20 Temmuz 2009 Pazartesi

ÜNAL TANIK

AYM, Recep Peker’in hayali olan Cumhuriyet Konseyi

Mehmet Recep Peker, Cumhuriyet’in tipik asker-bürokrat kurucu isimlerinden biri. 61 yıllık hayatı süresince Cumhuriyet’e şekil veren isimlerden biri oldu.

Aslında Recep Peker’i tanımak için, birkaç cümle ile hayat hikâyesine bakmakta fayda var. 1889’da doğan Peker, Harbiye ve ardından Harp Akademisi’ni bitirdi. Libya’da, ardından patlak veren Balkan Savaşları’nda ve eskilerin Harb-i Umumi dedikleri Birinci Dünya Savaşı’nda bulundu.

Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Mehmet Recep Peker İkinci Meclis seçiminin ardından 1924’te kurulan Fethi Okyar kabinesinde Dahiliye Vekili (İçişleri Bakanı) oldu. Okyar’ın Şeyh Sait ayaklanmasına karşı yumuşak davrandığı gerekçesiyle protesto için istifa etti.
Hayatında hep sertlikten yana bir çizgisi oldu.

Cumhuriyet Halk Fırkası’nın dört defa genel sekreterliği görevini üstlendi. Kuruluştan itibaren etkili oldu ise de ülkeye damgasını vurduğu tarih 1930’lu yıllar oldu. Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü’den sonra “üçüncü adam” idi.

Daha sonraki yıllarda ise farklı şekillerde kurulan hükümetlerde görev aldı.

Partiyi 1935 kurultayına hazırlayan Başvekil İsmet İnönü, parti sekreteri Recep Peker’i iktidardaki partilerin tüzüklerini araştırmak için faşist İtalya ve Hitler Almanyası’na gönderdi.

Bu kurultay, hastalığı artık belirginleşmeye başlayan Mustafa Kemal Atatürk sonrası hazırlık oluşturması bakımından İsmet İnönü için hayati öneme sahipti.

İnönü ve Peker için 4. Kurultay, aynı zamanda CHP içindeki “Kadro” tabir edilen sol hareketi ve liberal kanadı tasfiye etme açısından bir tasfiye operasyonu olacaktı.

Recep Peker, rejimin en etkili organı olarak görülen ve kısaca “Genbaşkur” olarak adlandırılan CHP Genel Başkanlık Kurulu’nda “Atatürk adına” kararlar alabilen ve açıklamalar yapabilen birisi idi. Parlamentoya gidecek milletvekili adaylarının tek belirleyici heyetinde idi. Dahası, tek parti rejiminin ideologu olarak bilindi.

Faşist ve Nazi partilerinin tüzüklerini inceleyen Recep Peker, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın, Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüştüğü meşhur 1935 kurultayı için yeni parti tüzüğü hazırladı.

İnönü’nün hazırladığı yeni tüzük, onay için "Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Başkanlığı" görevini resmen üzerinde bulunduran Atatürk’ün onayına sunulmak üzere Çankaya Köşkü’ne gönderildi.

Bugünkü karşılığı ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevinde bulunan Katib-i Umumi Hasan Rıza Bey (Soyak) hatıratında, Atatürk'ün böyle bir değişikliğin kendisinin onayına sunulmasına hem kızdığını, hem bozulduğunu anlatır.

Hasta Atatürk’ün bu tüzük değişikliğini imzalayacağını düşünen İnönü ve Peker’in hayalleri Çankaya’nın tavrı ile yıkılır.
Dosyayı, akşamdan incelemesi için teslim eden Hasan Rıza Bey, sabah geldiğinde sırtında bornozu Atatürk’ün dosyayı incelediğini görür.

Atatürk, “Zorbalar” diyor ve ekliyor: “İnanılmaz şey. Ben memleketi hala bir tek parti ile idare etmekte olduğum için utanıyorum. Ama bazı arkadaşlarımız bu hali devamlı kılmak istiyor.”

Atatürk’ü çileden çıkaran şey, Nazi ve Faşist partilerin tüzüğünde olan yeni bir kuruluşun ihdası idi. "Yüksek Faşist Konsey" benzeri Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde görev yapacak Yüksek Cumhuriyet Konseyi kurulmasına şiddetle karşı çıktı.

Atatürk, Hasan Rıza Bey’e sorar:

- İsmet bunu görerek mi imzalamış?

Atilla İlhan, 22 Mart 2003’te verdiği bir röportajda İnönü-Peker ikilisinin girişimini değerlendirirken şöyle diyor:

- Yani, Meclis onların işine gelmeyen bir karar alırsa, o konsey bunu reddedebiliyor. Yani Cumhuriyet fikri, halk hakimiyeti hepsi gümbürtüye gidiyor… Tüzüğün bir kısmını Gazi, Kurultayda değiştirse de tamamı değişmemiştir. Dolayısıyla CHP tüzüğü Nazi ve Faşist tüzüktür. Hiçbir şey de değişmemiştir. Almanya'da da İtalya'da da devletle parti birdir. Bizde de öyleydi.

İnönü ve Peker, Yüksek Cumhuriyet Konseyi projelerini hayata geçiremediler. Ama parti-devlet fikrini rejime dahil etme yolunda önemli bir mesafe aldılar. Nitekim Peker, “Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir” ilanını bu kongrede yaptı.

Bu kongreden sonra Recep Peker, Kemalizm’in sol çizgide ilerlemesini sağlamaya çalışan “Kadro hareketi”ni ve liberal açılımları savunan öteki kanadı büyük ölçüde tasfiye sürecini başlatır.

Peker, Ülkü dergisi etrafında oluşturmaya çalıştığı Kemalizm ideolojisini topluma benimsetmenin yolunu burada açtı. Topluma Atatürk’ün Nutuk’unu "Türk’ün mukaddes kitabı", Halkevleri ve Çankaya’yı da "mabedine" dönüştürmeye çalıştı. Peker’e göre halkın damarlarında dolaşan “kirli kan” bu mabetlerde temizlenecekti.

Her ne ise… O tarafı ayrı bir konu…

İnönü, Recep Peker aracılığı ile 1935’te hayata geçiremediği fikrini 1960 ihtilali sonrasında başardı. Adına “Yüksek Cumhuriyet Konseyi” diyemedi Anayasa Mahkemesi dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder