15 Şubat 2009 Pazar

Krizde küçülerek büyümek

Amerika'nın bugüne kadar yaşadığı en büyük ekonomik kriz, dalga dalga yayılarak, bütün ülkelerin ekonomilerini küçülmeye zorluyor. Ülkelerin dış alım ve dış satımlarla geçmişte görülmedik bir biçimde birbirine bağlanması, bir ülkenin krizini bütün ülkelerin krizi haline getirdi. Dünyanın en borçlu ülkesi Amerika'nın, Çin üretimiyle tüketimini karşılamaya çalışmasındaki tıkanma, dünya finans sistemini çökertti.

İngiltere başta olmak üzere, Batı ülkelerinin, toplam milli gelirlerini kat kat aşan hacimlerde borçlanmışlardır. Batı dünyasının uzun dönemde yapacakları üretimi, kısa dönemde tüketmeye kalkışmaları, dünya ekonomisinde büyük çalkantılara yol açmaktadır. Çünkü, Amerika gibi, ekonomisinin hacmi ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir ülkenin borcunu borçla ödemesi mümkün değildir. Borçla borç ödeme ekonomide deprem habercisidir.

Ayda bir birlikte yemek yemenin kırk yıl hatırı vardır diyen, Anadolu insanının öncüleri, Halil Gönenç Hoca, Dr. Nuri Gökalp, Kamil Darbaz, Ahmet Bahçıvan, İbrahim Karaca ve Kuddusi Yüksekdağ ile Batı'daki ekonomik krizin Türkiye'ye yansımalarını ve alınması gereken tedbirleri tartıştık. İster kamu, isterse özel olsun, bütün kurum ve kuruluşların, kriz dönemlerinde mutlaka uymaları gereken ilkeler vardır.

• İşletmeler borçlanırken, borçlanmada, borçlanmanın kritik noktası olan, satışlarının üçte ikisinden daha fazla borçlanmamaya özen göstermelidirler.

• İşletmeler borçlanma hacimlerini gelirlerine göre belirlemelidirler. Devlet de olsa hiçbir kurum ve kuruluş, borçla borç ödeyerek, uzun süre ayakta kalamaz.

• Bütün kurum ve kuruluşlar paradan kazanç sağlamayı bırakıp, ürün ve hizmet üretiminden gelir elde etmeye çalışmalıdırlar. Para ticaret değil, değişim aracıdır.

• Devlet daralan talebi canlandırmak için, Ermenistan başta olmak üzere, bütün komşu ülkelerle sınır ticaretini geliştirecek tedbirler almalıdır.

• Köklü bir vergi düzenlemesinin ön çalışması olarak, KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir. Vergi oranlarının yüksek olması, vergi gelirlerinin yüksek olmasının güvencesi değildir.

• Kriz dönemlerinde küçülmesini bilmeyenler, krizsiz dönemlerde büyüyecek kaynak bulamazlar. şirket birleşmeleri kolaylaştırılmalıdır.

• Bütün krizlerin kaynağında savurganlık vardır. Her kurum ve kuruluş, elindeki kaynakları en verimli biçimde değerlendirecek stratejiler geliştirmelidir.

İster kriz dönemi olsun, isterse olmasın bütün kurum ve kuruluşlar, Anadolu'da denildiği gibi, iki kere ikiyi, girdilerini alırken, üçe indirmeye, çıktılarını satarken de beşe çıkarmaya çalışmalıdırlar. Giderlerini azaltmak, gelirlerini çoğaltmak için, dünya kuruluşlarıyla uzun soluklu bir yarışa girmeyen kuruluşlar, rekabet üstünlüğü kazanamazlar. Başarılı kuruluşlar, krizleri yönetmesini bilen kuruluşlardır. Krizsiz ekonomi, karsız kış olmaz.

Her tüketim kendi üretimini, her kriz kendi fırsatını oluşturur.

Krizde küçülerek büyüyenler, ortaklık yapmasını bilenlerdir.

Nazif Gürdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder