30 Haziran 2009 Salı

MURAT BİRSEL

Askerlerin şikayetçi olduğu ‘Tek Adam!’

Ben duvara bakıyorum duvar bana bakıyor, aklımda tek soru var: Kim?

Kim bu?

Veya kimler, ama lider vardır herhalde?..

Türk askeri kime ‘düş yakamdan’ diyor, ‘benim üzerimden siyaset yapma’ diyor?

‘Karşı taraf’ kim?

Bizim askerin -’benim işim bu değil’ diye diye- yakınarak mücadele ettiği kim olabilir?

Gel de çık işin içinden, kendime de söyleniyorum, ‘bir de savaş teorileri matematik modelleri lisansüstü olacaksın ha, geçmiş olsun’ diyerekten...

Gerçi okul yıllarına vurgu işe yaradı, ‘çözemediğinde soru yanlış olabilir’ ihtimalini hatırladım!

* * *

Şimdi denklemi şöyle kuruyoruz:

Olay siyasi; ‘benim üzerimden siyaset yapma’ denildiğine göre demek ki siyaset yapan biri/birim var işin içinde.

Evet! İşte kesme işaretinden anlamışsınızdır, soruyu ‘kim’ şeklindeki kişi formatından çıkartıyoruz; ‘ne’ şeklindeki mesele formatında ele alıyoruz. Kişi değil; birim, kurum, sistem... Olayı ‘sistemik boyutta’ irdeleyeceğiz.

Nedir?

Asker -büyük olasılıkla- siyasi sistem içindeki bir unsur, bir mekanizmadan şikayetçi; dokunamadığı ve değiştiremediği bir şey...

Akla iktidar geliyor değil mi?

Değil, bence muhalefet...

İktidara muhalefet!

‘Böyle muhalefet olmaz’ dememek için ‘benim üzerimden muhalefet yapma’ formülü nefis (gerçek stratejik sanat) bir parabol gönderme.

* * *

Siyasi iktidara karşı nasıl mücadele edilir?

Ülkede yönetim nasıl değişir?

Siyasi platformda mücadeleni verirsin, vatandaş seni tercih ettiğinde iktidar değişir.

Yani bir iktidardaki partiyi ‘darbe’ değil, bir başka ‘parti’ devirir.

İyi de ya böyle bir parti yoksa!

Ya biz bu (seçilmiş) iktidara ‘mahkumsak’!

Ya seçimler hep ‘nafile seçim’ ise!

Yani misal; hep Beşiktaş şampiyon oluyorsa...

Ne yaparsınız?

Beşiktaş’ı yenecek bir teknik kadro ve takım oluşturmak için kolları sıvarsınız değil mi?

Normali bu, doğalı bu, olması gereken bu...

Başka türlüsü normalde düşünülmüyor.

Niye maç yapıyoruz ki ‘Federasyon’ Beşiktaş’ı yasaklasın diye akla geliyor mu?

Gelmiyor.

Neden gelmiyor?

Çünkü biliyoruz ki; transferler yapılır, teknik direktör değişir, yeniden mücadele edilir ve elbette seneye bir başka takım da şampiyon olabilir.

Ama siyasette her maçta yenilirsen, her daim aynı teknik direktör, her daim aynı kadro, aynı sistem; gençlerden de adam yetiştirmezsen...

Taraftara da gına gelmeye başlamışsa ufaktan...

Başka türlü olmayacak, ‘Federasyon Beşiktaş’ı iptal etsin!’ şıkkını kafanda yavaş yavaş besleyip büyütebilirsin!

* * *

Bence ‘Federasyon’ diyor ki, düş yakamdan, git mücadeleni sahada ver.

Başka ne desin, neyi nasıl anlatsın ‘Federasyon’?

Teknik direktörü değiştirin mi desin?

Daha evvel dedi, hatta değiştirdi...

Yeni teknik adam geldi, ülke şenlendi, sonra vatandaş tuttu dedi ki ‘Yine eski teknik direktörler gelsin’.

Heyhat başka taraftar yok -transfer de edemezsin- nasıl çıkacağız işin içinden?

Zorla!

Bu kez artık toplam demokrasiyi zorunlu kılacağız ve parti içi demokrasi anayasal garanti altına alınacak!

Anayasa’da -eminim hocalarımız daha düzgün formüle eder-şöyle yazacak:

Bir parti başkanı en fazla iki kez art arda siyasi parti başkanlık seçimine aday olabilir ve toplam 10 yıldan uzun süre parti başkanlığı yapamaz.

Askerlerin şikayetçi olduğu durum -bence- iktidara demokratik alternatif üretilmesinin önünü tıkayan -değişmez değiştirilemez- ‘Tek Adam’ parti liderliği sisteminden başka bir şey değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder