17 Ocak 2009 Cumartesi

Ersöz: Silopi'den Ergenekon'a…

25 Ocak 2000… HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ile HADEP üyesi Ebubekir Deniz, Silopi Jandarma İlçe Komutanlığı'na gittikten sonra ortadan kaybolmuştu.

"Silopi kayıpları" Türkiye'nin 10 yılına, doksanlı yıllarına damgasını vuran, bir ucu devlet içi çetelere, diğer ucu örgütleri de kuşatan kanlı ve karanlık rantlara giden faili meçhul cinayetli "dehşet günleri"ni hatırlatmıştı.

Sadece hatırlatmakla kalmamış, endişe yaratmış, "toplumsal bir güvensizlik" ve "negatif enerji üretimi"nin merkezi olmuştu.

2009 yılındayız…

Tanış ve Deniz'den hâlâ haber yok…

Kimi kanıtlar var ama.

Tanış'ın bilgisayarında bulunan, İçişleri Bakanlığı'na yazdığı dilekçe ve dilekçedeki şu sözler:

“Halen Silopi HADEP İlçe Başkanlığı'nı yapmaktayım. Eylül 2000 tarihinde Genel Merkez tarafından atamam yapıldığından bu yana güvenlik güçleri tarafından bu görevimden vazgeçmem için uyarılmakta ve tacize uğramaktayım. Son olarak 02.01.2001 tarihinde, babam Cizre'den Silopi'ye giderken askeri kontrol noktasında alıkonulmuştur. İlçe komutanlığında benim nerede olduğum, neden HADEP'ten ayrılmadığım konusunda sorgulanmış, kendisine perşembe günü Alay Komutanlığı'nda bulunmam söylenmiştir.

Perşembe günü Diyarbakır'dan komutanlığı arayıp, işlerim nedeniyle söylenen tarihte orada olamayacağımı bildirdim. Cuma günü babam tekrar Silopi İlçesi Merkez Komutanlığı'na götürülmüştür. Burada Alay Komutanı ile telefonda görüştürülmüştür. Alay Komutanı telefonda babama, 'Serdar bugün mutlaka buraya gelmeli. Gelmediği takdirde bir daha Şırnak topraklarına ayak basmasın. Bastığı takdirde kendisini öldüreceğim. Kime giderseniz gidin. Yerim, mekânım, rütbem bellidir' dedikten sonra telefonu kapatmıştır. Şu anda Şırnak iline gidememekteyim. İşlerimi yapamaz haldeyim...”

Bu alay komutanının bilmeyen kalmadı, iki gün önce tutuklanan Ergenekon firarisi emekli tuğgeneral Levent Ersöz olduğunu…

İlginç değil mi, Levent Ersöz yakalandığında yanında Silopi'deki yardımcılarından biri vardı.

Levent Ersöz o dönem ifade dahi vermedi…

Üstelik başka iddialar varken…

Şırnak'ta olup biten, Tanış'a yönelik tehditlerden ibaret değildi.

Cizre HADEP İlçe Başkanı Mehmet Dilsiz vardı, tehdide uğrayan örneğin…

Şu sözlerini kaydetmişim:

“Ben de Serdar gibi atamayla gelen İlçe Başkanıyım. Serdar'ın gördüğü baskıları ben de gördüm. Serdar'ın olayında adı geçen Alay Komutanı beni de bizzat tehdit etti, öldürmekten söz etti. HADEP faaliyetine son vermemi istiyordu. Parti binası kiralamak için görüştüğümüz mülk sahiplerine kadar herkesi tehdit ediyorlar. Ben çiftçiyim, sınırda arazim var. Araziye ekim yapmam yasaklandı. Eve kapandım. Cep telefonumu değiştirdim. Ama onu bulup oradan da aradılar. Çarşamba günü Gaffar Okkan öldürüldü. Perşembe günü Serdar kayboldu. Cumartesi günü gelen bir telefondaki ses: “Ben Azrail'im, sen de cehenneme gideceksin. Serdar'a ne oldu biliyor musun, Serdar'ı bir daha hiç kimse göremeyecek...”

Sonra neler oldu?

Ordu bu kişiyi bir üst rütbeye çıkardı…

Tuğgeneral yaptı…

Dahası Jandarma İstihbarat Dairesi'nin başına geçirdi.

Veli Küçük'te aynı gelişme yaşanmamış mıydı?

Susurluk'un albayı tuğgeneral yapılmamış mıydı?

Ergenekon darbe yönü bir yana, bir de ayağı var…

Ali Bayramoğlu - Yenişafak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder