13 Nisan 2009 Pazartesi

Duman duman faşizm

Galiba Murat Belge’nin bir yazısında okumuştum. 80’den önce solcular kendi aralarında “Bu ülkücüler mesele değil de şu Bağdat Caddesi’ndeki arabalı zengin çocukları bir gün faşist olursa o zaman yandık işte” derlermiş.

Galiba o günlere geldik. Çok alametler belirdi.

Birinci Alamet: Pembe mini etekli kız “Sözde Ermeni Soykırımı” iddialarına karşı.

Geçen hafta (artık tümüyle belli bir sınıfın sözcüsü haline gelmiş ve kendini tümüyle toplumun belli bir kesimin karşısında kurmuş olan) laik merkez medya tarafından The Independent gazetesinde Patrick Cockburn imzasıyla çıkan bir yorum çok sevildi, çok takdir gördü.

Obama ile birlikte Türkiye’ye geldiği anlaşılan Cockburn’ün yazısının çok beğenilen kısmı şöyle “Obama’ya iyi İngilizceleriyle soru soran türbansız, mini etekli öğrenciler, modern Türkiye’de laiklerle dinciler arasındaki dengeye dair yanıltıcı bir izlenim veriyor. Gerçek şu ki kırsal kesimde hatta İstanbul’da bile laiklik geriliyor. 20 yıl öncesiyle kıyaslanınca artık sadece birkaç kasap domuz eti satıyor.”

Obama gençlerle buluşurken ordaydım. Evet, Obama’ya pembe mini etekli bir kız soru sordu.

Ama İngiliz gazeteci tartışmayı ya gazetecilere ayrılan uzak bölgeden izlemiş ya da çeviriyi kaçırmış. Çünkü o pembe mini etekli kız hiç de o radikal, marjinal modern görüntüsüne yakışmayan ciddi ve devletçi bir dil kullanarak aksansız İngilizcesiyle “Sözde (So-called) Ermeni Soykırımı iddialarıyla” ilgili o beklendik soruyu Obama’ya soran kızdı. O salondaki en statükocu, en milliyetçi soruyu Obama’ya pembe mini etek giymiş, aksansız bir İngilizce ile konuşan bir kız sordu.

Yine o salonda pek çoğu ABD görmüş, özel üniversitelerde okuyan, AFS ile ABD’de lise okumuş öğrencilerden çıkan diğer sorular da “Kuzey Irak’ta Kürdistan’a izin verecek misiniz”, “Atatürk’ün yurtta barış dünyada barış fikrini nasıl hayata geçireceksiniz” gibi kalp sıkıştıran, insanın içine hafakanlar bastıran sorulardan ileriye gidemedi.

***

İkinci Alamet: En kafası Duman’lı rock grubu Zekeriya Beyaz ile el ele ‘dini kötüye kullananlara’ karşı

“Din bezirgânları”, “dini kendi çıkarları için kullananlar”, “dinî duyguları suiistimal edenler”.

Bu klişeleri duyunca benim aklıma Harp Okulu açılışında konuşan asık suratlı bir general, Esra Ceyhan’ın programında kadınları azarlayan bir Yaşar Nuri, bütün haşmeti ve bütün varlığıyla bir Zekeriya Beyaz, elinde Sözcü gazetesi olan emekli bir laik amca veya teyzeden başka bir şey gelmiyor.

Kim derdi ki kafaları çekip sahneye çıktıkları, çok küfürbaz, çok aykırı, çok marjinal oldukları dilden dile dolaşan terso abi görüntülü kafası dumanlı bir rock grubu, çıksın, topraklarından kemik fışkıran, kolunu sallasan darbeciye çarptığın bir memlekette muhaliflik yapacak mevzu olarak “dini kötü amaçları için kullanan tarikat”ları seçsin kendine. Ve şöyle acayip ‘muhalif’ bir şarkı yapsın:

ortada bir dergâh var,
devrilir başın yanar.
arkasında tezgâhlar,
lemyelit ve leb yutar.
memleket uyurgezer
aldırma geldik oyuna,
kandır beni, kandırsana,
rezil kandırsana...

Off of. Bunun her satırı ibretlik olan sözleri Yılmaz Özdil’in bir yazısından mı uyarlandı? Yoksa bu şarkının söz yazarı hapishane günlerini değerlendiren Hurşit Tolon mudur?

Araya Ergenekoncuların askerlik meselelerini çözdüğü Ceza “Eğitim şart, Türkiye laiktir laik kalacak” diye de hip hop melodileri döşese. Ergenekon darbe yaptıktan sonra da Eurovision’a bu şarkı gönderilse. Kesin Azerbaycan’dan 12 puan alırdık o zaman.

Ama merak etmeyin bileği en kuvvetlinin başkan seçildiği bir sağcı erkekler kulübü, televizyon basıp Duman’dan birinin burnunu kırar, bir grup da Beyazıt Camii’nde cuma namazı çıkışı sonrası Duman cd’lerinin üzerinde tepinir, kurulur yine Türkiye’nin sahte siyasi saflaşması.

Burun kıran, adam kaldıran faşist sağcıların karşısında bembeyaz, çok aydın, çok ileri ve muhalif kalan çağdaş, ilerici, Kemalist, solcu faşizmi. Faşizminden faşizm beğen kendine. Pembe mini etekli olandan mı siyah takım elbiseli olandan mı istersiniz? Bakın seçim yelpazeniz ne kadar da geniş.

Bağdat Caddeli arabalı gençlerin faşist olduğu günleri gördük sonunda.

Peki, şimdi kim faşist, kim değil nasıl anlayacağız?

Bu faşizm sadece adam vurmuyor, piyano bile çalışıyor. İşleri sadece komandoluk değil, tiyatroculuk, ressamlık, heykeltıraşlık. Artık sadece kara kalın kaşlı erkekler arasından çıkmıyor faşistler, eşcinsel köşe yazarı olanı bile var. Artık sadece siyah pardösü, siyah takım, sivri uçlu ayakkabı giymiyorlar, pembe mini etek, Diesel tshirt, bermuda şort giyiyor, küpe hatta piercing takıyorlar.

Bu faşizm sadece marş dinlemiyor, hip hop da dinliyor. Hatta rock grubu kuranı, “Çevik Kuvvet dağıtır” diye rap yapanı bile var. Bu faşistler sadece Arif Nihat Asya okumuyor, (kemikleri sızlıyor ama) Nâzım Hikmet bile okuyor. Sadece bağlama çalmıyor, elektronik gitar bile çalıyor. Sadece yerli sigara içmiyor, kokain çekiyor, ectasy alıyor.

Yani asıl şimdi yandık sahiden...

Yıldıray Oğur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder