakımından hemen hiç fark bulunmayışıdır.
Başbakan ’ın dediği gibi, herkes kültürel ve etnik kimliğini çekinmeden ifade edebilmeli ve hattâ bundan gurur duyabilmelidir; elbette buna hiçbir itirazımız olamaz. Kürt kardeşlerimizle aramızdaki tek fark olan dilin bir kültür unsuru olarak değerlendirilmesine de karşı değiliz. Bu konuda her türlü yayın faaliyeti serbest olmalıdır. Üniversitelerde Kürdoloji üzerine araştırma yapan enstitülerin kurulması ve Kürtçe ’nin seçmeli dil olarak öğretilmesi de mümkündür.
Lâkin bütün bunlar yapılırken, birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak faaliyetlerden kaçınmalı ve Türkiye ’de yaşayan herkesin bir parçası olduğu Milletimizin farklılıkları üzerinde değil ortak değerleri üzerinde durmalıyız. İşte o zaman huzur içinde yaşayan, tasada ve kıvançta beraber olan bir Türkiye ortaya çıkacaktır.
Gerçek sosyal açılım da budur.
Hasan Celal Güzel
29 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder