28 Ocak 2009 Çarşamba

Din öğrenimi

Akıl sahibi olmanın zorunlu bir sonucu olarak insan inanmak ihtiyacındadır. Bu ihtiyaç inanılanın içeriğinden bağımsızdır. İnsan mutlaka şu ya da bu şekilde bir inanca sahiptir. İnancın içeriğinin doğru bilgiye dayanması, akla ve gerçeğe uygun olması bu ihtiyacı tatmin ederken, tersi bir durumda sahip olunan inanç insanın sağlıklı bir kişilik oluşturmasını ve yaşamını zorlaştırır.

İnanmak ihtiyacı olan insanın bu ihtiyacını karşılayan inanç türlerinden biri de dini inançtır. Dini inanç insan akıl ve ruh sağlığına doğrudan etki etmektedir. Dolayısıyla insanın zihinsel yapılanmasının temel taşlarından olan dini inanç bu özelliğinden dolayı davranışlara da kaynaklık etmektedir. Dini inanç yapısında, varoluşu, hayatın amacını, eşyanın anlamlandırılmasının yanı sıra emir ve yasakları, iyi ve güzeli, davranış kurallarını da barındırır. Yani insana bir kişilik verir ve yol haritası çizer.

Dini inanca ihtiyacı nedeniyle insan az ya da çok dini bilgi edinmek zorundadır. İletişim kaynaklarının ve bilgiye ulaşma yollarının çok çeşitlendiği günümüzde dini bilgiye de ulaşmanın birçok yolu bulunmakta ve bu bilgiyi edinmenin kolaylığını yaşamaktayız. Öte yandan bilgi kaynaklarının çoğalması ve bilgiye kolay ulaşmanın beraberinde getirdiği ciddi sorunlar da ortaya çıkmaktadır.

Günümüzde hemen her televizyon kanalında, gazete sayfasında, radyo programında, elektronik ortamda hatta takvim yaprağında dini içerikli bilginin verildiğini görmekteyiz. Bu kaynakların hemen hepsi dini bilgiyi, dinin öğretilmesinde dikkat edilmesi gereken yöntemlerle aktarmak yerine kendi bakış açıları ve hedefledikleri amaç doğrultusunda yapmaktadırlar.

Dini bilginin insanı yönlendirmedeki gücünü bilerek ya da bilmeyerek yapılan bu bilgi aktarımı birçok insanın akıl ve ruh sağlığına olumsuz etkiler yapmaktadır. Yani dini anlayışın ortaya çıkardığı bir patoloji söz konusu olmaktadır. Özellikle İslam hakkında yukarıda saydığımız kaynaklardan herhangi birinden öğrendiği eksik veya yönlendirilmiş dini bilgi nedeniyle ruhsal sorun yaşayan birçok insan görmekteyiz. Yaptığımız psikolojik danışmanlık çalışmalarında yukarıda saydığımız kaynaklardan duyduğu "gusül abdesti alırken toplu iğne ucu kadar kuru yer kalmamalı, yoksa gusül abdesti olmaz" bilgisi nedeniyle tekrar tekrar gusül abdesti alan ve saatlerce banyodan çıkamayanlara veya eşi kendisine başka bir amaçla "git başımdan" dedi diye "nikâhının bozulduğunu ve dolayısıyla eşi ile aynı ortamda bulunmasının haram olduğu" düşüncesine kapılıp bunalıma giren insanlara, "namazda aklınıza dünya ile ilgili düşünce gelirse namazınız kabul olmaz" bilgisi ile namazını sürekli bozup sonunda namazı kılmayı bırakanlar gibi birçok değişik rahatsızlığa kapılanlarla karşılaştığımızı belirtmek sanırım konunun ciddiyetini ortaya koyacak örneklerdir.

Bu nedenle insan üzerindeki etkisi nedeniyle dini bilgi, ciddi bir bilgidir ve öğrenilmesinde hassasiyet gösterilmesi gerekir. Özellikle anne ve babaların çocuklarına dini bilgi öğretirken kullanmaları gereken kaynakları iyi seçmeleri gerekir. Kaynaklara ve din adına karşılaştıkları bilgiye sorgulayıcı bir yaklaşım sergilemeleri gerekir. Örneğin;

*Öncelikle dini bilgi edinmenin bir usulü/metodolojisi vardır. Yukarıda saydığımız kaynaklardan aktarılan bilgi bu metodolojiden/usulden uzak doğrudan bilgi aktaran kaynaklardır. Bu nedenle sağlıklı, güvenilir dini bilgi takvim yaprağından, gazete köşesinden veya televizyon ekranından tam anlamıyla öğrenilemez. Ayet veya hadisten hüküm çıkarmanın bir metodu olduğunu, bu metoda uygun olmayan her tür çıkarımın yanlış olma ihtimalinin çok yüksek olduğunun bilinmesi gerekir.

*Din adına aktarılan bu bilgi, dinin esasında var mıdır yoksa bu bir yorum mudur? Yani bu bilgi kişinin din anlayışı mı/ dinden anladığı mı? Söz konusu kaynaklarda hemen her gün bilen- bilmeyen bir çok kişinin din adına konuştuklarını, hüküm verdiklerini, yorum yaptıklarını ki bu bilgilerin çoğunun dinin aslına uygun olmaması nedeniyle insanların ruh sağlıklarını olumsuz etkiledikleri ve birtakım davranış bozukluklarına neden olduklarını görmekteyiz.

*Öğrenilen dini bilgiyi aktaran kaynak güvenilir mi? Amacı nedir? Aktarılan dini bilgi topluma ne niyetle aktarılmaktadır? Maalesef birçok kaynağın kendi amaçları/hedefleri doğrultusunda dini ele aldıkları ve yönlendirdikleri görülmektedir.

*Aktarılan dini bilgi ne anlama gelmektedir? Nerede ne şartlar altında geçerlidir? Kişiye özel bir durum mudur yoksa genele ait bir durum mudur? Kime ne tür yükümlülükler yüklemektedir?

* Dinin aslında olmayan, dinin asıl kaynaklarında bulunmayan hatta bunlara aykırı olan, akla ve gerçeğe uymayan birtakım uydurma bilginin din adına benimsenmesi insanların gerçeklerle bağlarının kopmasına neden olmaktadır.

Bunların benzeri birçok noktadan sorgulanarak dini bilgi öğrenilmesine özen gösterilmelidir. Amaç doğru ve aslına uygun dini bilgi edinmek olunca kaynak olarak da dinin gerçek kaynaklarından, samimi olan ve din bilgisine sahip kişilerden öğrenilmesi gerekir.

Osman Haskul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder