31 Mart 2009 Salı

Bildiğiniz bütün puştluk bu mu?

Hani, Nahit Duru adlı bir gazeteci ağabeyimiz, canlı yayında, ‘Mehmet Haberal diyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması için bildiğin bütün puştlukları yap’ derken suçüstü yakalanmıştı ya...

Seçimden sonra başkaları da ‘suçüstü’ oldular.

Bir büyük medya grubunun gazeteleri ve televizyonları... Bu grupta görev yapan ‘gazeteci’ etiketli bazı arkadaşlar...

Bildikleri bütün ‘puştlukları’ yaptılar.

Buna rağmen kazandıramadılar.

Nahit Duru’nunki, bunların yanında masum bile kalır.

Kılıçdaroğlu, evet, kötü bir adam değildir.

Başarısız olduğu da söylenemez.

Elbette İstanbul’a ‘belediye reisi’ olma hakkı vardır.

Başkalarının da, onun bu yürüyüşünü destekleme hakkı vardır.

Desteklesinler de...

Madem bu desteklerini ‘kör kör gözüne parmağım’ yöntemiyle ifade ediyorlar, o zaman ‘Biz gazeteciyiz, bağımsızız, yandaş medya değiliz’ demeyecekler.

Madem kendileri gibi düşünmeyenleri ‘yandaşlıkla’ suçluyorlar, o zaman ‘Kılıçdaroğlu silkele, asfalta yapışacaklar, az kaldı’ şeklinde yazılar yazmayacaklar.

Madem ‘Erdoğan ve gazeteleri’ türünden yakıştırmalar yapıyorlar, o zaman ‘Baykal’ın zallağı’ rolüne soyunmayacaklar.

Madem sadece ‘gazetecilik’ refleksleriyle kalkışıyorlar, o zaman ‘tuz yürüyüşü’ filan gibi gülünç ve acıklı karşılaştırmalar yapıp kendilerini rezil duruma düşürmeyecekler.

Neler yapmadılar ki...

Biri, ‘Fukaradır Kılıçdaroğlu. Elinden dürüstlükten başka bir sermayesi bulunmamaktadır’ diye yazdı.

Biri, Kılıçdaroğlu’yla birlikte İstanbul’un kültürle tanışacağını ileri sürdü.

Biri, ‘Yaşasın, şehrimize opera solonu geliyor’ dedi.

Biri, ‘Kılıçdaroğlu’nun şamarı fena korkuttu’ diyecek kadar gözünü kararttı.

Neler neler!

Biri de, dün, herhalde seçim hezimetinin verdiği acıyla, Başbakan Erdoğan’ın ‘haramzade’ olduğunu yazıyordu.

Hiç utanmıyordu.

Başbakan hem haramzadeymiş, hem de kültürsüzmüş.

İmam Hatip okumuşmuş ama, ‘kazazade’yle ‘kazazede’ arasındaki farkı bilmiyormuş. Hálá ‘y’ harfine şedde yapıyormuş, hálá ‘ayın çatlatıyor’muş...

İmam Hatip okumadığım için bilemeyeceğim...

Fakat, bu arkadaş ‘kazazade’yle ‘kazazede’ arasındaki farkı öğrenmiş de, ne olmuş?

Şamdak’la Şam’ı, kayısı ile ayıyı karıştırıyor.

Sartre’a Nobel konuşması yaptırıyor.

Harika Türkçesiyle, güzel Türkçemize ‘geri iade etti’ türünden harika söyleme biçimleri kazandırıyor.

Bir de küfürbaz...

Ülkü Tamer’in söylediği gibi, ‘Hem dersini bilmiyor, hem şişman herkesten...’

Hulasa, Kılıçdaroğlu’yla birlikte, onlar da kaybetti.

Bundan sonra ‘Baykal-Kılıçdaroğlu nifak hattı’na çalışacaklar.

Kılıçdaroğlu’nu CHP genel başkanlığına kaktırmayı deneyecekler.

Şimdiden bir isim bile bulmuşlar:

Gandi Kemal.

Bir ‘tavır ve yordam ortaklığı’ mı vehmediyorlar, fiziksel bir benzerlikten mi sözediyorlar, ülkeye ‘kolonyalist’ bir gelecek mi biçiyorlar, bilmiyorum ama, ‘Gandi’yi yanlış yazıyorlar.

Doğrusunun ne olduğunu, Başbakan’a kültür dersi veren o ‘kültürlü çocuğa’ sorsunlar...

Ahmet Kekeç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder