30 Nisan 2009 Perşembe

“Dünkü Fotoğraf”a dair…

Önce Diyarbakır-Bingöl karayolunda “mayın faciası” yaşandı; teröristler zırhlı aracın geçişi esnasında uzaktan kumanda ettikleri mayınları patlattılar, ikisi uzman çavuş yedisi er dokuz askerimiz şehit oldu.

Ardından Bilkent Üniversitesi'nde derse girmek üzere olan eski bakanlardan Hikmet Sami Türk'e -kendisini öğrenci gibi gösteren- bir eylemci üzerindeki bombalı düzeneği patlatmak isteyerek saldırı girişiminde bulundu.

Türk kurtuldu; saldırgan etkisiz hale getirildi.

Peşinden, Bilkent Üniversitesi'nde bir “canlı bomba” daha ele geçti.

Şemdinli'de ise operasyondan dönen askeri birliğe teröristlerin ateş açması sonucu bir erimiz şehit düştü.

*

Dün birbiri peşine gelen bu “alacakaranlık kuşağı” eylemleri bizlere acı dolu saatler yaşattı.

“Son dönemde iyice köşeye sıkışanlar cephesi” terör örgütü eliyle 29 Nisan'da bir “Kara Çarşamba” fotoğrafı çekmek istedi.

Bütün bu eylemlerin zamanlaması dikkat çekiciydi…

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un basın mensuplarıyla “iletişim toplantısı” düzenlediği gün…

Peş peşe kanlı saldırılar ve Türkiye'ye kabus yaşatmak isteyen bir “suikast girişimi” gerçekleştirildi.

*

Dünkü fotoğrafa son iki haftayı hatırlayarak bakalım.

En başta Ergenekon Soruşturması; her geçen gün biraz daha boyutlanıyor.

On ikinci şok dalga, Ergenekon'da önemli bir aşama idi.

Ardından, Bedrettin Dalan'a ait vakfın arazisinden cephanelik çıkmış olması hayli kritik bir gelişmeydi.

Poyrazköy'deki araziden çıkarılan cephaneliğin “Ergenekon savcılarına yönelik saldırıda kullanılmak üzere toprağa gömüldüğü” anlaşıldı.

*

Başka ne oldu?

PKK'nın şehir eylemlerini yürüten organizasyonu tasfiye etmek üzere seri operasyonlar düzenlendi.

Terör örgütünün tasfiye sürecinde büyük şehirlerdeki bu operasyonlar hayati önem arz ediyor.

Hafta başında İstanbul'da PKK antetli “Devrimci Karargah” örgütüne yönelik olarak 60 noktada operasyon yapıldı.

Örgütün Bostancı'daki evinde öldürülen Orhan Yılmazkaya'nın Kuzey Irak'taki PKK kamplarında çekilmiş fotoğrafları dünkü gazetelerin ilk sayfalarında yer aldı.

PKK'nın taşeron örgütü olan Devrimci Karargah yapılanmasının Başbakan Erdoğan'a, Genelkurmay Başkanı

Başbuğ'a, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya'ya ve eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e suikast planladığına dair bir haber vardı, dünkü Sabah'ta…

Ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğü “PKK'lı üç canlı bombanın büyük şehirlere yollandığından” söz ediyordu.

Neticede dünkü hadiseler yaşandı.

*

Devrimci Karargah örgütünün “yazar” kamuflajlı liderinin öldürüldüğü operasyonun asıl mahiyeti neredeyse es geçildi.

Bu taşeron terör örgütünün Ergenekon ahtapotunun kollarından biri olarak istihdam edildiği gerçeğini görmek istemeyenler “dünün fotoğrafı”na çok dikkatlice bir daha bakmak bakmalılar…

PKK'nın “Ergenekon yapılanmasının en kanlı kolu” olduğu hususunu görmezden gelerek, yok sayarak, inkar ederek son günlerdeki gelişmeleri algılayabilmek mümkün değildir.

*

Son eylemler, PKK'nın tasfiye sürecinde son aşamaya gelinmiş olmasına ve Ergenekon soruşturmasının giderek boyutlanmasına karşılık “çaresizlik içindeki bir mukavemeti” ifade ediyor.

Son eylemlerle “Biz hala ayaktayız” mesajı verip “tükeniş” resimlerini gizlemeye çabalıyorlar.

Bu çırpınışların “tasfiye” sürecini geriletmesi mümkün değildir…

Ergenekon Ahtapotu'nun farklı adlar altında faaliyet gösteren ve kanlı eylemlerden/provokasyonlardan fal tutan bütün terör kolları için çember iyice daralıyor.

Tamer Durmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder