14 Ocak 2009 Çarşamba

YARSAV Soruları

YARGITAY Başkanı Sayın Hasan Gerçeker Ergenekon soruşturması hakkında sorumlu ve özenli bir dil kullanıyor, tartışmalarda taraf olmaktan dikkatle sakınıyor. Doğru bir hukuk ilkesini ifade etmekle yetiniyor:
“Yargılama devam ediyor. Bizim bu aşamada bir şey söylememiz yanlış olur! Hukuk her şeyi kendi içinde halleder.”
Yargı mensuplarına yakışan budur; vakur ve adalet mesleğine uygun bir duruştur.
Gerçeker devam ediyor:
“Soruşturma sonuçta Yargıtay’a gelecek. Yargıtay’ın bu konuda görüş belirtmesi yanlış anlamalara sebep olur...”
Gazeteciler haklı olarak YARSAV’ın açıklamalarını sorduğunda Yargıtay Başkanı şu cevabı veriyor:
“YARSAV dernek. Ama Yargıtay adli yargının en tepesindeki kurum!..”
Yargıtay Başkanı’nın bütün bu söylediklerine tüm kalbimle ve zihnimle katılıyorum.
Ama aklıma takılan sorular da yok değil...

Merak ediyorum
Madem “YARSAV dernek”tir, buna karşılık “Yargıtay adli yargının en tepesindeki kurum”dur, öyleyse bir dernek kendi özel görüşlerini nasıl olur da Yargıtay binasında açıklayabilir?!
Yargıtay’ın kurumsal olarak “konuşmama” özeni gösterdiği bir adli konuda, bir derneğin görüşlerini Yargıtay binasında ilan etmesi “yanlış anlamalara sebep” olmaz mı?!
YARSAV Başkanı Sayın Emin Ağaoğlu, bir Yargıtay savcısıdır; emekli falan değildir, kamu görevi devam ediyor. Ağaoğlu’nun ateş püsküren basın toplantısında onu coşkuyla alkışlayanlar da Yargıtay’ın bazı üyeleridir!
Merak ediyorum; hangi tavır doğru?
Adli soruşturma hakkında Yargıtay’ın “konuşmama” kararı mı?.. Yoksa YARSAV’lı Yargıtay mensuplarının öfkeli, gösterili basın toplantısı yaparak görüşlerini ilan etmeleri mi?!
Evet, merak ediyorum, hangisi doğru?
Sayın Yargıtay Başkanı’nın tavrı benim yargıya güven ve yargıya saygı duygularımı güçlendirmiştir. Ama YARSAV’ın Yargıtay’da basın toplantısı yaparak tartışmalarda keskin ‘taraf’ haline gelmiş olması beni kaygılandırmıştır: YARSAV Başkanı’nın öfkesi ve onu alkışlayan yargıçların keskin tavrı, yarın önlerine gelecek herhangi bir dosyaya bakışlarını etkiler mi? Etkilemez mi?
Bilmediğim için kaygılıyım zaten.
Sayın Başkan Gerçeker ve Yargıtay’ın sayın üyeleri, ne dersiniz, kaygılanmakta haksız mıyım?

İzin alındı mı?
Yargıtay Başkanı “Bu aşamada bir şey söylememiz yanlış olur” dediği halde YARSAV nasıl oluyor da öfkeli, gösterili basın toplantısını Yargıtay binasında yapıyor?
Yargıtay Başkanı’ndan izin alarak mı?
İzin aldıysa Sayın Başkan’ın sözlerine ne diyeceğiz?
Yoksa YARSAV, Yargıtay Başkanı’ndan izin bile almadan mı Yargıtay binasını kullandı?! Eğer böyle ise, en azından, bu nezaketsizliği yaptırtan öfke adalet adına kaygı verici değil midir?
Sayın Başkan Gerçeker... Ben ömrüm boyunca “yargının tarafsızlığını” savundum; o yazılarım daha çok kavramların felsefi anlamlarıyla ilgiliydi... Şimdi bambaşka bir endişe hissetmeye başladım: 1970’lerde polis teşkilatında yaşanmış vahim POL-DER ve POL-BİR kutuplaşmasına benzer bir kutuplaşma mı oluşacak yargıda?!
Kestiği parmağın acımaması gereken adalet bunu kaldırabilir mi?!
Bu sorumu, adalet dağıtan bütün vicdanlara soruyorum.

Taha Akyol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder