3 Mart 2009 Salı

Commerzbank Türkiye analizi yanlışlarla dolu

Almanya’nın en büyük bankalarından Commerzbank’tan Ulrich Leuchtmann’ın Finacial Times gazetesinde geçen cuma günü Türkiye ekonomisi üzerine bir analizi yayınlandı. Leuchtmann, Türk hükümetinin bütçe açığını ve cari açığı arttırarak ateşle oynadığını ileri sürüyor.

Commerzbank iktisatçısının yaptığı bu analiz hafta sonunda Türk gazetelerinde çok geniş yer buldu. Ancak önemli bir nokta eksik kaldı. O da, Ulrich Leuchtmann’ın analizinde kullandığı verilere hiç dikkat edilmedi. Leuchtmann’ın Türkiye ekonomisi hakkındaki olumsuz görüşleri olduğu gibi yansıtıldı. Oysa Leuchtmann’ın analizini dayandırdığı veriler yanlıştı.

Ulrich Leuchtmann Türkiye’nin cari açığının arttığını ileri sürüyor. Oysa Türkiye’nin cari açığı 2008 yılının ekim ayından beri sürekli daralıyor. Çünkü, hem Türk parasının değer kaybetmesi ithalatı değer olarak azaltıyor, hem de emtia ve enerji fiyatlarının gerilemesi ithalatı miktar olarak geriletiyor. Böylece cari açık altı ay öncesine göre hızla küçülüyor.

Ayrıca Commerzbank iktisatçısı, Türkiye’nin dış borçlarının ulusal gelire oranının yüzde 36 olduğunu ve bunun çok yüksek olduğunu belirtiyor. Bu da yanlış. Türkiye’nin dış borçlarının ulusal gelire oranı Leuchtmann’ın ileri sürdüğü gibi yüzde 36 değil yüzde 26 düzeyinde bulunuyor.

Ulrich Leuchtmann hükümetin bütçe harcamalarını kısmasını da istiyor. Oysa bütçe harcamalarının kısılması yaşanan global krizde Türkiye ekonomisini çok fazla daraltacağı için işsizliği hızla arttıracak ve sosyal barışı bozacaktır.

Commerzbank iktisatçısının Türkiye ekonomisi hakkındaki bu olumsuz açıklaması, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin’in Türk vatandaşlarının bir orta Avrupa ülkesi bankasında 60 milyar dolarının olduğunun tahmin edildiğine dair yaptığı açıklamadan hemen sonra gelmesi düşündürücüdür.

Varlık barışı yoluyla Türk vatandaşlarının paralarının Türkiye’ye getirilmeye çalışılması, anlaşılan Commerzbank’ı da tedirgin etmiş. Çünkü Commerzbank iktisatçısının aceleyle yaptığı analizde kullandığı verilerin böylesine hatalı olması başka türlü açıklanamaz. Yanlış rakamlardan yola çıkan ekonomik analizlerin sonucunun yanlış olacağını henüz İktisat’a yeni başlamış bir öğrenci bile bilir.

Commerzbank iktisatçısı, Avrupa Birliği’nin Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Romanya, Letonya gibi yeni üyelerinde konut ve tüketici kredisi geri ödemelerinin yapılamaması nedeniyle son günlerde ortaya çıkan mali krize dikkat çekerek, Türkiye’nin bu ülkelerdeki olumsuz gelişmelerden etkileneceğini ileri sürseydi belki bir parça haklı olabilirdi. Ama Türkiye’nin henüz bozulmamış temel ekonomik göstergelerini çarpıtarak olumsuz yorum yapması Türkiye ekonomisi için gerçekten bir haksızlıktır.

Türkiye ekonomisinin, bazı Avrupa bankalarındaki iktisatçıların son dönemde ileri sürdükleri gibi dış borç ödemelerinde bir sorun yoktur. Devletin kısa vadeli dış borcu halen 3,1 milyar dolar tutarında bulunuyor ki, bu miktarda bir borcun ödenmesinde herhangi bir aksamadan bile söz edilemez.

Özel sektör dış borçlarına gelince... Bunun da 43,1 milyar dolarlık kısmı kısa vadeli borç ve bu borçların da ödenmesinde bir sorun yok. Çünkü özel sektör borçlarının kısa vadeli olan kısmını karşılayacak para firmaların döviz tevdiat hesaplarında mevcut. Dolayısıyla doğru verilere dayanmayan ekonomik analizlere inanmamak ve daha da ötesi bu analizlerin kasıtlı yapıldığından kuşkulanmak gerekiyor.
Süleyman Yaşar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder