6 Mart 2009 Cuma

Evet, Türkiye krizden güçlü çıkacak

İş Yatırım'ın düzenlediği bir toplantıda tanınmış Amerikalı uluslararası ilişkiler uzmanı George Friedman, dünyadaki gelişmelerin Türkiye'yi süper güç olmaya ittiğini söyledi. Friedman'a göre, ülkemiz askerî ve ekonomik güç olarak 'süper' sıfatına layık.
Ülkelerin dünyadaki konumunu irdelerken, unutmamamız gereken husus, gelişmişlik, gelişmemişlik, süper güç, bölgesel güç vs. gibi durumların tamamen göreceli kavramlar olduğudur. Buna rağmen, Türk basını, krizle ilgili değerlendirmeleri, Başbakan'ın "kriz bizi teğet geçecek" lafını tekzip etme gayretine indirgedi ve bu kısır döngüden bir türlü çıkamıyor. Friedman ise görecelik meselesini çok iyi bildiğinden, Türkiye'nin krizden güçlenmiş olarak çıkacağını, kendinden son derecede emin bir şekilde ortaya koyuyor. En başından beri biz de aynı görüşte ısrar ettiğimize göre, şimdi bunu bir kez daha kanıtlamaya çalışalım.

Türkiye'nin en büyük projesi Avrupa Birliği tam üyeliği, en büyük handikabı ise Birlik'e hâlâ tam üye sıfatıyla dahil olamayışıdır. Ancak global kriz, bu örgütün bir birlik olmaktan henüz çok uzakta bulunduğunu gösterdi. Bu arada, yeni üyeler tam üyelik için gösterdikleri aşırı gayret ve verdikleri tavizlerden dolayı pişmanlıklarını dile getirmeye başladılar. Şahsen AB'nin ülkemiz için önem ve yararına hâlâ inanmaktayız. Ama Birlik'in Türkiye'ye karşı eskisi kadar kaprisli davranamayacağı kesin. Hükümetimizin, AB'nin aşırı isteklerine karşı, son dönemlerde üyelik müzakerelerini ağırdan almasının ülke yararı açısından ne kadar isabetli olduğu şimdi belli oldu. Şayet, hükümet, Birlik'in haksız isteklerine direnemeyip olmadık şartları kabul etseydi, şimdi bundan hepimiz üzüntü duyacaktık. Rahatça diyebiliriz ki, AB müzakerelerinde Türkiye'nin eli kriz öncesine göre çok kuvvetlenmiştir.

Bundan böyle, en büyük uluslararası şirketler listesinde Türk firmalarının bulunmayışına üzülmemize gerek yok. Bu tür şirketlere sahip olmayışımız bizim için kayıp değil, kazanç. İşte, ezelden beri millet olarak hep gıpta edegeldiğimiz şirketler sapır sapır dökülüyor. Mesela, efsanevi GE (General Electric), GM (General Motors) ve Ford, borçlarını ödeyemiyor ve hisse senediyle takas etmek istiyor. Bu kuruluşların üç A notu yakında düşeceğinden, yatırımcılar şimdi, korku içinde 'en az zararla bu işin altından nasıl kalkarız'ın hesabını yapıyorlar. BP (British Petroleum), kamuoyunu tatmin etmek için yönetim kurulu başkan ve üyelerini değiştireceğini vaat etti. Bizim kendi otomobilimiz yok, başkalarına yedek parça yapıyoruz diyerek üzülürdük. Bugün Avrupa'nın belli başlı oto yapımcılarının yakında iflas etmesi bekleniyor.

Bizde ABD ve Avrupa'da olduğu gibi büyük, başarılı yöneticiler yok der ve bunu onlardan geri kalmamızın nedenlerinden birisi olarak değerlendirirdik. Özendiğimiz Batılı idareciler şimdi tam bir zillet içinde. ABD ve İngiltere, yöneticilere ödenecek ikramiye ve primlere devlet eliyle sınır getirdi. Çok sayıda uluslararası şirket yöneticisi, savcılar tarafından sorguya çekiliyor.

ABD ve Avrupa'da bir sürü uluslararası çapta bankanın iflasına ilaveten, ciddi surette sarsılmayan tek bir büyük banka kalmadı. Türkiye'de hiçbir bankanın batmayacağını rahatça söyleyebiliyoruz.

İsviçre, zenginlere kaynak sormaksızın sırdaş hesaplar açarak ekonomisini fazlaca fedakarlık yapmadan geliştirmiş bir ülke. Ancak, bazı iktisatçıların Türkiye için hararetle önerdiği off-shore bankacılığın, dolayısıyla İsviçre'nin şansı döndü. ABD adli makamları karşısında direnemeyen İsviçre bankaları, müşterileriyle ilgili her bilgiyi artık emniyet mercileriyle paylaşıyor.

Bütçe açıkları konusunda da komplekse kapılmamıza gerek yok. ABD ve büyük Avrupa ülkeleri, önümüzdeki birkaç yıl için denk bütçeyi unutmuş durumdalar. Her devlet, global krizin etkisini azaltmak için piyasaya para yağdırıyor ve bütçe açığını dert etmiyor.

Batılı ekonomistler devrin artık tarım devri olduğunu ilan ediyor. Geniş, mümbit toprakları ve eşsiz bitki örtüsü zenginliğiyle Türkiye'nin tarımda büyük bir avantaja sahip bulunduğu tartışılmaz.

Evet, Türkiye krizden güçlü çıkacaktır. Aksini söyleyenler de kendi tezlerini nedenleriyle ortaya koymalıdır.

Sami Uslu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder