16 Şubat 2009 Pazartesi

İsrail’e nota

İSRAİL Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Avi Mizrahi gerçekten “hezeyan” kustu. Başbakan Erdoğan’ın Davos’ta Peres’e söylediklerine karşılık “Erdoğan aynaya baksın” diyen Mizrahi, “Ermenileri katlettiler, şimdi aynı şeyi Kürtlere yapıyorlar, Kıbrıs’ı işgal ettiler” diye konuştu.
Dışişleri Bakanlığı İsrail’e nota verdi, Mizrahi’nin laflarını “hezeyan” olarak niteledi; İsrail’den “izahat” istedi.
Hezeyan, diplomaside çok ağır bir ifadedir ve Mizrahi bunu hak etmiştir.
Genelkurmay da Mizrahi’nin “görev, yetki ve sorumluluklarını” aştığını, sözlerinin “milli çıkarlara zarar vereceğini” açıkladı. Bunun nasıl ağır bir uyarı olduğunu en iyi anlayacak, İsrail Genelkurmay’ıdır!
Erdoğan’ın Davos’ta yaptığı konuşmayı aşağıda eleştireceğim. Önce şu Mizrahi’nin laflarına bakalım.

Mizrahi’nin lafları
Evvela, İsrail 1968 yılından beri “işgalci ülke”dir ve işgal ettiği topraklarda gaddarca katliamlar yapmaktadır. Bu bir iddia değil, BM kararıyla sabit bir gerçektir.
Türkiye ise Avrupa hukukunun da asırlarca meşruiyetini kabul ettiği Osmanlı devletinin meşru mirasçısıdır! Türkiye Osmanlı’nın 1914’te uluslararası hukukça tanınmış topraklarından bir milim fazlasını almış değildir, eksiğini almıştır! Bu topraklar bin yıldır “Turcia”dır!
Bu tarihi ve hukuki gerçekler karşısında:
Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeni komitelerinin Rus ordusuyla işbirliği yapması üzerine Osmanlı hükümetinin aldığı savunma uygulamaları sırasında yaşanmış olan sorunlarla İsrail’in işgal ettiği topraklarda sivil halka uyguladığı gaddarlığı mukayese etmek...
Türkiye’nin kendi topraklarında herkes eşit vatandaşlık haklarına sahiptir. Türkiye’nin teröre karşı yaptığı meşru mücadele ile İsrail’in işgal ettiği topraklarda sivil halka karşı uyguladığı vahşete benzetmek...
Türkiye’nin 1974’te Barış Harekâtı’nın Kuzey Kıbrıs’ta katliamı önlemek için yaptığını ve bugün tüm Kıbrıs’ta güvenlik ve huzurun bulunduğunu görmeyip Türkiye’yi “işgalci” saymak...
Sadece bir akıl sorunu değildir, Türkiye’ye karşı düşmanlığın kusulmasıdır.
Böyle bir düşmanlık tavrını Türkiye sineye çekemez; Türk-İsrail ilişkileri bozulacaksa bozulsun! İlişkileri düzeltme sorumluluğu İsrail hükümetinin omuzlarındadır.

Davos olayı
Erdoğan’ın Davos çıkışının haklı olduğunu ama konuşmasındaki üslubu ‘sorunlu’ bulduğumu daha önce de yazmıştım. (Milliyet 15 Şubat 2009)
Başbakan’ın “Siz adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” gibi sözlerinin yol açacağı reaksiyonlardan tedirgin olmuştum çünkü.
Nitekim diplomatlar bunu öngörmüş ve Başbakan’ı uyarmışlar; Başbakan da “Tepkim Peres’e ve İsrail halkına değil, moderatöreydi” diye açıklama gereği duymuştu. Fakat hafızalarda yer eden, o sözleri olacaktı.
Keşke Erdoğan Peres’i daha bir “monşer” diliyle eleştirseydi; “Sayın Peres, siz Nobel Barış Ödülü sahibisiniz, kan ve ölümü savunmak size yakışmıyor...” falan diyerek paneli terk etseydi.
Türkiye hem yine Ortadoğu halklarının kalbini kazanır hem uluslararası camiada takdir toplar; Mizrahi gibilere laf düşmez, Türkiye hakkındaki haksız suçlamalar tekrarlanmış olmazdı.
Liderler ülkelerinin haksız da olsa suçlanacağı konuların konuşulur hale gelmesine fırsat vermemek için dikkatli olmalıdır, sinirlerine hâkim olmalıdır.

Taha Akyol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder