24 Haziran 2009 Çarşamba

SÜLEYMAN YAŞAR

Devlet borçları azaldı

Son günlerde bazı çevreler kamu borçlarının hızla arttığını ileri sürüyorlar. Oysa önceki gün Hazine Müsteşarlığı’nın açıkladığı toplam devlet borçları Amerikan Doları olarak azaldı.

Toplam devlet borçları, 2008 yılının mayıs ayında 287,2 milyar dolar tutuyordu. 2009 yılı mayıs ayında 267,9 milyar dolara gerileyerek 19,3 milyar dolar azaldı. Devlet borçlarının dolar cinsinden azalması, Türk parasının dolar karşısında değer kaybetmesi nedeniyle ortaya çıktı.

Devlet borçlarının dolar cinsinden gerilemesine karşın, borcun, ulusal gelire oranında artış olduğu ileri sürülebilir. Devlet borçlarının ulusal gelire oranı ekonomideki küçülme nedeniyle borç miktarı aynı tutarda kalsa bile artar. Ama bu görüşe karşı, devlet dış borçlarının geçen bir yıl içinde 70,6 milyar dolardan 71,2 milyar dolara yükselerek sadece 600 milyon dolar tutarında arttığını söyleyebiliriz.

Dış borçlanmada bu küçük artış bize devletin dış borçlanmaya pek fazla ihtiyacı olmadığını, iç borçlanma ile ihtiyaçlarını karşıladığını gösteriyor. Özel sektörün kredi talebi azaldığı için devletin borçlanması bankaların zarar etmesini önlüyor. Devlet borçlanmasa bankalar ellerindeki fazla para nedeniyle zarar edecek.

Devletin iç borç yapması bir kolaylığı beraberinde getiriyor. Türkiye, dalgalı kur rejimi uyguladığı için hızlı bir sıcak para çıkışıyla karşı karşıya kalındığında, devlet borçları, döviz rezervleri için risk oluşturmuyor.

Ayrıca çok tehlikeli bir ekonomik ortama girilirse devlet borçlarının yüzde 73,4’ü iç borç olduğu için borç faizlerini operasyonel bütçe açığı yoluyla kapatmak mümkün olabiliyor. İşte bu nedenle devlet borçlarının seviyesi ve bileşimi teknik olarak yüksek risk taşımıyor. Unutmadan IMF’ye olan borçların devlet borçlarının yüzde 2,5’ini oluşturduğunu belirtelim. Yeni bir IMF kredisi alınırsa IMF’ye olan borçlar kamu borç yükünü daha da arttıracak. Kamu borç yükü arttı diyerek korku yayanlar aynı zamanda IMF’den borç alınmasını da istedikleri için düştükleri çelişkiyi göstermekte fayda var.

Özel sektör borçlarına gelince... Reel sektörün 132 milyar dolarlık borcunun 35 milyar dolarlık kısmı Türkiye’deki bankaların yurtdışı şubelerinden alınmış. Ayrıca Bahreyn, Malta ve Cayman Adaları gibi vergi cenneti olan ülkelerden de 33 milyar dolar borç kullanılmış. Bu borçların Türk işadamlarının kendi kendilerine verdikleri borçlar olduğu açık bir gerçek. Çünkü, dünya mali krizinin derinleştiği 2008 eylül ayının ortasından bugüne kadar geçen 10 aylık sürede mali krize rağmen her ay 4-5 milyar dolar tutarında borç servisini özel sektör zorlanmadan ödeyebiliyor. Bu da bize özel sektör kuruluşlarının dış borçlarını ödeyebileceğini gösteriyor.

Peki, devlet borçları konusunda sorun var diyenler ne istiyorlar? Onların istekleri Ak Parti hükümetini sıkıştırıp görevden uzaklaştırmak. Bu nedenle bütçe açığını ve devlet borçlarını koz olarak kullanmaya çalışıyorlar ama yaptıkları hesap doğru değil. Çünkü, bütçe konvansiyonel olarak açık verse de, birincil bütçe açığı yok. Yani konvansiyonel açıktan faiz ödemeleri çıkartıldığında bütçe açık değil aksine fazla veriyor. Birincil bütçe dengesindeki fazla 2009 yılının ilk beş ayında 5,4 milyar lira oldu. Birincil bütçe açığı olmadığına göre maliye politikası sürdürülebilir durumda. Öyle bazılarının söylediği gibi bütçede önemli bir sorun yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder