21 Mayıs 2009 Perşembe

Böyle yargı kararı olur mu?

Hangi rejim ve sistemle idare edilirse edilsinler, dünyanın bütün devletlerinde Cumhurbaşkanı/Devlet Başkanı, devletin ve milletin birlik ve bütünlüğünü temsil eder. Yazılı anayasaların bulunduğu bütün devletlerde bu husus hükme bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104. maddesine göre de, ‘Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasa’nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.’
Bir millet ve devlet için Cumhurbaşkanı’nın temsil ettiği değerler, bayrak gibi, millî marş gibi mukaddes değerlerdir. Cumhurbaşkanı’nın her gittiği yerde, sağ tarafında ayyıldızlı Türk Bayrağı, sol tarafına Cumhurbaşkanlığı Forsu çekilir. Cumhurbaşkanı bir toplantıya geldiğinde aksi kendisi tarafından istenmemişse- hep beraber ayağa kalkılır ve ona doğru dönülerek İstiklâl Marşı okunur.
Devlet Başkanı, Türk Milleti’nin tarihinde ve örfünde daima mutena bir yere sahip olmuştur. Türkler, dünyanın en mahir devlet kurucuları olarak devletlerinin başına her zaman saygı duymuşlar ve büyük bir değer atfetmişlerdir.
***
Şimdi, Ankara’nın Sincan İlçesi’nde bir Ağır Ceza Mahkemesi çıkıyor; Türkiye’nin Cumhurbaşkanı için verdiği karar metninde 6 yerde ‘şüpheli’ diye nitelendirerek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik kararını kaldırıyor.
Bu uygulama, yargının siyasete nasıl âlet edildiğinin açık bir örneğidir. Kanadoğlu’nun Anayasa’daki ifadeleri eğip bükerek ne derece mantıksız neticelere ulaştığını bilmeyen yoktur. Kanadoğlu ve şürekâsı, 2007’deki 367 yutturmacasıyla iki kere ikinin beş olduğunu ispatlamış ve Anayasa Mahkemesi’ni de inandırarak peşin hükümlü ve ideolojik bir kararla Abdullah Gül’ün ilk adaylığı sırasında seçilmesine mâni olmuştur. Şimdi de akılları sıra Cumhurbaşkanı Gül’ü ‘şüpheli ’ ilân ederek lekelemeye çalışmak isteyenler vardır.
Bazı hukuk madrabazlarına kalsa, ne Anayasa’da, ne de kanunlarda tersine yorumlanmadık tek hüküm bırakmazlar. Böyle bir uygulama da sadece anarşi ve hukuksuzluk getirir.
Cumhurbaşkanı’nın ‘sorumluluk ve sorumsuzluk hali’ni hükme bağlayan Anayasa’nın 105. maddesi açıktır. Buna göre, Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten dolayı suçlandırılabilir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da bunu hatırlatarak “Bu karar tamamen devletin tepe noktasındaki Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmak için verilen bir karardır” diyor.
***
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü beğenip beğenmemekte, sevip sevmemekte serbestsiniz. Lâkin O’na karşı saygılı olmak mecburiyetindesiniz. Bu mecburiyete hiç şüphesiz yargı organı ve mahkemeler de dahildir.

HASAN CELAL
GÜZEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder