22 Mart 2009 Pazar

Bu Trabzonspor kaybedecek tabii...

Karşılıksız aşklar vardır...Her gün on defa yıkılsanız da yeni bir umut devşirirsiniz. Aslında olmayacağını bilirsiniz, hissedersiniz, yine de oldurmanın her yolunu denersiniz. Küçük bir kıvılcım ararsınız. Mitolojiden medet umarsınız. Koşarsınız yorulmazsınız. Her duvara toslayışınızda yeni yolları, yeni umutları keşfe çıkarsınız.

Galiba böyle bir şey Trabzonsporlunun şampiyonluk aşkı; kaybetmekten, hasret çekmekten yorgun düşse de umut etmekten vazgeçmez. Sezai Karakoç'un o eşsiz deyişindeki "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır." sözünün önünde bir sadakat bekçisi gibi başı öne eğiktir.

Trabzonspor, başlar, götürür ama bitiremez. Trabzonsporlu ise aldatılmış aşık saflığında 'bir başka bahara' nakaratını tekrarlayıp durur. 25 yıllık kaybediş öykülerinin altında en derin depresyon nöbetlerini yaşar. Yine de bir gün vuslatın gerçekleşeceği hayaliyle umut tepelerinden hayata gülümsemeye devam eder.

Bağışlayın. G.Antep karşısındaki Trabzonspor'u seyrederken nedense taraftarın ruh dünyasına yolculuk yapmak geldi içimden. İşin duygu tarafı kendine doğru çekince beni, bu cümleler dökülüverdi kalemimden...

Kamil Ocak Stadı'ndaki heyecanlı futbol hikâyesine değinmeden önce Antep'in hakkını teslim etmeliyiz. Sezonun en seyirlik takımlarının başında geliyor Kırmızı�Siyahlılar. Özellikle sahalarında son derece başarılılar. Şayet olaya daha iyi motive olabilselerdi rahatlıkla adlarını zirve aktörleri arasına yazdırırlardı.

Bu sezon Trabzonspor'a karşı hiç kaybetmeyişi (hem ligde hem kupada) G.Antepspor'un sahip olduğu futbol çıtasını gösteriyor. Dün maça özgüvenle başladılar, erken baskı kurdular golü de erken buldular. Haftalardan beri kazanamayan Bordo�Mavili takım, bir türlü oyuna ortak olamadı. Zurita'nın, Tabata'nın, Beto'nun, Hakan Bayraktar'ın, Bekir'in, Cesar'ın enerjisine karşı duramadı.

İlk 45 dakikaya bakıyorum. Trabzonspor'un pozisyon gibi pozisyonu yok. Orta saha verimsiz, Alanzinho G.Saray maçında kalmış. Forvette Gökhan-Umut işlevsiz. Bu takım mücadele ediyor ama 'futbol aklıyla' oynamayı beceremiyor. Hüseyin'den, Colman'dan ve Selçuk'tan üst düzey pas ve organizasyon işçilikleri çıkmıyor. Özetle Trabzonspor, sıradanlık sularında debelenip duruyor.

İki farklı yenik duruma düştükten sonra devrenin sonunda buldukları penaltı golü ikinci yarı için umut olabilirdi. Ama ne gezer. Bu yarıda da Trabzonspor yalancı bir boğuşma gösterisine soyunmuştu. Yanal'ın sahaya sürdüğü Yattara, yeteneklerinin onda birini dahi sergileyemeyecek kadar bezgin ve yorgun bir görüntüdeydi. Antep'in üçüncü golünde Bordo-Mavili savunmanın dağınıklığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Gökhan'ın golü ise akıl ve beceri ürünüydü.

Trabzonspor'un son haftalardaki düşüşü şaşırtıcı olsa da dünkü maçın sonucu hiç de şaşırtıcı değil. Antep oynadı, hak etti ve kazandı. Bu kadar basit.

Hayri Beşer

3 yorum:

  1. kazansın iyi güzel de kendileri açısından anlamsız bi maç için niye bu kadar gaza geldi antep taraftarı ben onu anlamıyorum. antep şampiyonluğa yarışırken trabzon maçında antepi tutmuştum... yazık...

    YanıtlaSil
  2. Ne yani para verip üstüne ts yi mi destekliceklerdi :)

    YanıtlaSil
  3. inter uzun yıllar şampiyon olamamıştı, romayla yarışıyodu, son haftaya önde girmişti. diğer bir roma takımı olan lazioyla romada oynadı. lazio taraftarının yoğun inter tezahüratı altında inter 4-2 yenildi. roma şampiyon oldu...

    :)

    YanıtlaSil