2 Mayıs 2009 Cumartesi

Ateşkesin bir ay öne alınmasının bedeli mi?

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır-Lice yakınlarında meydana gelen mayın patlaması sonucunda 9 askerin hayatını kaybetmesi dolayısıyla yayınladığı mesajda üzüntüsünü belirttikten sonra devam ediyor: "Bu ülkenin sorunlarının bedeli gençlerimize ve çocuklarımıza ödetilmemelidir."

Yakınlarda kendisinden "KCK operasyonları" olarak söz edilen ve birçok DTP'linin tutuklanması ile sonuçlanan gelişmeler sırasında PKK tarafından yapılan açıklamayı hatırlıyorsunuzdur.

1 Haziran'a kadar tek taraflı ateşkes ilan etmiş olan PKK, DTP'ye yönelik 14 Nisan'da başlayan gözaltılardan sonra (hem de Karayılan'ın ağzından) ateşkesi bozacağını açıklamamış mıydı?

Peki, medyanın büyük yer verdiği bu "KCK operasyonları" ne kazandırdı?

USAK Başkanı Sedat Laçiner: "Operasyonla, PKK'nın şehir terör örgütü haline dönüşmesi en azından bugün için önemli oranda engellenmiştir."

Laçiner, KCK operasyonun –itiraf etmeseler de- birçok DTP'li milletvekili ve belediye başkanını "içten içe" memnun ettiğini de söylüyor. Böylece, PKK'nın DTP üzerindeki baskısı azalmıştır. "Operasyonlarla artık DTP'nin belediye başkanları daha özgürdür."

Görüyorsunuz; bu analiz gerçeği yansıtıyorsa, "KCK operasyonu"ndan PKK dışında kalan bütün çevrelerin memnun olması gerekiyor.

Ne diyelim, durum inşallah USAK Başkanı'nın anlattığı gibidir.

Söz konusu operasyonunun beraberinde söylenen yararları getirip getirmeyeceğini yakın gelecekte göreceğiz. Ama bu operasyonunun neyi götürmüş olduğunu yarını bile beklemeden bugünden söyleyebiliriz. Bu operasyon, PKK'nın ateşkesi bozması sonucunu doğurmuş ve bu örgütün ve düzenlediği iki eylemde bir günde 10 asker ölmüştür.

Bana sorarsınız bu 10 gencin kaybı, "operasyon" hakkında ileri sürülen muhtemel getirilerle kıyaslanmayacak derecede önemlidir, derim.

Yazıya Ahmet Türk'ün "Bu ülkenin sorunlarının bedeli gençlerimize, çocuklarımıza ödetilmemelidir" açıklamasıyla başlamamın nedeni de bu. Eğer ortada "1 Haziran"a kadar süreceği ilan edilmiş bir ateşkes kararı var ise, akıl ya da hiç değilse sağduyu, göreli olsa da bu "sulh" döneminin bitiş tarihinin ne yapılırsa daha ileriye atılabileceğinin yolu ve yordamının araştırılmasını emretmez mi?

"1 Haziran"a kadar ise hiç değilse o güne kadar; "bir hafta" süreyle ise bir hafta; hatta "bir gün" süreyle ise bir gün… Çünkü ateşkes ile geçen her saat muhtemel bir şiddet eylemenin dondurulmasıdır.

"Silahlara veda" söz konusu olmasa da, silahların bu geçici donduruluşun muhtemel bir ya da birkaç canın kurtulması anlamına geldiğini de unutmuyoruz.

Demek ki ülkede yıllardır süren bu kanlı çatışmada hesabımızı tek bir canın bile nasıl kurtulabileceği ya da feda edilemeyeceği üzerine yapmamız gerekiyor.

Oysa yapılan ne? Yapılan, muhtemel "getirisi" son derece şüpheli bir "operasyon"a girişerek (hiç değilse) "1 Haziran"a kadar süreceği ilan edilmiş bir ateşkesin 29 Nisan'a geri çekilmesine neden olarak, bir günde kaybedilen 10 gencin kısacık ömürlerinin -bir kere daha- "Türk medyası"nın vurucu manşet arayan samimiyetsiz editörlerine -göz göre göre- teslim edilmesi değil midir?

Oysa bu 10 gencin önünde, belki de içlerinden bazılarının terhisine imkan sağlayacak 1 ay 1 gün, tamı tamına 32 günlük bir ateşkes süresi vardı. Sonuç olarak, bir iktidarın ilan edilmiş bir ateşkes süresini kendi eliyle 32 gün önceye alması açıklanabilir bir seçim değildir.

Baktım geçen gün gazetelerde yer alan son "şehit haberleri"ne.

Editörler malum klişeleri sıralamıştı yine. Ama nedense, gördüklerim içinde hiçbiri PKK'nın "1 Haziran"a kadar sürdüreceğini açıkladığı ateşkesin sözünü ettiğimiz "operasyon" sonucu bozulması ile yine aynı dokunaklı başlıklarla "uğurlanan" 10 genç arasında kurulabilecek bir bağdan söz etmiyordu. Sadece haber sütunları değil, köşelerde de benzer bir analız yoktu. Mustafa Erdoğan'ın (Star) "Fırat'ın doğusu'nda ne oluyor?" başlıklı farklı yazısına da rastlamasam, söz konusu nedensellik ilişkisinin tamamen benim eserim olan bir yanılsamadan ibaret olduğuna karar verecektim az kalsın. Erdoğan, "10 şehit" öncesi kaleme alınan bu yazısına şöyle başlıyordu:

"Bir-iki haftadır kolluk kuvvetlerince 'PKK'nın şehir örgütlenmesi'ni tasfiye etmek bahanesiyle Demokratik Toplum Partisi'ne karşı yürütülmekte olan baskın ve tutuklama operasyonları kafa karıştırıyor."
Kürşat Bumin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder