Amerikan tarihindeki ünlü Boston Çay Partisi'ni duydunuz mu, bilmiyorum.
ABD'deki kolonistlerin İngiltere'den gelen yüksek vergili çayı ve İngiltere'yi protesto etmek için 1773 yılında Boston Limanı'nda İngiliz gemilerindeki tonlarca çayı Kızılderili kılığına girerek denize dökme eylemi esprili bir isimle anılır Amerikan tarihinde: Boston Çay partisi... Bu eylemin önemi Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı başlatan kıvılcımlardan biri oluşudur.
Geçtiğimiz hafta Amerika'nın belli başlı bütün şehirlerinde on binlerin katıldığı "Çay Partileri" yapıldı. Ama bu defa protesto edilen İngiltere değil, Obama Hükümeti'ydi. 15 Nisan'da yıllık vergi beyannamelerini teslim eden Amerikalılar soluğu meydanlarda aldılar. Hedefte Obama'nın ekonomi politikası vardı. Ödedikleri vergilerle batık şirketlerin kurtarılmasına, kamu harcamalarının devasa boyutlara ulaşmasına karşı öfkeliydiler. Elbette ki bu "çay partileri"nin katılımcılarının büyük çoğunluğunu Cumhuriyetçiler oluşturuyordu. Ama protestoların Cumhuriyetçi Parti'nin kotardığı bir hareket olduğunu düşünmek yanlış olur. Birçok gösteri doğrudan internet üzerinden örgütlenmişti ve Cumhuriyetçi Parti ile hiçbir ilgisi olmayan sıradan insanlar pankartlarını alıp meydanlara koşmuşlardı.
Bu mitingler içinde bir tanesi özellikle ilginçti: Teksas Çay Partisi...
Çünkü Teksas'taki miting hükümetin ekonomi politikasını eleştirme boyutunu aşıp doğrudan doğruya federal yapının işleyişini sorgulama noktasına vardı.
Teksaslı muhafazakarlar, Amerikan Anayasası'nda yer alan temel ilkelerden birini (10'uncu Amendment) hatırlatarak federal hükümetin yetkilerini çok aşmasından, eyaletlerin anayasayla güvence altına alınan kendi kendini yönetme hakkına aşırı müdahale etmesinden yakınıyor ve federal hükümetin iktidarının sınırlanmasını talep ediyorlardı.
Buraya kadar her şey normal ve sanırım sizler hâlâ benim bu mitingi neden yazı konusu yaptığımı düşünüyorsunuz.
Sebep Teksas Valisi Rick Perry'nin o mitingde yaptığı konuşma.
Perry o konuşmasında alenen ve resmen Teksas Eyaleti'nin Birlik'ten ayrılıp kendi başına bağımsız bir devlet kurabileceği tehdidini savurdu. "Ortada birçok farklı senaryo var. Evet, biz büyük bir birliğiz. Bu birliği bozmak için bir sebep görünmüyor. Ama Washington işlerimize burnunu sokmaya devam ederse, kim bilir, belki başka senaryolar da gündeme gelebilir." dedi. Vali'nin konuşması miting katılımcılarından coşkulu alkışlar aldı; miting alanından "Birlikten ayrılalım" şeklinde pankartlar yükseldi.
Ve işin en önemli tarafı, ertesi günü ne gazetelerde, ne televizyonlarda kimse Teksas Valisi'ni ve o pankartları açanları Amerika Birleşik Devletleri'ne ihanetle suçlamadı. Kimse onlara bölücü diye saldırmadı, devletin yüksek çıkarlarına aykırı davrandıklarını söylemedi. Liberal ve muhafazakar çevreler, bu konuşmadan hareketle federal hükümetin sınırlandırılması hakkındaki bitip tükenmeyen tartışmayı tekrar alevlendirdiler. Kimisi 10'uncu Amendment'in yorumu üzerine durdu. Kimisi eyaletlerin Birlik'ten ayrılma hakkı üzerine makaleler yazdı. Ama kimse de çıkıp "Vay, bir vali böyle bir sözü nasıl söyler" demedi.
X x x
Yıllar önce, Bush'in ikinci defa seçildiği seçimlerden sonra, koyu demokrat bir Amerikalı ile konuşurken "Birlik uğruna tarihin en kanlı iç savaşını yaptık, şu haritaya bir bak" demişti; "kırmızı ve mavi bölgeler aynen iç savaş sınırlarını gösteriyor. Yani, aslında birleşememişiz. Keşke hiç bu kadar kan dökmeden iki ayrı devlet olsaymışız."
Bu tür fikirlerin yaygın olup olmadığını sorduğumda ise, "Elbette," dedi. "Bugün Amerika'da birçok insan Kuzey ve Güney eyaletlerin birliğinin yapay olduğunu, aslında bambaşka yaşam tarzı tercihlerine sahip iki farklı toplum bulunduğunu, zaman zaman çıkan çelişkileri çözmek için eyalet yapısının bile yetmediğini düşünür ve bunu açıkça söyler."
Teksas Valisi'nin Çay Partisi'nde yaptığı konuşmayı okuyunca o konuşmayı hatırladım yeniden. Amerikalıların ulusal kahramanları Lincoln'ün yanıldığını düşünme ve ifade etme haklarını kıskandım. Bir eyalet valisinin "işimize fazla burnunuzu sokmayın, yoksa ayrılırız" deme hakkı olmasını kıskandım.
Bu yumuşaklığı, bu rahatlığı, bu olağanlığı kıskandım.
Herkes biliyor ki, Teksas hiçbir zaman ayrılmayacak Amerika Birleşik Devletleri'nden. Çünkü bu rahatlık, bu özgürlük atmosferi, kafası kızanın "ayrılırım ha" deme hakkına sahip olması, söz konusu olanın gönüllü bir birlik olduğunu hissettiriyor Teksaslılara.
Gülay Göktürk
22 Nisan 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder