18 Mayıs 2009 Pazartesi

Cehalet değil, kasıtlı çarpıtmaca...

“Türkiye'de bir tanıdığınız varsa arayın ve Ergenekon davasıyla ilgili düşüncesini sorun; dostunuzun havadan-sudan söz etmeye başladığını fark edeceksiniz” diyor İngilizce Newsweek'in yarın satışa sunulacak sayısında yer alan bir yazının yazarı...

“Neden?” sorusuna da derginin Amerikalı okurlarının anlayacağı dilden cevap veriyor: Çünkü Türkiye'de McCarthy dönemini andıran bir büyük kampanya sürdürülüyor: Masum insanlar polis tarafından tutuklanıyor... Küçük kızlara eğitim vermek dışında amaçları olmayan bir grup kadını bile tutukladı polis... 'Polis' dediysem siz bunu her işte eli-ayağı bulunan bir 'tarikat' ile irtibatlı devlet görevlileri anlayın...

Uzunca yazının özeti bu.

Türkiye'de insanların 'derin devletin tasfiyesi' olarak görüp umutlandıkları, demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlamak için oluşturulmuş çetelerle ilgili bir dava, Newsweek yazarına göre, küçük kızlara eğitim yaptırmak için çabalayan kadınları tutuklamanın aracı... O kadınların üzerine gidilmesi de tarikatin aynı kızları kazanma niyetindenmiş...

Kendisine rakip gördüğü için 'tarikat' o kadınların üzerine gidilmesini mensubu olan polislerden istemiş... Onlar da dururlar mı, liderlerinin emrini yerine getirmiş ve kadınları tutuklamışlar...

Bunu yazan cahil biri olsa, ya da Türkiye'de câri hukuk sistemini bilemeyecek bir Amerikalı, güler geçerdim de yazının üzerinde dünyanın en iyi üniversitelerinin birinden diplomalı bir Türk'ün ismi var: Soner Çağaptay... Cahil hiç sayılmaz, hukuk sistemimizden habersiz olduğunu da söyleyemeyiz.

O halde nasıl oluyor da Türkiye'de polisin kendi başına tutuklama yapamayacağını bilmiyor ve yazıda bir çok yerde 'polis tutukladı' anlamına gelecek ifadeler kullanıyor? Tahminimi söyleyebilirim: Aslında doğrusunu biliyor, ama Amerikalı okurların kafası karışsın ve zihinleri en sonda yapacağı 'cadı avı' ve McCarthy benzetmesine hazır hale gelsin diye bunu bilhassa yapıyor...

Tıpkı Yale mezunu olan ve dini konulara yüzeysel de olsa âşina birinin Fethullah Gülen'le irtibatlı cemaat oluşumuna 'tarikat' denilemeyeceğini bileceği gibi... Yazının neredeyse her paragrafında 'tarikat' deyip duruyor Soner Çağaptay.

Çağaptay'ın Türkiye ilgisi mesleğinden kaynaklanıyor; olayları istediği gibi saptırıp farklı bir biçimde yansıtma cür'etini de çalıştığı Washington Institute For Middle East Policy (kısa 'WINEP' diye anılıyor) adlı kuruluştan... WINEP Amerikan başkentinde faaliyet gösteriyor, ama İsrail Hükümeti ile içli dışlı bir kuruluş.

WINEP'i 28 Şubat sürecinde yayınladığı tek taraflı Türkiye raporlarından hatırlayacaksınız.

Ancak Soner Çağaptay'ın cür'eti o kadar fazla ki, şimdi çalıştığı kuruluşun geçmişte yaptığı çalışmalar ve yayımladığı raporlara ters düşmeyi bile göze alabiliyor. Sözgelimi bu son Newsweek makalesinde 28 Şubat'ın aslında Fethullah Gülen ve cemaatine karşı yapıldığı iddiasını seslendirebiliyor.

22 Temmuz 2007 genel seçimi ardından Türkiye'yi değerlendiren bir makaleyi Wall Street Journal (WSJ) için kaleme almıştı Çağaptay; orada da garip teorilerle çıkmıştı Amerikan okurları karşısına... O yazıyı dönüp bir kez daha okuyunca gülmekten kendimi alamadım: İlk özelliği 'güvenilir olmak' diye belirlenen 'uzman' sıfatını taşıyor, ama aynı konuda iki farklı tez seslendirebiliyor...

Genel seçim sonrası WSJ'de yazdığı yazıda 22 Temmuz sonucuyla Gülen Cemaati arasında bir irtibattan -ima yoluyla bile- söz etmediği halde, Newsweek makalesinde, mensupları için ihaleler ve istihbarat örgütüyle polisi elinde tutma karşılığı cemaatin Ak Parti'yi desteklediği iddiasını seslendiriyor.

Amerikan medyasıyla geçmişte değişik düzeylerde yolum kesiştiği için bu tür yazıları yayınlatmanın ne kadar güç olduğunu biliyorum. 'Facts checking' (olguları denetleme) diye bir süreç yaşanmadan basılmaz iddialı yazılar; içindeki bilgilerin değişik kaynaklardan teyidi alınır.

Newsweek'te yayımlanan yazı baştan ayağa sorunlu: Türkiye'de Fethullah Gülen'e ve yaptıklarına ters bakanlar bile 'tarikat' iddiasında değiller; yargı dahil... Ergenekon ise onun iddia ettiği türden entipüften bir yargılama değil, Türkiye'nin demokrasiye kavuşmak için neredeyse tek şansıdır.

Umurlarında olur olmaz, bilemem, ancak bu yazıdan sonra Newsweek dergisinin titizliğinden eskisi kadar emin değilim.

Soner Çağaptay'a bir teklifim var: Sıradan birine değil, önemli bir haber kanalında müdürlük yapan öz kardeşine telefon etsin ve Ergenekon hakkında ne düşündüğünü sorsun; ondan alacağı cevabı ben de geçerli sayacağım.

Taha Kıvanç (Fehmi Koru)

1 yorum:

  1. bu soner çağaptay denen beyinsizin bikaç yazısını tesadüfen okumuştum (washington postta sanırsam). ilkokul çocuğunu yapmayacağı çıkarımları yapan bi insanın batı nezdinde nasıl muteber olabildiğini görüyoruz. biz de başka millet ve ülkelerle ilgili bizim medyamızda yapılan haber ve yorumlara eleştirel gözle bakmalıyız ki aynı yanılgılara düşmeyelim.

    AK

    YanıtlaSil