17 Ocak 2009 Cumartesi

Erk arıyorsanız, Encümen-i Daniş'i takdim ederim

Son dalgayla gözaltına alınanlara 'Encümen-i Daniş' hakkında soru sorulduğunu yazdı gazeteler. Dikkatinizi çekmişse merak da etmişsinizdir. Çok meraklılarınız arasından beni ayıplayanınız çıkmışsa sevinirim.

Geçen yılın başlarında bazı komutanların birbiri ardına itirafları medyaya yansıdığında bu işin arkasında başka bir iş olacağından duyduğum kuşkuyla yazdığım Kulis'in başlığı 'İtiraf mevsimi' idi. Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun görev süresi biterken yerine Org. Hilmi Özkök gelmesin diye katlandığı zahmeti yazmıştı bir meslektaş...

Kıvrıkoğlu'nun “Bu açıklamaları yapmaya bir-iki eski bakan da beni teşvik etti” dediğini işitince şunları yazmıştım: “Encümen-i Daniş'ten arkadaşları olmalı o eski bakanlar... Belki de, bu tarzda bir çıkışı Encümen-i Daniş olarak planlamışlardır... / Yoksa hiç duymadınız mı Kıvrıkoğlu'nun da içinde yer aldığı, bazı eski politikacılar ve akademisyenlerden oluşan Encümen-i Daniş'i... / Ben onu anlatmaya başlayana kadar 'Neden?' sorusu üzerinde düşünün derim.”

Şimdi fark ediyorum ki, o günlerde verdiğim anlatma sözünü tutmamışım.

Oysa Encümen-i Daniş bir zamanların kudretlularının ileri yaşlarda da güç politikası oynamalarını sağlayan kuruluşun adı.

'Kuruluş' dediysem “Üyeleri kimlerdir?” merakından kurtulmak için Dernekler Masası'na müracaat ederek cevap alabileceğinizi sanmayın. Herhangi bir merkezi de yok bu kuruluşun... Ancak kendileri fena halde varlar. 15 günde bir toplanıyor ve ülkenin durumunu görüşüyorlar. Genel Sekreterin kaleme aldığı raporu Başkanın imzasıyla seçtikleri devlet yöneticilerine gönderiyorlar.

Süleyman Demirel ile Ahmet Necdet Sezer Çankaya Köşkü'nde otururlarken onlara gönderirlermiş, başbakanlara da... Sezer “Aksatmadan gönderin” demiş, gönderileni okur ve gereğini yerine getirirmiş...

Öğrendiğime göre, Encümen-i Daniş'in 'mektup arkadaşı' listesinde Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan yok... Herhalde Meclis Başkanı Köksal Toptan ile Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'a gidiyordur raporları...

Eski başbakanlar, bakanlar, genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, sefirler, tanınmış bürokratlar, bazı üniversite hocaları... 40 kişiyle sabit tuttukları, ancak ölümle boşalan üyeliklerine mevcutların tamamının onayıyla yeni isim seçen kuruluşun üyeleri hep devlette üst düzey görev yapmış insanlar...

Moda Deniz Kulübü'nde iki haftada bir yapılan toplantılarına katılım genellikle yüksek oluyor...

Çok çok uzun yıllar önce toplantı mekânlarına tesadüfen uğrayıp bu kadar önemli simayı birarada gördüğümde merakım tutuşmuştu. Aradım, o zaman yazdığım Encümen-i Daniş yazımı bulamadım. Ortalıkta dönmekte olan garipliklerin kaynağını keşfettiğimi düşünmüştüm o gün; şimdiden geçmişe bakınca fazla hatalı düşünmediğim anlaşılıyor...

Sağolsun, dönemin başbakanı Tansu Çiller 40 kişi adına önemli bir şahsın imzasıyla kendisine gönderilen mektubu 1995'te basına sızdırmıştı da Encümen-i Daniş adıyla bir kuruluşun varlığını geniş kitleler o vesileyle öğrenmişti.

“Uzun zamandan beri açıkça ve pervasızca, anayasaya dayalı demokratik ve laik düzenimizi kökten tahrip etmeyi ve yerine şeriata dayalı devlet düzenini zorla uygulamayı amaçlayan beyan, eylem ve davranışlara girildiği görülmektedir” diye başlıyordu mektup ve “Türkiye'yi temelinden yıkmak, ülkeyi ve milleti bölmek isteyen sorumsuz kurum ve kişilere karşı şu yasal, idari ve yargıya yönelik ciddi tedbirlerin alınmasını öneririz” diye devam etmekteydi.

İstedikleri, öncelikle Kur'an Kurslarının yaygınlaştırılmaması, İmam Hatiplerin sayısının da azaltılmasıydı.

1995'te talep ettiklerinin hayata geçirilmesi için 28 Şubat post-modern darbesinin yaşanması gerekti. Ülkeye 28 Şubat sürecini yaşatan komutanların hepsi, istisnasız hepsi, Encümen-i Daniş'te üye olarak hizmet veriyorlar bugün...

DP iktidarının daha en başlarında garip bir-iki icraatı vardır; meselâ Milliyetçiler Derneği'nin kapatılması... O icraatların Encümen-i Daniş üyelerinin Bayar ve Menderes ikilisine gönderdikleri mektupların sonucu olduğu anlaşılıyor.

Yakın zamanların en önemli -fakat akim kalmış- eylemlerinden biri de, Turgut Özal'ı cumhurbaşkanı seçtirmeme girişimiydi. Encümen üyeleri aralarından Fethi Çelikbaş'ı aday göstererek seçimi kilitlemeyi düşündüler; bunu yaptılar da... Özal onlara rağmen seçildi.

2007 yılında yaşanan 367 saçmalığı ile cumhurbaşkanlığı seçiminin kilitlenmesinde oynadıkları rolü bilmiyoruz; ama tahmin edebiliyoruz.

Tarihini 1800'lü yıllara kadar dayandırıyor, yakın tarihini bile Atatürk'ün silâh arkadaşlarıyla başlatıyorlar, ama Encümen-i Daniş'in bir 'erk' (yoksa 'ERKE' mi demeliydim?) haline gelişi Fahri Korutürk dönemiyle başlıyor. 1980 sonrasının bir ürünü Encümen-i Daniş, 1980 sonrası olanların bir bölümü de onların ürünü...

Demek savcılar 'Encümen-i Daniş' konusunu da soruşturuyorlar ha!

Taha Kıvanç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder