Ergenekon’da 12. dalgada tutuklanan eski rektörleri savunan CHP İstanbul Milletvekili Prof. Nur Serter, “Benden farklı olmayan, benim gibi düşünen, büyük yurt sevgisiyle cumhuriyet kazanımlarına, laikliğe sahip çıkan bu insanlar gözaltına alınıyorsa, tutuklanıyorsa hiç kuşkusuz ben de onların arasında yer alabilirdim. Bu yapılanlar genel başkanımızın da söylediği gibi sivil darbedir, faşizmdir” diye konuşmuş!
Elbette bu ülkede cumhuriyet kazanımlarını savunmak suç değil.
Ergenekon sanıkları arasına giren eski rektörlerin yurt sevgisi de sorgulanmıyor.
Mahkeme, 2003-2004 yıllarında planlandığı öne sürülen Sarıkız, Ayışığı gibi darbe girişimleriyle bağlantılı gözüken örgütlenmeleri açığa çıkarmaya çalışıyor. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un rektörlerle ilişkisinin boyutları yargı önünde aydınlandıkça askerleri darbeye teşvik eden sivillerin konumu da netleşecek.
Örneğin Mustafa Balbay’ın notlarında Şener Eruygur üniversitelerdeki iklimi şöyle anlatıyor:
“Malatya, İstanbul, Samsun, Dokuz Eylül rektörleri çok heyecanlı. Malatya filan bir görseniz, bu işi yarına bırakmayalım diyecek kadar heyecanlı.”
Üniversiteler üzerinden orduyu hükümete karşı kışkırtarak müdahaleye zemin hazırlamak 27 Mayıs’ta uygulanmış bir model. 12 Mart 1971 muhtırasında ise gençlik örgütleri birbirine kırdırılarak sonuca gidildi. 12 Eylül askeri darbesinde anayasa taslağı hazırlayacak ölçüde Evren’e yardımcı olan kadrolar vardı. 28 Şubat “postmodern darbe” sürecinde yargı da devreye girmişti.
2007 Cumhurbaşkanlığı krizinde “367 yorumu” bir sivil darbe değil miydi?
Cumhuriyet mitinglerinde “Ordu göreve” pankartları açılmadı mı?
27 Nisan’daki “e-muhtırayı” kim verdi?
1960’dan bu yana demokrasisi iki kez doğrudan askeri darbeyle kesintiye uğramış, üç kez dolaylı müdahale yaşanmış bir ülkede CHP gibi “sol” ve “demokrat” olma iddiasındaki bir partinin “sivil darbeden” yakınıyor olması ne ölçüde inandırıcıdır?!
Ergenekon davasındaki hukuk ihlalleri elbette önlenmelidir.
Türkan Saylan örneğindeki gibi soruşturma yörüngesinden saptıkça siyasallaşmakta, inandırıcılığını kaybetmektedir.
Soruşturmanın hedefi Ergenekon’la bağlantılı “darbe girişimini açığa çıkarmak”, sorumlularını yargılamak olması gerekirken odak kayması yaşanmaktadır.
Askeri, “Bu işi yarına bırakmayalım” diye müdahaleye teşvik edenler ile “Ordu muhtıra verecek” diyecek ölçüde Ergenekon’un içinde olanların tuzağına düşmeyelim.
Türkiye darbelerle yüzleşmek, hesaplaşmak zorundadır.
Nur Serter’in “sivil darbe” söylemine katılmıyoruz.
CHP, cumhuriyetin kazanımlarını korumak istiyorsa, kadrolarını sivilleştirmeli, “sol”a açılmalı, seçimle iktidara gelmeye bakmalı.
2011’e bir şey kalmadı!
Derya Sazak
25 Nisan 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder