26 Mayıs 2009 Salı

Savaş lobisi ile laikçilerin ortak hedefi: Çankaya

Emekli Org. Şener Eruygur'un eşi Mukaddes Eruygur'a ait olduğu iddia edilen yeni bir ses kaydı daha medyaya sızdı. Bunlardan bazılarının üstünden geçmekte fayda var:
* Sabih Kanadoğlu ile Vural Savaş, Şener Eruygur'un yaptıklarını çok iyi biliyor ve takdir ediyorlarmış.
Darbe heveslisi bir komutan var ortalıkta. Bir yandan yasal gözüken ama aslında gıllıgışlı olan, öte yandan da 'Cumhuriyet Çalışma Grubu' gibi yasal olmayan işler yapıyor.
Ancak bu iki adliyeci, Eruygur'un amacını gayet iyi anlamalarına rağmen, onu takdir ediyor, "Bu yaptıkları hukuka ve demokrasiye sığmaz" demiyor.
* Ses kaydındaki bir başka bölüm de, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile ilgili.
Şener Eruygur, Atatürkçü Düşünce Derneği'ne başkan olduğunda telefonlar kesikmiş.
Bunun üzerine, Şener Beyi pek seven Cumhurbaşkanı Sezer, iki kere 50 milyar (50 bin lira) veriyor. Bir 50 daha verecekmiş ama sonra vazgeçmiş.
Ses kaydı şöyle:
"Üçüncüsünde korktu veremedi AK Parti'den. Şener'i de çok seviyor adam ama o korktu, o mitingde veremedi parayı. Cumhurbaşkanı korkar mı? Büyük hata yaptı. Para lazım, ses düzeni kurulacak, bilmem ne olacak. 'Size para lazımdır hemen onu hızlandıralım' demiş, ondan sonra 'Veremeyeceğim' diye haber geldi."
Geçen Temmuz'da ne yazmıştık?
Milli İstihbarat Teşkilatı, Ergenekon ile ilgili çalışmasını ilk kez 2003 yılında ilgili makamlara (Çankaya, Hükümet, Askeriye) gönderiyor. Sonra bu çalışmayı 2006'da tekrarlıyor. Aynı bilgilendirmeyi tekrar yapıyor.
Yani darbe çalışmalarından haberdar olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Sezer, Köşk gizli ödeneğinden Eruygur'a para akıtıyor.
Hatırlayın: Sezer'in, Köşk'teki tasarruf uygulamaları kamuoyuna gururla yansıtılmıştı.
Yani eski cumhurbaşkanı, halka, "Senin parana gözümün içi gibi bakıyorum" mesajını verirken, aynı anda halkın parasıyla, halkın temsilcisi olan hükümeti alaşağı etmeye çalışıyordu.
İşte bu yüzden, "Ergenekon'un neresinde" sorusu herkes için sorulmalıdır, demiştik!
***

* Ses kaydında bir başka tema da Cumhurbaşkanı Gül'ü yargı kanalıyla Köşk'ten indirme planı.
Bu kez de Mayıs 2008 uzanalım:
Kapatma davasının AKP'yi bitirmekten başka hedefleri vardı: 1) Partiden kopan milletvekillerini, Abdüllatif Şener gibi etki alanlarındaki bir siyasetçiye kaydıracaklardı.
2) Onda sonra da sıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gelecekti.
Asıl büyük amaç ise siyasi sistemi kendi çıkarlarına uygun biçimde restore etmekti.
***

Bugün görüyoruz ki Ergenekon davasına rağmen plan bazı zihinlerden silinmiş değil.
* Eğer plan rafa kalkmış olsaydı, Abdüllatif Bey, örgütlü AKP ve karizmatik Tayyip Erdoğan'a rağmen parti çalışmalarına devam etmezdi.
* Plan gündemde olmasaydı, Sincan Ağır Ceza'dan 'Cumhurbaşkanı Gül yargılanmalı' diye bir karar çıkmazdı.
Ve şu çok önemli:
Bu analizleri iç siyaset açısından yapıyoruz ama olayın arkasında Güneydoğu'daki kirli savaş var.
'Kürt Sorunu' denilen şey, aynı zamanda milyarlarca dolarlık bir 'piyasa': Yerli ve yabancı lobiler, hem siyasi açıdan, hem de ekonomik olarak bu piyasanın kapanmasını istemiyor. Saldırıyı sürdürmeleri işte bu yüzden!

Emre Aköz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder