28 Mart 2009 Cumartesi

Dolardan kaçış çabaları

Nisan başında Londra'da yapılacak olan G–20 zirvesi öncesinde ülkeler eteklerindeki taşları bir bir döküyorlar. Bizim de dahil olduğumuz bazı ülkeler, ekonomilerinde krizin etkilerini minimize etmek için paket üstüne paket açıklarken, dünya ekonomisinde “at başı” giden ülkeler ise daha farklı hesaplar içerisindeler.

Yıllardır kendisini “rezerv para” dolarla dünyaya finanse ettiren ABD'ye karşı bir tepki oluşmuş durumda. Rezerv paraya tepki hareketinin başını Çin ve Rusya çekiyor ve de kendilerine yandaş arıyorlar. İlk etapta yeni bir dünya parası fikrine destek veren ülkelerin başında ise Brezilya, Güney Kore, Hindistan ve Güney Afrika geliyor.

Tepkinin bu iki ülkeden yükselme nedeni ise, ABD merkezli global krizin en çok Çin ve Rusya'da maddi erozyona sebep olması. Her iki ülke de, önümüzdeki dönem dolarda yaşanabilecek olumsuz gelişmelerden oldukça rahatsız. Tabii ki olayın bir de siyasi tarafı bulunmakta. Hazır, ABD ekonomisi bu kadar zayıflamışken ve doların istikrarına ilişkin kaygılar zirve yapmışken yeni bir uluslararası para sistemini gündeme getirmenin tam sırası diye düşünüyorlar...

Çin, yıllardır dış ticaret yoluyla yaptığı devasa kazanımları “mecburen rezerv para” olan dolar cinsi varlıklara yatırıyor. Dünya toplam rezervi olan 7 trilyon doların, 2 trilyon doları Çin'e ait. Ayrıca 740 milyar dolarlık ABD hazine bonoları da piyasa tabiri ile eline yapışmış durumda...

Rusya'da ise, yeni yetme Rus oligarkların kriz nedeni ile petrol, emtia ve borsada ne kadar kayba uğradığına dair çeşitli spekülasyonlar yapılsa da ortalama 300 – 400 milyar dolar civarında bir kayba kesin gözü ile bakabiliriz. Rusya, aslında 2002 yılından bu yana Ruble'yi konvertibl olarak bölgesel bir para birimine dönüştürmek istiyor. Ayrıca son yıllarda sürekli olarak doların alternatifsiz tek rezerv para birimi olmasını her fırsatta eleştirerek dolar rezervlerini de kademeli olarak azaltmış durumda.

Yılların birikimleri olan varlıklarını “mecburen” dolar olarak tutanlar, doların güvenilirliğine olan inanç azaldıkça doğal olarak endişe duymaktalar. ABD sıkıştıkça dolar basmaya devam ediyor. ABD'de ortaya konan tüm kurtarma paketleri aslında karşılıksız para basmaktan başka bir şey değildir. (Sanki düne kadarki doların bir karşılığı varmış gibi) ABD dolar bastıkça, ellerinde yüklü dolar varlıkları olan ülkeler, varlıklarının değerinin ileride eriyeceğini düşündükleri için uykuları kaçıyor. Artık kimse ABD'yi fonlamak istemiyor.

Dünya dolardan kaçmaya çalışıyor. Bu kaçışı da yumuşak bir zeminde yapmak için IMF'nin kontrolünde yeni paranın oluşturulması gerektiği dillendiriliyor. Ancak dolara alternatif bulmak kısa vadede halen son derece zor. Ama bir kere ok yaydan çıktı…

Çin ve Rusya'nın hiçbir ülkeye bağlantısı olmayan yeni bir global para oluşturulması fikrine ABD'nin “doğal olarak” sert çıktığını görüyoruz. Ayrıca, ABD karşı atak olarak, Çin'in elindeki 2 trilyon doların bir bölümünü kaynak arayan IMF'ye kullandırmasını istiyor. Önümüzdeki günlerde karşılıklı hamleler atılmaya devam edilecek.

ABD Başkanı Obama; doların halen güçlü olduğunu(!) ve yeni bir para birimine ihtiyaç olmadığını dünyanın gözünün içine baka baka rahatlıkla söyleyebiliyor. Obama'ya göre; doların şu andaki gücü, yatırımcıların ABD'yi dünyanın en istikrarlı siyasi sistemi ve en güçlü ekonomisi! olarak görmelerinden kaynaklanıyor-muş.

Obama'ya kim inanır bilemem, ama ben inanmıyorum.

Doların hükmünün bitmesi demek zayıflayan ABD hegemonyasının sonu demektir. Bu durumda da ABD artık kendini dünyaya fonlatamayacaktır. Bu nedenle de ABD pes etmeyecektir.

Dünyanın her yerinde farklı siyasi entrikalar içerisinde olan ABD'nin doların değerini ayarlamak için ekonomik verilerle oynayabilme ihtimalinin unutulmaması gerekir…

Bu ihtimalleri ve kaygıları şu anda en yoğun hesaplayan Çin ve Rusya'nın işbirliği ile dolardan kaçış çabaları “dolar savaşı”nı başlatmıştır.

Fevzi Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder