15 Mart 2009 Pazar

Yerel seçimlerde kime oy vermeyin?

PROJECİ BAŞKAN
Onlardan ne olur uzak durun. Süper pahalı kuşe kâğıtlara bastırılmış kitapçıklarda, her meseleyle ilgili üç alternatifli projeleri sıralanmış adaylar hepimizin sağlığı için zararlıdır. “Yepyeni bir Üsküdar için”, “Çankaya’yı yeniden inşa etmeye geliyorum”, “Bekle bizi Sivas” gibi iddialı sloganların altından muhtemelen gözünü inşaat, çimento, rant bürümüş müteahhit bir belediye başkanı çıkar. Bu tür başkanlar yıkıp, yeniden yapmayı, büyük gökdelenler dikip ‘modernleşmeyi’ seven Mephistolar gibidir. Aman o renkli kitapçıkların cazibesine kapılıp Faustlaşmayın. Bilin ki “Rize’yi kongre merkezi yapacağım”, “Yozgat turizmin başkenti olacak”, “Kars dünya finans piyasasının yeni Hong Kong’u olacak” türü projelerin çoğu bir gecede ve en süper reklamcılık harikalarıyla üretilmiştir. O projeler için seçilmiş süper modern kent görüntüleri muhtemelen Google’dan, olmadı en fazla paralı bir görsel sitesinden indirilmiştir. O resimlerde gülerek yürüyen mutlu aile muhtemelen Finlandiya’da yaşamaktadır. Size uymaz.

ENTEL BAŞKAN
Aman yağmurdan kaçarken doluya da tutulmayın. Bu belediye başkanı tipinin sesi uzaktan hoş gelir. Hele biraz mürekkep yalamış, kısa bir zaman da olsa azıcık solcu, sosyal demokrat takıldıysanız bu adayın tuzağına düşmeniz an meselesidir. “Katılımcı belediyecilik” der, “kararları hep birlikte alacağız” der, “çevreye duyarlılık” der sizi can evinizden vurur. Durun, mührü basmadan önce bir daha düşünün. “Katılımcı belediyecilik nedir” Allah aşkına? Nasıl çalışacak bu sistem? Sahiden çalışır mı bu kadar katılımcılık? Yoksa bu çok seksi laflar da racon gereği mi girmiş bu geri dönüşümlü kâğıt bile kullanılmamış broşürlere? Bu sorulara sularınız akmazken şehrinizde Dünya Şiir Günü kutlamaları yapılmadan önce bir cevap bulsanız iyi edersiniz.

KANKA BAŞKAN
Süper aktif, herkesle ‘kanka’, herkesle hoş muhabbet, örnek damat adayı, sürekli sırıtan bir belediye başkanı tipi vardır ki sırf sokakta tur atarken, sizi sanki 40 yıl önce kaybettiği kardeşi gibi sarılıp kucaklamış, öpmüş koklamıştır diye ona oy veresiniz gelir. Yalnız değilsiniz, onun herkesle böyle bir hatırası vardır. Bu belediye başkanı tipi seçildiği gün beş yıl sonraki seçimi düşünmeye başlar. Onun için vatandaş öpmek, şehre doğalgaz döşemek gibidir. Yolları çamur götürür, sular akmaz, çöpler leş gibi kokar ama düğününüze çelenk, çocuğunuzun sünnetine çeyrek altın göndermiş, her bayram size kart atan, cep telefonunuza kandil, zafer bayramı demeden mesaj gönderen bu belediye başkanına yine de kıyamazsınız. Bu tipler “kavşak yapmakla” değil” beş yılda 5000 nikâh kıymakla” övünürler. Bilirler ki bu perdesi yırtılmış başkan-vatandaş döngüsünde kimse onlara “Peki başkan bu nikâhlara katılırken, sen ne zaman çalıştın” diye sormayacaktır.

NEMRUT BAŞKAN
Kanka başkanın tam zıddı olan belediye başkanı tipidir. Onunla beş yıl değil, beş saniye geçmez. Onun döneminde ‘icraatın içinden’ hiç bitmez. Çalışır. Hem de deli gibi. Botlarını ayağına çeker, her kapanmış yola, patlamış kanalizasyona koşar. Ama ne yaparsın ki bunların çoğu nemruttur. Kabadır. İnsani ilişkilerde çok başarısızdır. “Aman rüşvet, yolsuzluk olmasın, vatandaşla laçka ilişkilere girmeyeyim” derken asosyalleşir, ondan bir şey rica eden herkes onun için potansiyel iş takipçisi haline gelir. Vatandaşı değil, vali beyi sever. İknayı değil cebri, danışmanlarını değil zabıtalarını kullanır. Çalışır ama yaşatmaz. Kareli gömleğin üzerine çizgili kravat takar. Dürüsttür ama memur kafalıdır. Sularınız akar ama o bir bardak su boğazınıza dizilir.

YİYEN AMA ÇALIŞAN BAŞKAN
Bunların tam ortası bir başkan tipi vardır ki genelde seçimlerde ipi onlar göğüsler. “Yiyor ama çalışıyor” başkanlarıdır bunlar. Bunlarda şeytan tüyü vardır. Sevimlidirler. Kalenderdirler. İş bitirirler. İpten adam alırlar. Herkesi tanırlar. Torpilin kralını yaparlar. Çalışırlar. Proje üretirler. Özellikle de onları televizyona çıkaracak projeleri severler. Futbol kulübü başkanlığı ikinci işleri hatta zamanla birinci işleri haline gelir. Halkla ilişkileri bilirler. İki iş yapar, yedi pankart asarlar. Bir çiçek dikerlerse mutlaka yanına bir de “Bu çiçeği buraya diken Belediye Başkanımız ...’a Teşekkürler. Mahalle halkı” bezi astırırlar. Evet çalışırlar. Ama bilirsiniz ki o çiçeği oraya diktiren, başkanın da gizli ortağı olduğu bir şirkettir. Çiçek çok güzeldir. Ama... Eğer ama’larınızı bastırıp bu durumu içinize sindirebilirseniz, hayat bu belediye başkanlarıyla bir süre güzel geçer. O bir çark kurar, o çarkla işler döner. Bu çarkı, Ankara ve İstanbul’da arada bir gidip gönül eğlendirdikleri sevgililerini hasımlarından saklayabildikçe ya da yemenin ölçüsünü kaçırmadıkça kimse kolay kolay kıramaz. Kıran da bu enkazla karşılaşınca kırdığına kıracağına pişman olur zaten. Her il, tarihinde en fazla bir kez içinden böyle bir başkan çıkarır. Onu bulduysanız, şeytan da sizden yana melek de...

Peki, geriye oy verecek kim kaldı? Onu da siz bulun artık.

Yıldıray Oğur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder