19 Ocak 2009 Pazartesi

Merkez Bankası'nın faiz kararı ve sonrası

Herkes yazdı, ben de yazmazsam olmaz. Gündem Merkez Bankası (MB)'nın 'Şaşırtan, beklenmeyen, hatta şok eden' faiz indirimi kararı. Şabloncu ve ezberci bazı yerli-yabancı 'uzmanların' ömrü zaten şok olmakla geçiyor.
Perşembe günü gelen faiz indirimi beklentisini zaten çarşambadan kaleme aldığımız için biz şaşırmadık. 'En az bir puanlık faiz indirimi' istemiş, bunun gerekçelerini de sıralamıştım. Beklentimizi de şöyle derinleştirmişiz: İşler tersine giderken banka nasıl 'şok etkisi' yapmak üzere 400 baz puan artışa gittiyse, ekonominin yere çakıldığı, cari açık ve enflasyon baskısının olmayacağı bir yılda, beklentileri şekillendirerek kredi kanallarını açık tutmak ve böylece iç piyasayı hareketlendirmek üzere şimdi de tersi yönde aynı şoku yapmalı. Bunu tek bir ayda değil ancak en fazla iki ay içinde başarmalı ve politika faiz oranlarını bir an evvel yüzde 12 bandına çekmeli. Banka da aynen bu gerekçelerle beklentim doğrultusunda faizi yüzde 13'e indirdi. Bir sonrakinde de yüzde 12'yi görebiliriz. Beklenen enflasyona göre (yüzde 7,5) Hazine'nin reel borçlanma faiz oranları da kabaca yüzde 5'lere gerileyecek. Esasen böylece tarihî bir seviye yakalanmış olacak olsa da, yaşanan bu büyük durgunluk ortamında bu bile çok yüksek bir faiz olmaya devam edecek. Daha da geriletilebilir mi, bunu da süreci dikkatle izleyip görmek gerekir.

Açıkçası MB krizde çok etkin bir şekilde devreye girdi. Güven tazeledi. Öncü rol üstlendi. Bütün ekibi tebrik ederim. Beğenmeyenler her zaman olacak. 70 milyon futbol teknik direktörünün olduğu bir ülkede, varsın birkaç milyon da MB başkanı çıksın! Şimdi bir kesim "Kriz gelirken MB 2006'dan beri yanlış yaparak faizi çılgınca artırdı. Ekonomi yere çakıldı, enflasyon da buna rağmen düşmedi." noktasında.

Açıkçası ben de 'maliyet şoklarına dayalı ithal enflasyon ortamında yüksek faizle enflasyon düşürülemez' diye yazmıştım. Ancak MB zaten faiz kararı ile enflasyon hedefi arasında kısa vadede böyle bir ilişki kurmuş değildi. MB enflasyona neden olan unsurları ayrıştırıp, maliyet ve tüketici kredilerine dayalı borçlanma ile 'çıldırmış' talep boyutuna baktı. "Süreç dışsal olup kontrolümüz dışında. Araçlarımız da sınırlı. O halde eldekini en etkin kullanıp, bu şokun ikincil etkilerini kontrol edelim, kalıcı bir şekilde ekonomiye sirayet etmesin." dedi. Bunun anlamı da doğal olarak 'faizi artırıp, tüketimi kesmekti' ve öyle oldu.

Enflasyon virüsünün yaşadığını bilen MB, bu değerlendirmesinde haksız mıydı? 2006 ortasında o faiz artışı yapılmasa, küresel bozulmaya rağmen tüketici kredileri ve özel sektör dış borçları daha da çok artsa idi, bu krizde bankacılık sistemi ne durumda olurdu? Açıkçası MB acıtan reçete ile kangren olmadan bir yanlışa neşter vurdu.

Ancak MB, daha az bir faiz artırımı ile de bu sonucu alabilirdi. Dozu kaçtı. Keza MB'nin küresel krizi, daha doğrusu bunun tam zamanını ve büyüklüğünü öngörememiş olması, o faiz artırımı kararını bugün daha da tartışmalı hale getirmiştir. 2006'nın başından beri ben de defalarca "ABD'nin tetiklediği küresel kriz geliyor." diye yazdım. Ancak tam takvim vermek kimin haddine.

Gelelim bugüne. Şimdi de bazıları 'krizde böyle tepe takla faiz mi düşürülür? Zira kur fırlar, yabancı sermaye gelmez' ezberinde diretiyor. Bu lobinin başında da ABD'yi çökertip rezil olan 'reytingciler' ile hâlâ onların raporlarını tercüme etmeyi iktisatçılık zanneden bazı yerliler var.

Oysa bu faiz indiriminin ne kadar doğru bir karar ve sonuçlarının ne kadar isabetli olduğunu göreceğiz. Kendimi yormayayım, cumartesi günkü yazısında M. Ali Yıldırımtürk durumu çok güzel özetlemiş: "Mevduat ve Hazine faizleri düşecek. Bu beklenti ile bankalar seçici olarak kredi açmaya başlayacak. Piyasalar nakit açısından bir miktar rahatlayıp, ticari faaliyetlerde beklenenden önce kıpırdanmalar olacak. Halen reel olarak yüzde 6-7 oranında getiri sağlayan Hazine kağıtlarına yabancı ilgisi devam edecek. Sermaye girişi hemen her kategoride devam edeceğinden dövizde satış baskısı olacak. Ancak döviz fiyatlarında istikrarlı seyir korunacak." Aynen katılıyorum.

İbrahim Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder