13 Nisan 2009 Pazartesi

Sinir Kapısı

Azerbaycan'ın bugünkü noktaya gelmesinde hiç şüphesiz Türkiye'nin doğrudan maddi manevi katkısı oldu.Azerbaycan Ordusu'nun SSCB askeri yürüyüşünü değiştirmesi TSK'nın katkılarıyla oldu.

Halen tuğgeneral düzeyinde askeri ataşe bulunduran yegane ülkeyiz.

İşadamlarımız, sayıları yirmiye varan Türk Okulları, yatırımcılarımızın fabrikaları, kültürel sosyal etkinlikler...

Azerbaycan'daki birçok futbol takımının teknik direktörüne varıncaya kadar...

Hiç unutmayız, Rahmetli Haydar Aliyev rahatsızlandığı sırada kendini Türk hekimlere emanet etmişti. GATA'da sadece tedavi olmuyordu, yanında bulunan özel doktoru da yine bir Türk'tü.

Yanlış anlaşılmasın bütün bunları Azeri kardeşlerimizin gözüne sokma diye bir derdimiz elbette olamaz. Ama İran 2001 de Hazar'da deniz sınırını aştığı zaman yine Türk F-16'ları gitmişti.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki varolan ilişkiler hiçbir hükümetin döneminde aksama yaşamadı Tıpkı şu andaki gibi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün ilk resmi ziyaretini Bakü'ye yapması, ve bir yıl içinde Azerbaycan'a üç defa gitmesi iki ülke devlet ve hükümet yetkilileri arasındaki geliş-gidişlerin sayısı bir yılın içinde 10'u geçti.

Buna bakanları ve diğer yetkililerin ziyaretlerini eklersek galiba bu rakamın üç dört katı elde edilir.

Peki ilişkiler bu noktadayken ne oldu da bugünkü hoşnutsuzluk düzeyine gelindi?

Ateşler Yurdu Azerbaycan'da Türkiye'ye karşı hararetli tepkilerde ne oluyor?

Tepkilerin farklı kaynakları var.

Toprakları işgal edilmiş bir ülke Azerbaycan. Birleşmiş Milletler'in dört kararnamesi var bu konuda ve BM Ermenistan'ın Azeri topraklarından istisnasız çekilmesini istiyor.

Karabağ Azerbaycan'ın öncelikli ve en önemli meselsidir. Bunu Türkiye'de böyle anlıyor. Fakat bazı Azeriler Türkiye'yi ihanet ile suçluyor!

İşte bu noktada biraz durup düşünmek gerekiyor.

Tarihe bakalım, SSCB dönemini didikleyelim... Türkiye hiçbir zaman Azerbaycan'a ihanet etmemiş. Bunun en güzel örneği Şehitler Hıyabanı'ndaki Kafkas İslam Ordusu Anıtı'dır.

Azerbaycan Türkiye'nin önce kardeşi, sonra müttefikidir.

Türkiye önce kendi menfaatini düşünür ama kardeşinin sorunlarını ve menfaatlerini hiçbir zaman gözardı etmez, etmedi de.

Başbakan Erdoğan'ın son haftada yaptığı iki net açıklamaya rağmen Azeri Basını'nda bu açıklamalar gerektiği kadar yer bulmadı. Tepkiler biraz da AK Parti'ye yönelmiş durumda.

Azerbaycan'ın Türkiye'ye birtakım ambargolar koyacağı söylentileri hem doğru değil, hem de reel değil.

Azerbaycan'ın güçlü bir Türkiye ile daha güçlü hale geleceğini kimse unutmamalı.

Güçlü, problemsiz ve sıkıntısız bir Azerbaycan da Türkiye için çok önemli.

Kısacası önemli sorunları, milli meseleleri siyasetüstü bir zeminde yürütmeliyiz.

24 Nisan sözde Ermni soykırım gününe az bir zaman kala Azeri medyası tepkilerini düzeyli bir seviyede tutmalı.

Unutmamak lazım ki, Türkiye ile Azerbaycan dün olduğu gibi bugün de yarın da sevinçte ve kederde birdir.

Yani, Ermenistan sınır kapısının açılması olayı Türkiye ile Azerbaycan arasında bir tür "Sinir Kapısı"na dönüşmesin.

Nuh Gönültaş- BUGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder