3 Mayıs 2009 Pazar

Takıyyeci AKP

Önce hayál kırıklığımı ifşá edeyim de içimde kalmasın: Bu AK Parti nasıl da eşek yerine koydu hepimizi! Sen yıllar yılı Hiláfeti geri getireceğine, günde en az dört kere cámiye gitmeyeni falakaya yatıracağına, karı kısmını peçeye sokacağına ve buna mümásil daha bir sürü şeye bizleri inandır, ama sonra tut 1 Mayısı ‘Emek Bayramı’ îlán et! Bir eksiketeği de tut Millî Eğitim Bakanı yap! Üstelik ilk sábıkası da değil. Daha ‘Vatan Háini’ Názım Hikmet’e iáde-i îtibár ederken ne mal oldukları belli olmaya başlamışdı ama kondurmamış ‘tesádüf’e yormuşduk.

‘Takıyyeci’ bunlar ‘takıyyeci’!!!

Bir de gerici olacaklar...

Gökden başımıza taşlar yağacak, taşlar!!!

Nitekim yağmaya başladı bile. Gerçi gökden ‘lánet taşları’ olarak başımıza değil Cihangir’de ‘kaldırım taşları’ olarak mağazaların camekánlarına yağdı ama olsun!

Öyle sıdkım sıyrıldı ki anlatamam. Allah bilir bunlar Atatürk’e saygı bile duyuyorlardır.

Çok bedbînim, çok!!!

Halbuki işler oluruna bırakılsaydı ‘asıl solcular’, yáni memleketin, yáni şu odun kafalı cáhil halkın gerçek efendileri, daha en az yirmi/otuz sene ‘ilm-i şerîf-i laklakıyyát’ın en mûtená kollarından biri olan ‘Názım Muhabbeti’yle vakit öldürür, 1 Mayısları ise Asmalımescid’deki meyhánelerde buluşarak kendi aralarında ‘kutlama’ya devám ederlerdi.

Mevláma şükürler ola ki Taksim’deki kutlama faaliyetlerine, bütün varlıklarını asker postalı yalamaya borçlu bázı ‘sendika’(!) yöneticileri de katılarak leke sürmüşler de içimdeki hezîmet duygusunu bir nebzecik hafifletmişler.

Maktûlen müteveffá ‘Narsistler’imizin ve málûlen mütekaaid ‘Marksistler’imizin gözleri aydın!

Ama ben... Efkárlıyım, efkárlı...

Gitdi bunca yıllık yalakalığımız gümbürtüye. Aldatdılar bizi!

Bundan sonra oyum ‘sözde’ değil ‘özde’ mürtecî bir partiye!

Tabii benden şimdi bunun hangi parti olduğunu açıklamaklığımı bekleyemezsiniz. Adını verirsem o partinin yöneticileri korkudan yüreklerine inerek vefát edebilirler. Málûmdur ki ülkemizde iktidára ez-kazá itekleniverme düşüncesinden, Besmele duymuş Şeytan gibi ödü patlayan ‘muhálefet’ formasyonları mevcud. Ya tek bir oyla kalmaz, gerisi de gelirse, diye huzursuz olabilirler.

Görüldüğü üzere son derece olumsuz, netámeli bir dönemece girmiş bulunuyoruz. Şimdi bu AK Parti -maazallah!- AB ile tam üyelik meselesini de ciddîye alırsa işte o zaman hálimiz harabdır. Tasavvur buyrulsun, bu ne demek?

12 Eylülcü Paşa Babalarımızın bizlere ‘armağan’ etdiği o güzelim 1982 Anayasası’nın, o nefîs partiler ve seçim yasalarının ve bizler gibi aşağılık yaratıkları kendimizden bile korumak amacıyla dayatılmış düzinelerce yasanın değiştirilmesi demek değil mi? ‘Kullar’dan ‘yurddaşlar’ yaratma projesi değil mi? Kerámeti kendinden menkûl binlerce asalağın Türk Toplumu’na ayak bağı olmasını niháyet önlemek, ülkenin önünü açmak değil mi? Türkiye’yi babasının çiftliği, insanlarını ise gerekirse ‘haşarát’ misáli itláf edilecek bir yığın olarak görenlerin yaratdığı kábûsa son vermek değil mi?

Neûzübillah! Benim bunlardan gözüm yıldı! Ağzımdan yel alsın!

Yağmur Atsız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder