16 Mart 2009 Pazartesi

Nüktenin berbat edilişi

"Darwin ölmedi, kalbimizde yaşıyor" başlıklı yazım yine galiba bir miktar, "Ben ne kasdettim sen ne anladın garib efsânedir / Cenâb-ı vâhib ül idrâk müzdâd eylesin i'zânını" beytine mânâsına mâsadak oldu.

Bir nükteyi hikâye ettikten sonra, anlaşılmadığını farkedince mânâsını açıklamaya girişmek hazin bir vaziyettir; imdi öyle bir hüzn ile mükedder bulunsam da, Darwin'in 200. doğum yılı vesilesiyle kopardığımız şu minik ve ironik fırtınanın gerçek boyutlarını göstermesi bakımından bu ibretlik hadise hakkında nükteyi şerheden bir izahatta bulunmam gerekiyor.

Bilim Teknik dergisi 40 yılı aşkın zamandan beri yayın halindedir ve bu dergi, bu süre zarfında (kısa zamanda yaptığım taramadan elde ettiğim kadarıyla) 120 civarında (tam rakamı bilmiyorum) makaleyi Darwin ve Evrim konusuna ayırmak suretiyle hayli mânidar bir yayın çizgisi takib etmiştir. Sözünü ettiğimiz derginin genç kuşaklara hitab eden bir yayın olduğu âşikâr!

Tübitak'ın Darwin ve Evrim'le ilgili kitap yayınları da vardır; bunların çoğunu okudum, takib ettim. Çıkardığım mânâ şudur: Tübitak, devlet destekli bir bilim kuruluşudur, yaptığı yayınlar kamu hazinesi tarafından desteklenmektedir; dolayısıyla bu yayınları yöneten kişilerin ilmi tarafsızlık ve kamu hizmetlerinin niteliği gibi konularda hassas olmaları beklenir; buna mukabil Tübitak'ın yayınlarında Darwin ve Evrim konusunda bâriz bir tarafgirlik yaklaşımı vardı. Evrim teorisini ve Darwin'i tanıtıp, hakkında bilgilendirici yayın yapmakla, teoriye ve Darwin'e taraftarlık etmenin ayrı şeyler olması gerektiğini vurgulamaya gerek görmüyorum.

Şahsi kanaatim itibariyle ben, Evrim davasında taraf tutmanın Müslümanları ilgilendirmediğini düşünenlerdenim ve bu kanaatimi Aksiyon Dergisi'nin 689. sayısında "Sünnetullah'ta Din-Bilim Çatışması olmaz, çünkü..." başlıklı yazıyla kendimce izah etmiştim; Darwin'in varsayımları, Kilise'nin dogmalarıyla tezat halindedir ve bu tartışma aslen Hıristiyan ilahiyatını ilgilendiriyor; buna mukabil Müslümanlar için "nass" kıymetindeki hüküm, "Allah'ın her şeye kaadir olduğu" genel çerçevesinden başlar ve bu çerçeve, Hazreti Âdem'in şahsında temsil olunan "vahye muhatap olacak derecede mütekâmil insanın", daha önceleri bazı hal değişikliklerine uğramış olduğuna kadar uzanır. Kur'an'da insanın yaratılışını tasvir eden muhtelif âyetlerde bu "hâlden hâle geçiş" durumu izah edilmiştir. Dolayısıyla benim için Evrim teorisi, Allah'ın "Sünnetullah"ını anlama çabalarının bir parçasıdır ve bu çerçevede değerlendirilmelidir. Vatikan Kilisesi ile materyalist bilim adamları arasında cereyan eden bu 150 senelik kavgada taraf olmamız hiçbir şekilde gerekmez. Şu noktada tarafım elbette: Evrim teorisine, bilimin bizzat en somut hakikati imiş gibi gösterilerek, özellikle gençler üzerinde maddecilik propagandası yapılmasına �üstelik hazine fonlarıyla!- hoş nazarla bakmayız. Ateizm propagandası yapmak isteyen, kendi imkânlarıyla inandığını seslendirir, uğraşır, fikrini duyurur, kimseyi ilgilendirmez. Esasen yapılan da budur; Hilmi Yavuz'un dünkü yazısı, tam da bu gerçeği işaretlemekteydi.

Hayır, bizim Evrimciler veya Evangelizm'in tutunduğu Yaratılışçılar arasında taraf olmaya ihtiyacımız yok. İnançlarımızı bilim verileri ile doğrulama ihtiyacı içinde kıvranan bir makule değiliz ki bunlardan birine taraftar olalım? İnancın özü, "İşittik ve itaat ettik!" cümlesidir. İnanç odur ki, bilimin nesnesi olmaktan vâreste ve münezzehtir. Hattâ ve hattâ, araştırarak bilmek ve fikretmek fiillerine büyük değer veren Kur'an'a inananlar için Darwin bile, gayretine ve bulgularına saygı gösterilmesi gereken bir bilim adamıdır. Fakat bu saygı, Darwin'den çok Darwinci kesilen ve Evrim teorisini Materyalizm'e yamamağa kalkışan süfelâyı istiâb etmez. Kendini Darwinci zannedenler (ki Darwin Materyalist filan olmayıp inançlı bir adam idi), meseleye bir kere de bu açıdan baksınlar ve aslında nerede durduklarını görsünler.
A. TURAN ALKAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder