25 Ocak 2009 Pazar

Küresel kriz bitti mi?

Dolar, uluslararası piyasalarda değer kazanmaya devam ediyor...

Yurtiçinde de Cuma günü 1.68’i geçti, sonra azıcık geriledi...

Avro da iki liranın üzerinde dolanıp durmakta... Peki, ne olacak?

Küresel kriz ne álemde, bitti mi, sürüyor mu, ne oluyor?Biz, iç gündemle halvet iken küresel kriz hükmünü fütursuzca icraya devam ediyor...

Üstelik anlaşılan o ki henüz dibe filan da vurmadı...

Bunu nerden anlıyoruz?

Amerika’daki emlak fiyatlarından...

Orada düşmeye devam ettikçe, kriz dibe vurmamış sayılır...

Ayrıca...

Batmamak için devlete tutunmaya çalışan ticari bankalar da ardı ardına diziliyor...

Nitekim geçtiğimiz Pazartesi günü Royal Bank of Scotland 2008 yılına ilişkin 28 milyar pound düzeyinde bir zarar açıkladı...

Batma eşiğindekiler kendi hükümetlerinden sadece kurtarılmayı değil, devletleştirilmeyi de talep etmekteler...

* * *

Ama bir anlığına...

Bu çok ürkütücü gelişmelere, henüz dibe vurmamış olan krize aldırmayın...

Ve...

Varsayın ki küresel kriz bitti...

Ama bu da pek bir şey demiyor...

Çünkü uygulanan ‘tedavi’, benim de aklımı epeydir kurcaladığı gibi, çok kuvvetle yeni bir kriz çıkaracak gözüküyor...

Neden mi?

Çünkü doğru dürüst bir teşhis konmadan, ‘1929 Metodu’, tedavi olarak devreye sokuldu...

Piyasanın ‘iyiyi kötüden ayırma kabiliyetini’ felç ederek...

Kredi yokluğu var diye piyasaya tonlarca para sürüldü, sürülmeye de devam ediliyor...

* * *

Ama bu yeni kriz, 1929 Krizi’yle ne kadar benzeşiyor; piyasalar alev alev yandığı için sorulmadı, soruşturulmadı...

Orada ‘talep’ yetersizliği vardı...

Şimdi ise üretilenden çok daha fazlasına talip, dinmeyen bir iştaha ulaşmış ve yaratılan sanal alım gücüyle de bunu sürdürmüş bir derin hastalık söz konusu...

Can yakıcı çözümlerden kaçınarak onları ertelemek...

Piyasaya bolca para enjekte etmek...

Kurtarma programları...

Ve mali teşvik paketlerinin hedefleriyle aslında batmış olan varlık fiyatlarını sürdürebilir kılmak çare mi?

* * *

Londra yatırım danışmanlığı şirketi Independent Strategy’nin başkanı David Roche, geçenlerde Wall Street Journal’daki yorum yazısında, Dünya Bankası’nın 2002 yılında yayımladığı ve son 50 yılda gerçekleşen banka krizlerinin incelendiği bir belgeden söz ediyordu:

‘Ucu açık likidite desteği, tüm mevduatlara garanti, regülasyonlarda hoşgörü gibi önlemler, görünüşe göre banka krizlerinin maliyetlerini kayda değer ölçüde artırmaktadır.

Peki, bu türden teşvik politikaları daha hızlı ekonomik toparlanma sağlamakta mıdır?

Bunun gerçekleştiğine dair bir kanıta rastlamadık. Aslında bu türden teşviklerin krizleri daha da uzattığı, çünkü toparlanmanın daha uzun sürdüğü görülmektedir.’

Bugünkü değerlerle ABD hükümeti tek başına kredi krizine yönelik olarak iki Vietnam savaşına bedel harcama yapmış...

Bu harcamaların yüzde 90’ı, kredilerin ve tüketimin sürdürülebilmesi için gerçekleştirilmiş...

Hálbuki...

Dünya Bankası Raporu’nun da belgelediği gibi...

Piyasanın kendi kendisini düzeltmesine izin verilmediği takdirde, finansal krizler hep daha uzun sürmekte, ekonomik resesyon uzamakta...

* * *

Küresel krizin patlak vermesiyle...

Alelacele uygulanan, ne kadar refleks, ne kadar şuur içerdiği bilinmeyen kurtarma yöntemleri başta Amerikan ve İngiliz basını tarafından da tartışılmaya başlandı...

Hepsinden önce de Alman Ekonomi Bakanı Michael Glos yapılanın ‘çok kaba bir Keynesçilik’ olduğunu söyleyerek eleştirmişti...

Dramatik müdahaleler yapıldığı anda tatmin edici olabilse de...

Bu müdahalelerin mutlaka sorunu çözmesi beklenmeli...

Nitekim David Roche da yazısını şu korkutucu uyarıyla bitiriyordu:

‘Böylesine bir toparlanma piyasalarda memnuniyetle karşılanır, aracıların Wall Street ve Londra’daki şampanya barlarına geri dönüşünü sağlar.

Ancak er ya da geç ikinci bir çöküş, bugünkünün çocuk oyuncağı gibi görünmesine yol açacaktır.’

* * *

Bugün Pazar...

Moral bozmak istemem...

Ama her şeyden daha fazla hayatımızı etkileyen ve etkileyecek olan küresel kriz de durum budur...

Daha epeyce ‘çekecek günler’ var gibi.
Mehmet Altan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder