1 Temmuz 2009 Çarşamba

DENİZ GÖKÇE

Dolar henüz sağ!

Mart ayında Çin Merkez Bankası Başkanı Zhou Xiaochuan, IMF tarafından çıkartılan SDR veya bizdeki adı ile özel çekme hakkı denen sentetik paraların, uluslararası para sisteminin temel ödeme aracı yani rezerv para haline getirilmesini teklif etmişti. 2000 milyar dolar civarında, dolar ve diğer paralar cinsinden döviz rezervi bulunan Çin, ABD Doları'nın değer kaybı riskini taşımak istemiyordu.

Büyük dolar riski taşıyan ve doların rezerv para statüsünden çıkarılmasını arzulayan bir tek Çin de değildi. Rusya da, Çin gibi ABD'nin borçlanma hızı ve para basma hızından korkuyordu. Alternatif arayan ve doların rezerv statüsünü değiştirmek isteyen ülke sayısı oldukça fazla idi. Halbuki dolar şu anda makroekonomik politikalar nedeni ile değer kaybediyor, ama galiba yapısal bir değişiklik gündemde değil.
Bir ülkenin parasının rezerv para olması büyük avantaj. Ama rezerv para değişikliği talepleri, önemli ölçüde siyasi içerik de taşımakta. Her ne kadar IMF parası SDR'nin rezerv para olması teklifinin teknik bir mantığı varsa da, siyaset, mesela 'Neden euro yeni rezerv para olmasın?' tezinin de destek bulmasına yol açıyor.

Aslında euro rezerv para rolünü, 'tek para' bloğunun ekonomik ve ticari gücü, finansal piyasalarının gelişmişliği ve bloğu oluşturan ülkelerin hukuka ve mülkiyet hakkına saygıları nedeni ile hak eden bir para birimi.
Reuters'ten Mike Dolan'ın derlediği verilere göre, 16 ülkelik euro bloğu ekonomisi 10 trilyon dolarlık GSYİH hacmi ile ABD'nin ardından ikinci büyük ekonomi. Bu bölge geçen yıl 2.1 trilyon dolar ithalat artı ihracat hacmine sahipti. Euro bölgesinin toplam bir yıldan daha uzun vadeli kamu borç senedi 3.5 trilyon euro tutarında ve ABD'nin toplam benzer kamu kağıdı ihracının yüzde elli daha fazlası.
Bu veriler ışığında ilk çıktığında, toplamı bugün 7 trilyon dolar düzeyindeki tüm merkez bankaları döviz rezervlerinin içindeki payı sadece yüzde 18 olan euronun payının, bugün yüzde 26 düzeyinde olması, hak edilmiş bir konum. Ancak toplam merkez bankaları döviz rezervlerinin yüzde 64 kadarı ise dolar olarak tutulmakta. Doların payı zaman içinde hafifçe dalgalansa da kabaca aynı boyutta kalıyor.
Bu ay UBS tarafından yapılan araştırmada 80 kadar merkez bankası fon yöneticisi, uluslararası kurum fon yöneticisi ve 'sovereign wealth fund' denen ülke fonlarının yöneticisine '25 yıl sonra hangi paranın rezerv para olacağı' sorulmuş. Araştırmaya katılanların yüzde 40 kadarı dolar derken, dolar payının oranının son iki yılda yüzde 45 düzeyinden 40 düzeyine indiği gözlemlenmiş.

Ancak en ilginç olan ikinci rezerv para adayı olarak hangi ülke parasının düşünüldüğü. Euro üçüncü, çünkü ankete katılanların yüzde 20 kadarı 'adı verilmeyen bir Asya parası' cevabını vermiş. Euro'ya oy verenlerin oranı yüzde 15 değerinin altında ve euro, altın ve IMF'in SDR denen parasını söyleyenlerin toplamını çok az bir farkla geçmiş bulunuyor.
Bilindiği gibi SDR bir sepet para birimi. Geçtiğimiz hafta Çin Komünist Partisi'nin organı olan bir Çin think- tank kurumunda çalışan akademik iktisatçı Li Lianzhong, Çin parası Yuan'ın SDR içindeki dört paraya ek olarak beşinci para olmasını gündeme getirmiş (diğer dört para cinsi ise dolar, yen, euro ve sterlin). Bay Li'nin teklifine göre bu beş para eşit ağırlıkla (yani yüzde 20 ) sepette yer almalı imiş.
Bay Li'nin teklifi ertesi gün Çin Merkez Bankası'nın resmi sitesinde yayınlanmış ve bankanın geçen hafta cuma günü yayınlanan yıllık Ekonomik İstikrar Raporu'nda da yer almış bulunuyor. Yani Çin bu rezerv para konusunda ciddi ve çözümü IMF'ye ihale etmeye de angaje olmuş durumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder